Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Türkiye’nin Brıcs Başvurusu: Bölgesel Ve Küresel Etkileri

Türkiye’nin BRICS üye ülkeleri ile yolunun kesişmesi ilk defa 2013 yılında Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Durban şehrinde yapılan toplantıda gelişmekte olan bir ekonomi sıfatı ile oldu. Toplantının ana sahipleri olan BRICS ülkeleri Türkiye’yi güçlü potansiyel bir ortak olarak toplantıya davet etmişlerdi. Türkiye davet edildiği bu toplantıya katılma kararı aldı. Türkiye’nin o yıl ki büyüme rakamları pozitif ve iyiydi. Büyüme %4,5 oranında artmış, GSYH ise 950 milyar doları aşmıştır. Türkiye’nin ekonomik kalkınmasını gören BRICS ülkeleri Türkiye’nin bu mevcut potansiyelinden yararlanmak istediler. Ana sebep ise kuşkusuz Türkiye’nin sahip olduğu jeopolitik konudur. Özellikle Türkiye’nin sahip olduğu bu önemli konumdan yararlanmak isteyen ve Türkiye’yi yol üzerindeki geçiş noktası olarak değerlendiren Rusya ve Çin Türkiye’yi bu toplantıya davet etmişlerdi. Türkiye, bu yıldan itibaren Rusya ve Çin ile olan ilişkilerini her alanda geliştirme kararı aldı. Bu süreçte Türkiye’de, Rusya ve Çin’in ekonomik büyüklüğün den yararlanmak istiyordu. 2013’te Rusya’nın ekonomik büyüklüğü 2,079 milyar dolara, Çin’in ise 9,49 trilyon dolara ulaşmıştır. 2018 yılında Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Johannesburg şehrinde   yapılan BRICS Toplantısına Türkiye özel davetli ülke olarak katılım sağlamıştır. Türkiye’nin 2013 yılına göre hem kendi bölgesinde hem de dünya siyasetinde küresel olarak rolünü artırması BRICS ülkelerinin Türkiye’ye daha çok yaklaşımına neden olmuştur.

Türkiye ve BRICS’in Çok Kutupluluk Mesajı

BRICS ülkelerinin esas bir amacı da yeni dünya düzeninde tek patron algısını yıkmak ve birden fazla küresel aktörün söz sahibi olmasını sağlamak. Bunların başında ise ilk olarak Rusya geliyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin nerdeyse katıldığı her platformda özellikle son yıllarda daha fazla olmak üzere soğuk savaş bitti ve artık ABD tek başına büyük bir güç değil söylemi BRICS’in kurulma sebebini açıkça ortaya koymaktadır. Örneğin 2014 yılında verdiği bir demeçte ‘‘Küresel güçler arasındaki dengeyi korumak, uluslararası barış ve güvenlik için esastır. Çok kutuplu bir dünya, çeşitli güç merkezlerinin iş birliğiyle daha istikrarlı ve güvenli bir küresel düzenin oluşturulmasına katkıda bulunacaktır.’’ demiştir. Bu da BRICS’in ABD ve Avrupa Birliği (AB)’ye karşı yeni bir alternatif birlik olmaya çalışmasını ortaya koymaktadır. Bunun yanı sıra Çin Halk Cumhuriyeti de Rusya ile benzer bir görüşte yer alıyor. Çin de Rusya gibi açıkça ABD hegemonyasına karşı olduğunu sık sık belirtiyor. Bunlara ek olarak Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da dünya beşten büyüktür söylemi ile sık sık ABD ve AB’yi hedef almaktadır. Her üç ülkenin son 10 yılda bu tür söylemleri sık sık dile getirmesi BM nezdinde ciddi bir rahatsızlık uyandırdığı gözlemlenmektedir. BM uluslararası arenada sorgulanabilir bir kurum olmak istemiyor BRICS ise BM’nin işlevsel olmadığını ve kendilerinin dünya barışı, çözümlenemeyen sınır sorunları, gelir eşitsizliği ve ekonomik kalkınma gibi konularda alternatif bir güç olabileceklerini söylemektedir. Türkiye ise bu denklemde dengeyi gözeterek her iki tarafla da anlaşmak istemektedir.

Türkiye Kazandaki Ekim Zirvesine Katılacak mı? 

Türkiye BRICS’e tam üyelik için başvuruda bulundu mu? Sorusu başta ABD medyası olmak üzere herkesin merak ettiği bir soru oldu. Türk medyası Türkiye’nin BRICS’e resmi başvuru yapıp yapmadığından emin değildi sadece üzerinde konuşulmaya başlanmıştı. Bu tartışmalara ise son noktayı Rusya Devlet Başkanı Yardımcısı Yuri Uşakov 3 Eylül 2024’de katıldığı ‘‘9. Doğu Ekonomik Formu’’nda verdiği basın demecinde ‘‘Türkiye tam üyelik başvurusunu sundu, değerlendireceğiz.” diyerek tartışmalara son noktayı koydu. Bununla da yetinmeyen Uşakov Rusya’nın Kazan şehrinde 22-24 Ekim 2024 tarihlerinde yapılacak olan toplantıya Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bizzat katılım göstereceğini sözlerine ekledi. Dikkat çekilen bir diğer önemli nokta ise bu açıklamaların Rusya’nın BRICS dönem başkanlığı sırasında yapılmış olmasıdır.

Son yıllarda Türkiye ve Rusya arasında diplomasi alanında birçok karara birlikte imza atılması gelinen bu son noktayı açıklamaktadır. Türkiye ve Rusya’nın Suriye’de üzerinde anlaşılan bölgelerde birlikte ortak devriye atma, 44 gün süren 2. Karabağ savaşında Vladimir Putin’in söylemleri ile Rusya’nın tarafsızlık politikası yürütmesi ve Türkiye ile birlikte barış gücüne destek verip katılması, Ermenistan’dan Rus askerlerinin tamamen çekilmesi, 19 Ağustos tarihinde Vladimir Putin’in Azerbaycan ile stratejik ortaklık vurgusu yapması, Azerbaycan ile Ermenistan arasında sorun olan ‘‘Zengezur Koridoru’’ konusunda Azerbaycan’ın yanında yer alması ve koridorun biran önce açılması gerektiğinin ifade edilmesi Türkiye ve Rusya’nın dış politikalarında bazı konularda ortak harekete ettiğini açıkça ortaya koymaktadır. Ayrıca Türkiye enerji açığının büyük bir bölümünü Rusya’dan karşılamaktadır. Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesinin ardından Türkiye, Rusya ile olan enerji ticaretini %10 artırmış bulunmaktadır. Halihazırda Rus doğal gazının Avrupa’ya ulaştırılması amacıyla ‘‘Mavi Akım’’ 2005 yılında ‘‘Türk Akımı’’ ise 2020 yılında ilk faaliyetlerine başlamıştır.

Türkiye-Çin ilişkileri bağlamında ise iki ülke diplomasisinde anlaşabildiğini söylemek doğru olmayacaktır. Doğu Türkistan sorunu, Çin’in Myanmar Müslümanlarına uygulanan baskı ve yok etme politikası ve mevcut Myanmar hükümetine destek vermesi Türkiye ile Çin’in arasındaki en büyük problemleri oluşturuyor. İkili ticarette ise Türkiye Çin’in en büyük ticaret ortaklarından biri olmuş durumda. 2023 yılında iki ülke arasındaki ticaret hacmi 45 milyar doları bulmuştur. Bir diğer önemli nokta da Çin’in ürettiği ucuz malları Türkiye üzerinden Avrupa ülkelerine ulaştırmak istemesidir. Çinin Orta Asya’da bulunan Türk ülkeleri üzerinde baskı kurmak istemesi hem Türkiye hem de stratejik ortağı Rusya’nındı tepkisini çekmektedir.

Türkiye’nin BRICS ülkeleri içerisinde büyük sorunlar yaşamadığı üye ülkeler Rusya, Brezilya ve Güney Afrika Cumhuriyeti Türkiye’nin bu toplantıya katılmasını istemektedir. Çin Halk Cumhuriyeti de yaşanan bazı sorunlara rağmen Türkiye’yi Asya ile Avrupa arasında bağlantı olması sebebiyle ve ürettiği mallarını satmak istemesi nedeniyle Türkiye’nin toplantıya katılmasını hatta BRICS üye olması fikrine olumlu yaklaşmaktadır.

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

22-24 Ekim 2024 tarihlerinde Rusya’nın Kazan şehrinde yapılacak olan BRICS zirvesine Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından en yüksek düzeyde temsil edilecek. Bu zirvenin diğer toplantılardan farklı olarak Türkiye için önemi Rusya’nın da olumlu yaklaşımı ile Türkiye’nin BRICS’e daimî üyelik almaya yakın olmasıdır. Türkiye’nin üye olabilmesi halinde ise resmi üyeliğinin en erken 1 Ocak 2025’te başlayabileceği ifade edilmektedir. Türkiye’nin BRICS’e bakış açısı daha çok yatırım çekebilme, ticaret çeşitliliğini oluşturmak, Rusya’daki Türk halklara ulaşabilmek onlarla daha çok iletişime girebilmek, bölgesel olarak güvenliğin üst düzeye çıkarabilmek, barış ve istikrarın kalıcı hale gelmesini sağlamak. BRICS’in ekonomik büyüklüğü de Türkiye’yi buraya doğru itmektedir. BRICS ülkelerinin ekonomik büyüklüğü ise toplamda 27,6 trilyonu aşmış durumdadır. Türkiye’de sonuç olarak bu kadar büyük bir ekonomik topluluğunda yerini almak istemektedir. Öte yandan Azerbaycan’ın da çok yakın bir zamanda resmi olarak BRICS’e üyeliği için başvuru yaptığını beyan etmesi Türkiye içinde olumlu sonuçlar doğurabilir. İki Türk ülkesinin üye olması Kafkasya bölgesinin gelişimi açısından oldukça önem arz edecektir. Zengezur Koridorunun açılması ile birlikte Çin’de üretilen malların daha ucuz, güvenilir ve daha kolay bir güzergâh içinde Avrupa’ya taşınması sağlanacaktır. Türkiye de üretilen Türk mallarının da Orta Asya’daki Türk ülkelerine ulaştırılması çok daha kolay bir şekilde olacaktır. Bunun yanında Türk devletleri arasında kültürel olarak da daha fazla bütünleşme imkânı bulacaktır.

Bir diğer kritik nokta ise Türkiye’nin BRICS’ olumlu bakan tek NATO üyesi ülke konumunda olması. Bu başta ABD olmak üzere Almanya, Fransa ve İngiltere gibi büyük güçleri oldukça rahatsız etmektedir. Türkiye birliğe üye olursa Avrupa ülkelerinin ne tepki vereceği, nasıl bir aksiyon alacağı tahminler dışında bilinmiyor. Türkiye’ye ekonomik yaptırım uygulanır mı? Uygulanırsa bunun kapsamı ve içeriği nasıl olacak? Bunlar cevapları aranan sorulardır. Türkiye her iki tarafta da eksileri ve artıları düşünüp öyle karar verecektir. Birliğe üye olmak derin riskler barındırsa da Türkiye Rusya’nın sık sık dile getirdiği gibi tek kutuplu dünya politikasını istememekte ve çok kutuplu politika ile hareket etmeyi tercih etmektedir.

Uluslararası Diplomatik İlişkiler Akademik Araştırmalar ve Eğitim Derneği

Hakkımızda

Uluslararası Diplomatik İlişkiler Akademik Araştırmalar ve Eğitim Derneği, diplomasi ve uluslararası ilişkiler alanında derinlemesine bilgi edinmek, sosyal bilimlerin çeşitli alanlarında araştırmalar yapmak, bilgiyi işlevsel hale getirerek akademik yayınlar yapmak, seminer, konferans ve eğitim faaliyetleri düzenlemek amacıyla kurulmuş bir sivil toplum kuruluşudur.

This Pop-up Is Included in the Theme
Best Choice for Creatives
Purchase Now