Özet: Ulusal güvenlik her ülkenin ana unsurlarından birini oluşturmakla, çeşitli alanlarda güvenliğin sağlanmasına temel teşkil ediyor. Bu amaçla devletlerin kendilerine özgü bir şekilde formüle ettikleri “Ulusal Güvenlik” yasaları ve kavramları vardır. Ulusal güvenliğin sağlanmasının alanları farklı olsa da birbirleriyle yakından bağlantılıdır. Siyasi ve askeri alanda güvenliğin sağlanmasını buna örnek olarak göstermek mümkündür. Askeri alanda güvenliğin sağlanması açısından devletlerin sınır bölgelerinde istikrarlı, güvenli bir durumun tesis edilmesi en önemli nüanslardan biridir ve bu da sınır güvenliği konusunun ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Tehditler iki kısma ayrılabilir: potansiyel ve gerçek. Sınır güvenliğinin sağlanması, sınır bölgelerine yönelik potansiyel tehditlerin zamanında ve en az kayıpla bertaraf edilmesinin anahtarıdır. Sınır güvenliğinin sağlanması, yalnızca devletlere yönelik tehditlerin ortadan kaldırılması açısından değil, aynı zamanda özellikle sınır bölgelerindeki insanların güvenliğinin sağlanması ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi açısından da önemli bir role sahiptir.
Anahtar Kelimeler: Ulusal Güvenlik, Sınır Güvenliği, Tehdit, Devlet, Politika, Savunma.
Abstract: National security constitutes one of the main elements of every country and is the basis for ensuring security in various fields. For this purpose, states have their own laws and concepts of ‘National Security’, which they formulate in a unique way. Although the areas of ensuring national security are different, they are closely linked to each other. Provision of security in the political and military spheres can be given as an example. In terms of ensuring security in the military sphere, one of the most important nuances is the establishment of a stable, secure situation in the border regions of states, which leads to the emergence of the issue of border security. Threats can be divided into two parts: potential and real. Ensuring border security is the key to eliminating potential threats to border areas in a timely manner and with minimal losses. Ensuring border security has an important role not only in eliminating threats to states, but also in ensuring the security and improving the living conditions of people, especially in border regions.
KeyWords: National Security, Border Security, Threat, State, Politics, Defence.
Giriş
Son zamanlarda, uluslararası ilişkilerde realizm ilkelerini vurgulayan eğilimlerin sayısı giderek artmaktadır. Soğuk Savaş sonrasında tek kutuplu dünya düzeni yerini çok kutuplu bir dünya düzenine bırakmıştır. Amerika Birleşik Devletleri 1980’ler ve 1990’lardan itibaren üretimden ziyade ithalata yönelik bir politika izlemiş, bu da bir anlamda ekonomik sorunlarla karşı karşıya kalmasına neden olmuştur. 1990’ların başından itibaren Çin ilk ekonomik başarılarını elde etmeye başlamıştır. Dünya Ticaret Örgütü’nün 1995 yılında kurulmasının ardından Çin 2001 yılında örgüte üye olmuştur. 2000’li yılların başından itibaren Çin’in ekonomik gelişimi dünya devletlerinin temel kaygılarından biri olarak görülmeye başlandı. Bu durum, artan devlet gücü ve hızlı silahlanma temelinde devletlerarası ilişkilerdeki olumsuz eğilimlerin artacağının açık bir göstergesiydi. ‘Sıcak çatışma noktaları’ bugün hala dünyanın birçok yerinde varlığını sürdürüyor. Dünyadaki çatışmaların arka planı karşısında devletler sınır güvenliği konusunda daha temel bir yaklaşım izlemeye başladılar. Halihazırda, Çin ve Hindistan da dahil olmak üzere birçok bölgede sınır anlaşmazlıkları uzun yıllardır çözülmemiş olarak kalmaya devam ediyor. Bu çalışmada sınır güvenliği ile ilgili birçok nokta ele alınmakta ve sınır güvenliğinin devletlerin ulusal güvenliği için önemi ortaya konulmaktadır. Buna ek olarak, sınır güvenliği konuları temel olarak Çin-Hindistan örneği üzerinden incelenmiştir. Bu makale temel olarak karşılaştırmalı analiz, tümevarım, analiz ve raporlama yöntemlerini kullanarak Hindistan ve Çin arasında sınır güvenliği ile ilgili konu ve sorunları ulusal güvenlik perspektifinden analiz etmek ve değerlendirmeyi amaçladı. Bu çerçevede dört bölüm ve bir sonuç bölümünden oluşan çalışmanın ilk bölümünde Hindistan ve Çin arasındaki siyasi durum değerlendirilmiş, ikinci bölümde sınır güvenliği konusu ve nasıl organize edildiği incelenmiş, üçüncü bölümde Hindistan ve Çin arasındaki mevcut sınır anlaşmazlıkları vurgulanırken, dördüncü bölümde sınır altyapısı konusu analiz edilmiştir.
Hindistan ve Çin Arasında Siyasi Konjonktür
Sınır güvenliği konularına geçmeden önce, ikili ilişkiler bağlamında yaşanan siyasi süreçlere dikkat çekmek gerekir. 1 Nisan 1950’de Hindistan, Çin Halk Cumhuriyeti ile diplomatik ilişki kuran ilk sosyalist blok üyesi olmayan ülke olmuştur (China-Bilateral Brief, Embassy of India Beijing). Bölgenin iki dev ülkesi olan Hindistan ve Çin arasındaki ikili ilişkiler zaman zaman yumuşama ve iyileşme belirtileri gösterse de olumsuz eğilimler hala devam ediyor. Hindistan ve Çin 2005 yılında “Barış ve Refah için Stratejik ve İşbirliği Ortaklığı”nı kurdu. 2013 yılından itibaren iki ülkenin liderleri, bakanları ve üst düzey temsilcileri karşılıklı ziyaretler gerçekleştirmiş ya da belirli sorunları çözmek için ikili toplantılar düzenlediler. Eylül 2014’te Çin Devlet Başkanı Xi Jinping Hindistan’a resmi bir ziyarette bulundu ve ikili kalkınma için daha da yakın bir ortaklık kurulmasına ilişkin bir “Ortak Bildiri” yayınladı. Kasım 2022’de Bali’de yapılan G20 zirvesinde ve Ağustos 2023’te Johannesburg’da yapılan BRICS zirvesinde Hindistan Başbakanı Narendra Modi ve Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ikili ilişkilerin geliştirilmesine yönelik yeni adımlar atılması gerektiğini vurguladılar. Hindistan Başbakanı Modi, X Sosyal Platformu’nda Hindistan-Çin ilişkilerinin ”Ülkelerimizin halkları, bölgesel ve küresel barış ve istikrar için önemli olduğunu” vurguladı (Ghulam Ali). 22-24 Ekim 2024 tarihleri arasında Rusya’nın Kazan kentinde düzenlenen 16. BRICS zirvesinde temsilciler tekrar bir araya gelerek birçok önemli konuyu ele aldılar. Fudan Üniversitesi Güney Asya Çalışmaları Merkezi Müdür Yardımcısı Lin Minwang’a göre bu toplantı, Çin-Hindistan ilişkilerinin yeniden normalleşme ve iyileşme yolunda olduğunun bir göstergesidir. Hindistan ve Çin iklim değişikliği, sürdürülebilir kalkınma ve ticaretin serbestleştirilmesi gibi küresel konularda ortak bir tutum sergilemekte ve bu doğrultuda çok taraflı müzakerelerde birlikte çalışmaktadır (India and Neighbours, Ministry of External Affairs). Hindistan ve Çin ayrıca G-20, BRICS ve Şangay İşbirliği Örgütü çerçevesinde de yakın işbirliği halindedir. Ancak iki ülke arasında ilişkilerin olumsuz yönde ilerlemesinin nedenlerinden biri Hindistan’ın Hint-Pasifik bölgesinde Çin’e karşı bir etki mekanizması olarak faaliyet yürütmeyi amaçlayan “QUAD” diplomatik ortaklık grubuna üye olmasından kaynaklanıyor. 21 Eylül 2024 tarihinde Wilmington’da ABD Başkanı Joe Biden, Avustralya Başbakanı Antony Albanese, Hindistan Başbakanı Narendra Modi ve Japonya Başbakanı Kishida Fumio’nun katılımıyla liderler toplantısı düzenlendi. Toplantı sonucunda liderler “2024 Liderler Ortak Bildirisi”ni imzalayarak dört ülke arasındaki işbirliğini derinleştirme kararlılıklarını bir kez daha teyit ettiler (The Wilmington Declaration). Donald Trump’ın ABD’nin yeni başkanı olarak seçilmesine rağmen, “QUAD” diplomatik ortaklık grubunun önemi oldukça yüksek kalmaya devam edecektir. İkili ilişkilerde yaşanan zorluklardan biri de Hindistan-ABD ve Çin-Pakistan ilişkilerinin etki alanının genişlemesi olarak gösterilebilir.
Hindistan-Çin ilişkilerindeki siyasi süreçleri etkileyen en önemli faktör, ekonomik işbirliğinin mevcut durumudur. Son yıllarda Hindistan, Birleşik Krallık’ı geride bırakarak ABD, Çin, Japonya ve Almanya’nın ardından dünyanın beşinci büyük ekonomisi haline geldi. Ekonomik göstergeler açısından dünyanın ilk 5 ülkesi arasında yer alan Hindistan-Çin ikili ticareti, 2021 yılında 125 milyar ABD doları ile rekor seviyeye ulaştı. 2022’de Hindistan Çin’e 15,3 milyar dolar, Çin ise Hindistan’a 110 milyar dolar ihracat yaptı. 2023-2024 mali yılında bu rakam 118,4 milyar dolara ulaştı ve Çin, ABD’yi geride bırakarak Hindistan’ın en büyük ticaret ortağı oldu. Ağustos 2024’te Hindistan 999 milyon dolar ihracat ve Çin’den 10,8 milyar dolar ithalat yaparak 9,79 milyar dolar negatif ticaret dengesi elde etti (India-China Trade; The Observatory of Economic Complexity). Hindistan’ın Ağustos 2024’te Çin’den en çok ithal ettiği ürünler elektronik ve teknolojik ekipmanlar olmuştur. Modi yönetiminin Çin’in Hindistan ekonomisi üzerindeki etkisini azaltma çabalarına rağmen, yukarıdaki göstergeler dikkate alındığında Hindistan’ın Çin ithalatına bağımlılığı artmaya devam ediyor.
Şekil 1
Sınır Güvenliği Nedir ve Tanzimi Nasıldır?
Devletler arasında bölgeleri tanımlamak amacıyla oluşturulmuş sınır çizgileri vardır. 1648 Westphalia Anlaşmasıyla sınırlar uluslararası düzeyde tanımlanmış olup sınır güvenliği konusu ön plana çıkmaktadır (K.Boucher, F.Infantino and M.B.Salter 2014, s.196). Sınır güvenliği devlet sınırları, bu sınırlarda yaşayan insan topluluğu ile bölgenin her türlü tehdit ve tehlikelerden korunması ve aynı zamanda bölge veya ülkeler arasında mal, insan ve araçların emniyetli geçişinin sağlanması olarak anlaşılmaktadır (İlhan İSTANBULLU; Hüseyin EMİROĞLU, 2022). Sınır güvenliği devletlerin hem iç hem de dış politikalarını etkileme gücüne sahiptir. Güvenlik devletler açısından egemenlik ve bütünlüğün sağlanarak, bunların dış veya iç tehditlere karşı korunma çabasıdır (Dedeoğlu, B. 2003, 9-10). Devlete yönelik tehditlerin en düşük seviyeye indirilmesi ve tehditlerin tehlike haline gelmeden zamanında önlenmesi mevcut güvenlik teşkilatlarının temel görevidir. Bu açıdan sınır güvenliğinin sağlanması ve sınırdan gelebilecek tehditlerin önlenmesinde güvenlik birimleri etkin bir role sahiptir. Bölgesel ve ulusal anlaşmazlıklar, doğa ve çevrenin tahribatı, terörizm, organize suç, salgın hastalıklar, insan ve tehlikeli madde kaçakçılığı, silah-uyuşturucu ticareti sınır güvenliğine tehtid oluştura bilecek başlıca unsurler gibi nitelendirilebilir. Sınırlar devletler için önemli bir jeopolitik role sahiptir. İngiliz Mackinder’in yaptığı jeopolitik kavramda bildiriliyor ki devletler jeopolitik özelliklerine göre davranırlar ve bu sayede güçlerini artırırlar ya da kaybederler (Dedeoğlu, B. 2003). Her devlet kendi coğrafi yapısına göre bazı avantajlara ve dezavantajlara sahiptir. Friedrich Ratzel, sınırları, devletin saha kazanmasında rol alan önemli unsur olarak görmüşdür (Ratzel, F. 1969, 17-28). Bu düşünceden yola çıkarak, antik çağlardan itibaren tüm devletlerin güç kazanmak ve daha geniş topraklara sahip olmak için zaman zaman birçok kanlı savaş yaptıklarını söyleyebiliriz. Sınır güvenliğinin tanzimi konusu her devletin yüzleşebileceği tehditlere, coğrafi konumuna, komşu devletlerin güç potansiyeline, devletin bulunduğu bölgeye odaklanan farklı aktörlerin çıkarlarına ve diğer faktörlere bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Ancak ulusal güvenlik konuları, güvenlik teşkilatları ve devletin uyguladığı siyasi strateji sınır güvenliğinin düzenlenmesinde önemli bir rol oynar. Her devletin sınır güvenliğini sağlamak için geliştirdiği kavramlar vardır.
Hindistan-Çin Sınır Anlaşmazlıkları
Himalayalar boyunca uzanan Çin-Hindistan sınırı, dünyadaki en uzun tartışmalı sınırdır. Batıda Çin, Hindistan’ın Ladakh bölgesinin bir parçası olduğunu iddia ettiği Aksai Çin’in 38.000 kilometrekarelik alanı kontrol ediyor. Doğuda Hindistan’ın Pekin’in Çin’e ait olduğunu iddia ettiği 90.000 kilometrekarelik alanı bulunuyor. Doğu sektörü Hindistan-Butan-Çin üçlü sınırından Hindistan, Çin ve Myanmar ile sınır bölgesine ve Hindistan’ın Arunaçal Pradeş ve Sikkim eyaletlerine kadar uzanıyor (The International Crisis Group; 14 November 2023). Siyasi coğrafya, doğu kesimindeki Himalayalar’da uzun süredir devam eden Hindistan-Çin sınır anlaşmazlığının merkeziyle doğrudan ve dolaylı olarak bağlantılıdır.
Tibet sorunu Hindistan-Çin ilişkilerinde en önemli konulardan birini oluşturuyor (Yu Chen, 2023). 23 Mayıs 1951’de Tibet ile Çin arasında, Çin ile yeniden birleşmek adıyla 17 maddelik anlaşma imzalandı. Anlaşma Çin’in Tibet üzerindeki kontrolunu daha da sıkılaştırdı. 1954 yılında Tibet konusunda Hindistan ve Çin arasında anlaşma imzalandı. Bunun sonucunda Çin’in Tibet üzerindeki egemenliği daha da arttı (Bhawana Pokharna, 2009). Tibet halkının Çin hükümetini kabul etmemesi zaman zaman farklı olayların yaşanmasına neden oldu. 1988-1989’da, 1992’de ve mart 2008’de binlerce Tibetlinin katıldığı isyanlar oldu. Ancak tüm isyanlar bastırıldı. Hindistan görünürde Çin ile normal diplomatik ilişkilerini sürdürmekte ve Tibet’i Çin topraklarının bir parçası olarak tanımaktadır, ancak perde arkasında Tibetli ayrılıkçı güçleri farklı araçlarla çeşitli düzeylerde desteklemekte ve Çin’in sınırlarının güvenlik ve istikrarını tehdit etmektedir. Çin’in Tibet’i ilhak etmesi Çin sınırlarını Hindistan’a yakınlaştırdı ve 1950’lerin sonlarında tartışmalı sınır konusunda yeni eğilimlerin ortaya çıkmasına yol açtı. 1962’de Hindistan ve Çin arasında sınır savaşı, 1987’de mini kriz yaşandı (Gupta 1995;57). Buna paralel olarak, 1960’ların başından itibaren Çin ve Pakistan arasında bir ittifak olmasa da kalıcı bir askeri ortaklık gelişti. 1962 savaşından sonra Hindistan Sovyetler Birliği’ne yakınlaşırken, Çin de Pakistan’la bağlarını güçlendirdi (Barry Buzan, Ole Wæver, 2003;104). Çin, Tibet’i işgal ederek yalnızca geniş bir toprak parçası değil, aynı zamanda devasa mineral kaynaklara sahip stratejik bir konum da kazanmıştır. 7,000’den fazla Hint askerinin öldürüldüğü ya da esir alındığı 1962 savaşı Pekin için güneş gibi parlak bir zafer, Yeni Delhi için ise acı bir yenilgi oldu.
1962 savaşı sonrasında ikili ilişkilerde var olan “soğuk buzlar”, 1980’li yıllarda başlayan yakınlaşma eğilimleriyle birlikte erimeye doğru ilk adımı attı. 1980’lerin başında Çin’in Hindistan’a sınır konularıyla ilgili yaptığı teklifler karşı tarafa duyulan güvensizlik nedeniyle Yeni Delhi tarafından kabul edilmedi. Ancak Yeni Delhi’nin sınır politikası, 1987’de Hindistan Dışişleri Bakanı Narayan Dutt Tiwari’nin ve 1988’de Başbakan Rajiv Gandhi’nin çabalarıyla değişmeye başladı. Tiwari’nin ziyaretinin ardından doğu sektöründeki birliklerin çekilmesine ilişkin ikili görüşmeler 1987’de başladı ve süreç 1995’e kadar devam etti. Ancak Gandhi’nin Çin ziyareti ilişkilerde gerçek bir yumuşamanın başlangıcı oldu. 1993 yılında Hindistan Başbakanı Narasimha Rao’nun Pekin ziyareti, Çin-Hindistan sınır bölgelerinde Fiili Kontrol Hattı’nda “Barış ve Düzenin Korunmasına İlişkin Anlaşma”ın imzalanmasıyla sonuçlandı. Anlaşmanın ana hükümleri, her iki tarafın da sınır boyunca konuşlanmış asker sayısını azaltması, statükoya saygı göstermesi ve sorunları müzakere yoluyla çözmesiydi. Fiili Kontrol Hattı (LAC) yakınlarında ağır silahların konuşlandırılmasına kısıtlamalar getiren ve çatışmalarda ateşli silahların kullanılmasını yasaklayan 1996 anlaşması, sınır anlaşmazlıklarının çözümüne yönelik kararlı bir adımdı. Ancak iki ülke arasındaki Fiili Kontrol Hattının (LAC) tanımlanması konusu, sonraki yıllarda yeni anlaşmazlıklara yol açtı. 2005 yılında yeni bir anlaşmaya varılmasına rağmen 2000-2012 yılları arasında sınır sorunlarının giderilmesi yönünde fiili ve tutarlı sonuçlar doğurabilecek bir anlaşma imzalanmadı. Ayrıca Hindistan’ın ABD yanlısı politikaları ve Çin’in 2000’li yıllardan itibaren büyüyen ekonomik potansiyeli ve 2008 mali krizinden hızla toparlanması, daha iddialı bir dış politika izlenmesine ve ikili ilişkilerin olumsuz yönde yükselmesine yol açmıştır. 2012 yılından bu yana iktidarda olan Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile 2014 yılında seçilen Hindistan Başbakanı Narendra Modi döneminde ikili ilişkilerde artan gerilim, karşılıklı güvensizliği derinleştirdi. 2017 yılında Çin ve Hindistan güçleri, Çin ile Butan arasındaki tartışmalı bölge olan Doklam’da 73 günlük bir çatışmaya girdi. Başbakan Narendra Modi ve Başkan Xi Jinping daha sonra 2018’de toplantılar düzenleyerek sorunları çözmek için bir istişare süreci üzerinde anlaştılar. Doklam olayının ardından Pekin’in arka arkaya iki liderlik zirvesiyle diplomatik yakınlaşma çabalarına rağmen, 5 mayıs 2020 yılında Galwan Nehri vadisinde yaşanan çatışma her iki tarafta onlarca kişinin ölümüyle sonuclandı (Shounak Set and Harsh V. Pant, 2023, 135–159). Bu çatışma 1962 savaşından bu yana yaşanan en kötü çatışma olarak kabul ediliyor. 2020’deki çatışmaların ardından her iki taraf da daha büyük bir çatışmanın önüne geçmeye çalışıyor. Ancak Yeni Delhi ile Pekin arasındaki güvensizlik o zamandan bu yana arttı. Daha önce de vurgulandığı üzere, bu yıl liderler çeşitli zirvelerde yüz yüze görüşerek mevcut sınır sorunlarının giderilmesi ve yeni görüşmelerin başlatılması için önemli adımlar atılmasına desteklerini ifade ettiler. Kazan’da düzenlenen 16. BRICS zirvesinde konuşan Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, bölgede barış ve güvenliğin sağlanmasının önemine dikkat çekti. Aynı zamanda Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Lin Jian, düzenlenen basın toplantısında “Son zamanlarda Çin ve Hindistan, diplomatik ve askeri kanallar aracılığıyla yakın iletişimin ardından sınır bölgesiyle ilgili konularda karara vardı. Çin, kaydedilen ilerlemeyi takdir ediyor ve bu kararların doğru bir şekilde uygulanması için Hindistan ile birlikte çalışmaya devam edeceğiz” dedi. Çin 2049’a kadar, Hindistan ise 2047’ye kadar daha yüksek düzeyde gelişmeyi hedefliyor. (Antoine Levesques, 2024).
Şekil 2
Sınır Savunma ve Koruma Altyapısının Oluşturulması
Sınırlarda altyapı inşası konusu çerçevesinde, Fiili Kontrol Hattı’nın (LAC) konumuna odaklanılarak her iki ülkenin hangi avantajlara ve potansiyellere sahip olduğu analiz edildi. Batı sektörü Hindistan tarafında Ladakh’ı, Çin tarafında ise Tibet ve Sincan’ı kapsamaktadır. Merkezi sektör Hindistan’ın Uttarakhand ve Himachal Pradesh eyaletlerini kapsıyor. Ayrıca Çin tarafında Tibet’e kadar uzanıyor. Doğu sektörü, Çin’in “Güney Tibet” adlandırdığı Arunachal Pradesh’i kapsıyor. LAC’ın Çin tarafındaki sivil ve askeri altyapı Hindistan tarafına göre daha gelişmiştir. 2006 yılından itibaren Hindistan sınır altyapısını geliştirmeye başlamış ve 2014 yılında Narendra Modi’nin iktidara gelmesiyle süreç esas olarak 2017 yılından itibaren hızlanmaya başladı. Hem Hindistan hem de Çin, 2017 ve 2020 yıllarında yaşanan sınır çatışmaları sonucunda birbirlerine tehdit oluşturdukları için sınır savunma ve güvenlik altyapılarını hızla geliştirmek üzere yeni adımlar attılar (Aleksandra Gadzala Tirziu; 2023).
Şekil 3
Çin askeri tesislerinin, hava üslerinin, helikopter pistlerinin ve hava savunma tesislerinin LAC yakınlarındaki varlığı, Çinin artan nüfuzunun ana işaretlerinden biridir. Bu tesislerin sayısı 2017’den bu yana iki kattan fazla arttırıldı. Çin, LAC’nin batı kesiminde Tibet ve Sincan’ı birbirine bağlayacak olan G695 otoyolunun inşasına yatırım yapıyor ve yolun 2035 yılına kadar tamamen hazır olmasını planlıyor. Yolun inşası Çin’e sınır bölgelerinde ek avantajlar sağlayacak ve askeri teçhizatın daha kolay kullanılmasına olanak tanıyacaktır. İnşaatı devam eden yol, sınır boyunca Fiili Kontrol Hattı’na (LAC) ortalama 20-50 kilometre mesafede yer alıyor. Ayrıca Çin bu otoyol ile 1957 yılında tamamlanan G219 otoyolundan 65 yıl sonra Tibet’i Sincan’a bağlayan Çin’in ikinci büyük otoyolun inşasını gerçekleştirmeyi hedefliyor. Ekim 2022 tarihli uydu görüntülerine göre, Halk Kurtuluş Ordusu (PLA) silah ekipmanlarını depolamak ve korumak için sınır bölgelerinde yeni karargahlar kurdu. Sınır bölgelerinde konuşlandırılan birliklerin sayısı da önemli ölçüde artırıldı. Güneş enerjisi ve küçük hidroelektrik projelerine dayalı kış tedarik kapasitesini artırmak için LAC boyunca bir takım sistemler inşa edilmiştir. 2014 yılında Çin’in itirazlarına neden olmasına rağmen Hindistan, Doğu kesiminde McMahon hattını takip edecek olan Trans-Arunachal Pradesh Otoyolunu inşa ediyor (Trans Arunachal Pradesh Highway). 2027’de tamamlanması beklenen otoyolun Hindistan’ın en büyük ve en zorlu yol yapım projelerinden biri olduğu söyleniyor. Bhutan’a komşu Arunachal Pradesh’teki Mago’dan başlayacak olan yol Tawang, Yukarı Subansiri, Tuting, Mechuka, Yukarı Siang, Dibang Vadisi, Desali, Chaglagam, Kibithu ve Dong’dan geçerek Myanmar sınırı yakınlarındaki Vijayanagar’da son bulacak. 2,000 km uzunluğundaki otoyol ordu için stratejik öneme sahip olmasının yanı sıra ekipmanların sınıra sorunsuz ve hızlı bir şekilde taşınmasına da olanak sağlayacaktır. Bu bölgelerde küçük yollar, köprüler, tüneller, hava üsleri ve helikopter pistleri de inşa ediliyor. Hindistan hükümeti, LAC boyunca 2,967 köyün kalkındırılması için 600 milyon dolarlık “Canlı Köyler Programı” başlattı. Program yol yapımı, su temini, elektrik ve internet bağlantısı gibi kamu hizmetleri ve sağlık merkezlerinin inşasını içermektedir. Hindistan hükümeti, Çinli firmaların Hindistan altyapı projelerine katılımını kısmen kısıtladı.
Şekil 4
Sonuç
Çin ve Hindistan arasında 20. yüzyılda ortaya çıkan sınır anlaşmazlığı, konu üzerinde etkili bir anlaşmaya varılamaması sonucunda günümüzde de her iki ülkenin güvenliği için tehdit oluşturmaya devam ediyor. Son yıllarda her iki ülke de daha fazla silahlanmış ve küresel statülerini bir şekilde arttırmak için bazen karşıt pozisyonlar alarak sorunların çözümü için ‘açık kapı’ bırakmış durumdalar. Karşılıklı güvensizlik ve yeni altyapı inşası gelecekte sorunları çözmediği gibi yeni alevlenmelere de yol açabilir. Militarize edilmiş sınır hala istikrarsız ve gelişmelere meyillidir. Asya’nın iki büyük devleti arasındaki stratejik rekabetin varlığı, sınır anlaşmazlıklarının çözümünü etkileyen faktörlerden biridir. İlk adım, iki ülke ve halklar arasında karşılıklı güven ilkelerinin tesis edilebilmesidir. Bu nüans, anlaşmazlıkların çözümü yönünde mevcut düğümlerin çözülmesine yol açacaktır. Son zamanlarda sınır anlaşmazlıklarının çözümüne yönelik bir dizi önemli adım atılmıştır. Bunun bir örneği, bir devriye servisinin kurulmasına ilişkin karşılıklı anlaşmadır. Ancak sorunların çözümü diplomatik temsilciler ve güvenlik uzmanları arasında düzenli işbirliğini ve varılan anlaşmaların sadece kağıt üzerinde değil tartışmalı sınır bölgelerinde de uygulanmasını gerektirmektedir. Ekonomik göstergeler açısından ilk 5’te yer alan ve nüfus açısından ilk iki sırayı paylaşan bölge ülkeleri, rekabetçi bir ortamda gelişmelerine rağmen çatışmalardan mümkün olduğunca kaçınmaya çalışmalıdır. Çünkü en ufak bir kıvılcım mevcut tartışmaların olumsuz yöne çekilmesine ve anlaşmaların ortadan kalkmasına neden olabilir. Üstelik birçok küresel aktörün bölge üzerindeki etkisi Hindistan-Çin ilişkilerini ciddi anlamda etkileme potansiyeline sahip. Dolayısıyla sorunun tamamen çözülmesi zor olsa da her iki ülkede kişisel çıkarlarını sorunların çözümüne yöneltebilirse sınırda zaman zaman ortaya çıkan olumsuz durumların önüne geçmek ve sürdürülebilir barışı sağlamak mümkün olabilir.
Kaynakça
Buzan, B.Waever, O., (2003). Regions and Powers: The Structure of International Security, Cambridge UK: Cambridge Unversity Press.
Dedeoğlu, B. (2003). Uluslararası Güvenlik ve Strateji.
Gupta, Shekhar (1995): India Redefines Its Role, London: International Institute of Strategic Studies: Adelphi Paper no. 293.
Ratzel, F. (1969). The Laws of the Spatial Growth of States, (Eds.: R.E. Kasperson, J.V. Mingi), The Strucutre Of Political Growth, Chicago/IL: Aldine, 17-28.
Aleksandar Fatić, Conventional and Unconventional – “Hard” and “Soft” Security: The Distinction; Journal for Labour and Social Affairs in Eastern Europe, Vol. 5, No. 3 (October 2002), pp. 93-98.
Shounak Set and Harsh V. Pant, The Himalayan Barrier: India-China Relations since Galwan, Vol. 23, No. 1 (February 2023), 135–159.
Bhawana Pokharna, THE TIBET FACTOR AND INDIA – CHINA RELATIONS, The Indian Journal of Political Science, Vol. LXX, No. 2, Apr.-Jun.. 2009.
Yu Chen; Main problems, opportunities and Countermeasures of China-India cooperation from the perspective of Geopolitics; School of Marxism, Capital Normal University, 2023.
Antoine Levesques; India–China relations under the Modi 3.0 government; 23rd July 2024.
Ghulam Ali, BRICS Paves Way for China, India Reengagement.
The International Crisis Group; Thin Ice in the Himalayas: Handling the India-China Border Dispute, 14 November 2023.
The Wilmington Declaration; The White House, 2024.
Karine Côté-Boucher, Federica Infantino and Mark B. Salter; Border security as practice; Vol. 45, No.3, June-2014, Special issue on Border security as practice. https://www.jstor.org/stable/26292340
İlhan İSTANBULLU; Hüseyin EMİROĞLU-The Logic of Border Security;The Journal of Defense Sciences / November 2022, Issue 42. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2339081
Aleksandra Gadzala Tirziu; Rising tensions along the Indian-Chinese border; August 8, 2023. https://www.gisreportsonline.com/r/china-india-border-2/
India-China Trade; The Observatory of Economic Complexity (OEC) https://oec.world/en/profile/bilateral-country/ind/partner/chn
India and Neighbours, Ministry of External Affairs; https://www.mea.gov.in/china-in.htm
China-Bilateral Brief, Embassy of India Beijing; https://www.eoibeijing.gov.in/eoibejing_pages/MjM
Trans Arunachal Pradesh Highway; https://ensembleias.com/trans-arunachal-pradesh-highway/