Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Uluslararası Hukukun Çöküşü: Gazze’de Savaş Suçları Tartışmaları

Modern çatışmaların yasal ve etik boyutlarına bir bakış

Uluslararası hukuk, devletler arası ilişkileri düzenleyen ve çatışmaların insani sınırlarını çizen bir yapı taşıdır. Ancak Gazze’de yaşanan olaylar, bu hukukun sınırlarını ve etkisini sorgulamaya açan bir platform oluşturmuştur. Savaş suçları, insan hakları ihlalleri ve sivillere yönelik saldırılar, uluslararası toplumu derinden etkileyen trajedilere sahne olmaktadır.

Gazze’de 2023 sonundan bu yana yoğunlaşan İsrail saldırıları, uluslararası kamuoyunda savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar tartışmalarını yeniden alevlendirmiştir. Sivillerin hedef alınması, sağlık ve eğitim altyapısının sistematik şekilde yok edilmesi ve temel insani yardımların engellenmesi gibi eylemler, Cenevre Sözleşmeleri ve Roma Statüsü bağlamında ciddi ihlaller olarak değerlendirilmektedir. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) devreye girmesi, bazı ülkelerin soykırım iddiasıyla başvuruda bulunması ve bağımsız insan hakları örgütlerinin raporları, Gazze krizinin sadece bölgesel bir çatışma değil, küresel hukuk düzeni açısından da bir kırılma noktası olduğunu ortaya koymaktadır.

Bu analizde Gazze’de yaşanan ihlallerin savaş suçu kapsamında değerlendirilme biçimleri, uluslararası kurumların tutumu ve küresel hukuki düzenin krizi ele alınacaktır.

Savaş Hukuku ve Gazze

Savaş hukukunun temel ilkeleri, sivillerin korunması, askeri hedeflerin sınırlanması gibi prensipler üzerine kuruludur. Uluslararası insancıl hukuk olarak da bilinen bu düzenlemeler, Cenevre Sözleşmeleri ve ek protokollerle çerçeveye oturtulmuştur. Ancak Gazze’deki çatışmalar, bu kuralların hem uygulanabilirliği hem de ihlal edilme düzeyi açısından ciddi endişeler oluşturmaktadır.

Gazze’deki savaşın en dramatik yönlerinden biri sivillerin büyük ölçüde etkilenmesidir. Yerleşim yerlerinin bombalanması, temel altyapının çökertilmesi ve insani yardıma erişimin engellenmesi, uluslararası kamuoyunda savaş suçları tartışmalarını alevlendirmiştir. Birçok sivili hedef alan saldırılar, ‘‘orantılılık’’ ve ‘‘askeri gereklilik’’ kavramlarına meydan okumaktadır.

21. yüzyılda, insan hakları ve uluslararası hukuk kavramlarının bir değer olarak küresel düzeyde benimsendiği bir dönemde, Gazze’de yaşananlar bu değerlerin ne kadar kırılgan olduğunu ortaya koymaktadır. İsrail’in aylardır süren askeri operasyonları, sivil alanların bombalanması, hastaneler, okullar ve mülteci kamplarının hedef alınması gibi olaylar uluslararası kamuoyunun tepkisine rağmen durdurulamamıştır. Bu durum, ‘‘uluslararası hukukun etkinliği’’ sorusunu yeniden gündeme taşımıştır.

Uluslararası Ceza Mahkemesi Statüsü ve Cenevre Sözleşmeleri’ne göre sivillere yönelik saldırılar, insani yardımı engellemek ve kolektif cezalandırma uygulamaları açık birer savaş suçudur. Ancak buna rağmen, Gazze’de devam eden yıkım karşısında ciddi bir uluslararası müdahale ya da hesap sorulma süreci henüz başlatılamamıştır. Bu sessizlik, hukukun değil, güç siyasetinin belirleyici olduğunu gösterdiği ileri sürülmektedir.

Gazze’de İnsan Hakları İhlalleri: Hukuki, Ahlaki ve İnsani Boyutlar

Gazze Şeridi, yıllardır abluka, çatışma ve ağır insan hakları ihlalleriyle gündeme gelmektedir. İsrail’in askeri operasyonları, sistematik abluka politikaları, sağlık, eğitim ve altyapı hizmetlerinin felce uğratılması, sivillerin yaşam hakkını tehdit eden uygulamalar; Gazze’yi modern dünyanın en derin insani krizlerinden birine dönüştürmüştür. Gazze’deki askeri saldırılar, özellikle sivil yerleşim alanlarında yoğunlaştığında, çok sayıda sivilin hayatını kaybetmesine neden olmaktadır. BM ve STK raporlarına göre, ölenlerin büyük bir kısmı kadın ve çocuklardan oluşmaktadır. Savaş hukukuna göre sivillerin korunması zorunludur; fakat Gazze’de bu kural sistematik biçimde ihlal edilmektedir.

2007’den bu yana süren kara, hava ve deniz ablukası, Gazze’deki 2 milyondan fazla insanı temel haklardan mahrum bırakmıştır.

Sağlık altyapısı ise, sürekli saldırılar ve malzeme yetersizliği nedeniyle çökmüş durumdadır. Ameliyatlar ertelenmekte, kanser hastaları tedavi olamamakta, çocuklar psikolojik travmalarla yaşamaktadır. Okullar ya yıkılmış ya da geçici barınak hâline gelmiştir. Bu durum, çocukların eğitim hakkını da fiilen ortadan kaldırmaktadır.

Gazze’ye insani yardım ulaştırmayı amaçlayan Madleen gemisi (9Haziran 2025), uluslararası sularda İsrail ordusu tarafından müdahale edilmiş ve gemideki aktivistler gözaltına alınmıştır. Geminin yükü olan gıda, ilaç ve temel ihtiyaç malzemeleri sivillere ulaşamamıştır. Bu olay, İsrail’in abluka politikasının yalnızca Gazze içindekileri değil, uluslararası yardım faaliyetlerini de hedef aldığını göstermektedir.

Gazze’deki insan hakları ihlalleri yalnızca askeri değil, aynı zamanda insani yardım girişimlerine yönelik müdahalelerle de derinleşmektedir. Madleen gemisi olayı, dünya kamuoyunun vicdanını yeniden harekete geçirmiş olsa da, uluslararası kurumların etkisizliği, bu çabanın sürdürülebilirliğini tehdit etmektedir. Gazze için atılacak her adım, sadece bölgesel değil, küresel adaletin de bir sınavıdır.

Uluslararası Kurumların Yaklaşımı ve Sessizliği 

Uluslararası Ceza Mahkemesi, 2021’de Filistin topraklarında işlenen suçlara ilişkin ön soruşturma başlattı. Ancak siyasi baskılar, özellikle Batılı devletlerin ve İsrail’in UCM üzerindeki etkisi, bu süreci olumsuz etkilemiştir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ise ABD vetosu nedeniyle İsrail’e karşı bağlayıcı kararlar alamamaktadır. Avrupa Birliği ve Arap Ligi gibi aktörler ise güçlü söylemler üretse de yaptırım veya müdahale düzeyinde somut adım atamamaktadır. Bu durum, uluslararası hukukun yalnızca zayıf aktörler için işlediği yönündeki eleştirileri güçlendirmektedir.

İsrail’in geçmişteki operasyonlarında da benzer savaş suçu iddiaları gündeme gelmiş, ancak sonuçsuz kalmıştır. Bu cezasızlık kültürü, hukukun caydırıcı niteliğini yitirmesine yol açmakta, benzer ihlallerin tekrarını kolaylaştırmaktadır. Gazze’de yaşananlar, savaş hukukunun yalnızca ‘‘kâğıt üstünde’’ kaldığını, siyasi iradeye bağlı bir mekanizmaya dönüştüğünü ortaya koymaktadır.

Gazze’deki savaş suçu tartışmaları, yalnızca bölgesel bir kriz değil, küresel hukuk düzeninin meşruiyetini sorgulatan bir süreçtir. Eğer uluslararası toplum, bu tür ihlallere karşı ciddi adımlar atmazsa, sadece Filistin değil, dünya genelinde hukuk temelli barış arayışı da yara alacaktır.  Dolayısıyla Gazze krizi, yeni bir uluslararası adalet sistemine, tarafsız ve yaptırım gücü olan kurumlara duyulan ihtiyacı gözler önüne sermektedir.

Sonuç

Gazze’deki savaş suçları tartışmaları, uluslararası hukukun çöküşünü ve bu hukukun çatışmaların yönetiminde ne derece etkili olabileceğini sorgulamaktadır. Sivillere yönelik ihlaller, altyapının yok edilmesi ve insani yardımların engellenmesi gibi olaylar, hukukun sınırlarını zorlamakta ve uygulama eksikliklerini gözler önüne sermektedir. Uluslararası toplumun daha etkili yaptırım mekanizmaları geliştirmesi ve siyasi çıkarlar yerine hukukun üstünlüğüne öncelik vermesi, bu tür trajedilerin önlenmesinde kilit rol oynayabilir.

Kaynakça

  1. Amnesty International – İsrail’in Apartheid Politikası Raporu (2022)

https://www.amnesty.org/en/latest/campaigns/2022/02/israels-system-of-apartheid

  1. Human Rights Watch – Gazze’de Savaş Suçları (2023)

https://www.hrw.org/news/2023/10/26/israel/gaza-attacks-apparent-war-crimes

  1. BM İnsan Hakları Konseyi – Gazze Raporları

https://www.ohchr.org/en/documents/reports/a78205-report-independent-international-commission-inquiry-occupied-palestinian

  1. Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICC) – Filistin Ön İncelemesi

https://www.icc-cpi.int/palestine

  1. Cenevre Sözleşmeleri (1949)

https://ihl-databases.icrc.org/en/ihl-treaties/geneva-conventions-1949

  1. Roma Statüsü – Uluslararası Ceza Mahkemesi (1998)

https://www.icc-cpi.int/resource-library/documents/rs-eng.pdf

  1. B’Tselem – İşgal Altındaki Bölgelerde İnsan Hakları

https://www.btselem.org

  1. Birleşmiş Milletler – Gazze’deki Sivil Kayıplar ve İnsani Durum Raporları

https://www.ochaopt.org

https://www.unocha.org/publications

  1. Amnesty International – İsrail’in Gazze Politikası ve İnsan Hakları İhlalleri

https://www.amnesty.org/en/latest/news/2023/10/israel-opt-unlawful-attacks-gaza/

https://www.amnesty.org/en/location/middle-east-and-north-africa/israel-and-occupied-palestinian-territories/

  1. Human Rights Watch – Savaş Suçları ve Abluka Analizi

https://www.hrw.org/news/2023/12/01/israelgaza-attacks-raise-war-crime-concerns

https://www.hrw.org/news/2023/10/26/israel/gaza-attacks-apparent-war-crimes

  1. Uluslararası Af Örgütü – Yardım Girişimlerinin Engellenmesi

https://www.amnesty.org/en/documents/mde15/6670/2023/en/

 

 

 

Uluslararası Diplomatik İlişkiler Akademik Araştırmalar ve Eğitim Derneği

Hakkımızda

Uluslararası Diplomatik İlişkiler Akademik Araştırmalar ve Eğitim Derneği, diplomasi ve uluslararası ilişkiler alanında derinlemesine bilgi edinmek, sosyal bilimlerin çeşitli alanlarında araştırmalar yapmak, bilgiyi işlevsel hale getirerek akademik yayınlar yapmak, seminer, konferans ve eğitim faaliyetleri düzenlemek amacıyla kurulmuş bir sivil toplum kuruluşudur.

This Pop-up Is Included in the Theme
Best Choice for Creatives
Purchase Now