Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Ulusal Güvenlik Bağlamında Türkiye-Azerbaycan İlişkileri

Giriş

Azerbaycan-Türkiye ilişkileri her geçen gün gelişiyor ve bu gelişme ilişkilerde yeni eğilimlerin ortaya çıkmasına neden oluyor. İki ülke arasındaki ilişkilerin kendine özgü bir tarihi ilkeye sahip olduğunu belirtmek gerekir. Bir çok alanda ikili ilişkilerin derin bir tarihi ilkeye sahip olması ve karşılıklı destek, aynı etnik, kültürel, dini kökenlere sahip olmak ilişkilerin sağlam temelini oluşturmaktadır. Araştırmanın amacı Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine Azerbaycan Cumhuriyeti’nin ulusal güvenliği bağlamında bakarak, askeri ve savunma işbirliği, jeopolitik temeller ve bölgesel güvenlik, ekonomik iş birliği, kültürel ve halkla ilişkiler gibi alanlarda karşılıklı kazanımlar ve faaliyetlerin gözden geçirilmesidir. Tarihsel olarak ikili ilişkilerdeki bazı olumsuz durumlara rağmen, Türkiye ve Azerbaycan çeşitli sorunların çözümünde her zaman iş birliği ilkelerine bağlı kalmıştır. Araştırmada literatür taraması, analiz, genelleme ve karşılaştırmalı analiz yöntemlerinden yararlanılmıştır.

İlişkilerin Askeri ve Savunma İşbirliği Açısından Analizi

Modern uluslararası ilişkiler, yakın işbirliği ve geleceğe yönelik stratejik bir vizyon da dahil olmak üzere çeşitli faktörlerin başarılı bir şekilde koordine edilmesinin bir tezahürüdür. Bu sinerjinin açık örneklerinden biri de Türkiye ile Azerbaycan arasındaki mevcut askeri iş birliğidir. Askeri alandaki işbirliği, iki ülke arasında kurulan ilişkilerin en önemli göstergesidir. Nitekim askeri alanda kurulan ikili ilişkilerin geçmişi 20. yüzyılın başlarına kadar uzanmaktadır. Azerbaycan’ın 1991 yılında bağımsızlığını kazanmasının ardından askeri alandaki işbirliği artan bir çizgide gelişmeye devam ediyor. Ulu Önder Haydar Aliyev’in 15 Haziran 1993’te iktidara gelmesinden sonra Azerbaycan Cumhuriyet’’nde ordunun inşası yönünde önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Onun amaçlı ve kararlı politikası sonucunda Milli Ordu oluşturulmuş, Azerbaycan’ın düzenli Silahlı Kuvvetlerinin kurulması için acil önlemler alınmış, ordudaki toplu firarlar durdurulmuş ve askeri disiplin güçlendirilmiştir. 20 Şubat 1999’da Azerbaycan’da askeri sanatın ve askeri bilginin derinlemesine eğitimi için Silahlı Kuvvetlerin Askeri Akademisi kuruldu.[1] Bağımsızlığın kazanılmasından sonra iki ülke arasında askeri alanda büyük önem taşıyan onlarca anlaşma ve protokol imzalandı. Askeri iş birliğinin temel ilkesi, yeni kurulan Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’nde yetkin ve yüksek performanslı subayların görev yapmasını sağlayarak ordu kurma sürecini desteklemek olmuştur. Askeri ve savunma iş birliği perspektifinden bakıldığında, öncelikle Azerbaycan ve Türkiye arasında askeri alanda imzalanan başlıca anlaşmalara dikkat etmek gerekir.

İki Ülke Arasında Askeri İş Birliğine İlişkin İmzalanan Başlıca Anlaşmalar:

  • 11 Ağustos 1992 tarihli “Askeri Eğitim Alanında İş Birliği Anlaşması”nın temel amacı, Azerbaycan ve Türkiye arasında askeri eğitim alanında iş birliğinin geliştirilmesi ve güçlendirilmesini sağlamak için iki ülke arasında savunma alanında bilgi ve deneyim alışverişini teşvik etmektir.
  • 10 Haziran 1996 tarihinde “Askeri Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Anlaşması” imzalanmıştır. İş birliği anlaşmasının temel amacı, askeri eğitim ile bilimsel ve teknik alanlarda karşılıklı destek ve işbirliği ilkesi doğrultusunda iki ülkenin savunma alanındaki işbirliğini geliştirmektir.
  • 16 Ağustos 2010 tarihinde “Azerbaycan Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti Arasında Stratejik Ortaklık ve Karşılıklı Yardım Anlaşması” imzalanmıştır.[2] Anlaşmaya göre, her iki ülkenin çıkarları için ortak değerler, kapsamlı işbirliği, güven ve karşılıklı saygıya dayalı geleneksel dostluk ve kardeşlik ilişkilerinin daha da güçlendirilmesi amacıyla, her iki ülke askeri-siyasi ve güvenlik konularında, askeri ve teknik işbirliği konularında, ekonomik işbirliği konularında ve hümaniter konularda işbirliği yapacaktır. Temel amacı Azerbaycan ve Türkiye arasındaki askeri ve stratejik ilişkileri güçlendirmek olan belge, askeri alanda işbirliğinin geliştirilmesinde önemli bir yer tutuyor. Anlaşmanın 2. maddesine göre, taraflardan herhangi birinin üçüncü bir devlet veya devletler tarafından silahlı saldırıya veya askeri saldırıya maruz kalması halinde, BM Şartı’nın 51. Maddesi ile tanınan bireysel veya kolektif meşru müdafaa hakkının kullanılması amacıyla askeri yetenek ve yetkilerin kullanılması da dahil olmak üzere birbirlerine karşılıklı yardım sağlayacakları konusunda anlaşmışlardır.[3]
  • 15 Haziran 2021’de imzalanan ‘‘İttifak ilişkilerine ilişkin Şuşa Deklarasyonu’’nun temel amacı, Azerbaycan ve Türkiye arasındaki stratejik ortaklığı ve karşılıklı desteği daha da güçlendirmeye yönelik yeni adımlar atmaktır.

Askeri ve savunma iş birliğinin ana parçalarından birini düzenli ortak askeri tatbikatlar oluşturuyor. Askeri tatbikatların yürütülmesinin temel amaçları savaş hazırlığının güçlendirilmesi, taktik ve stratejik koordinasyonun geliştirilmesi, bilgi alışverişi ve bölgesel güvenlik açısından karşı güçlere mesajların yönlendirilmesi olarak ifade edilebilir. Tatbikatlar sırasında modern askeri teknolojilerin kullanılması, savaş kabiliyetinin arttırılmasına hizmet etmekte ve askeri alanda stratejik ortaklığın daha da güçlendirilmesi için koşullar yaratmaktadır. Türkiye ve Azerbaycan arasındaki askeri ilişkiler çerçevesinde düzenli olarak gerçekleştirilen ortak askeri tatbikatlar arasında “EFES”, “Anadolu Ankası”, “Kış Eğitimi”, “Anadolu Yıldızı”, “Erciyes-2019”, “Anadolu Kartalı”, “Mustafa Kemal Atatürk”, “Bozulmaz Kardeşlik”, “TURAZ Kartalı”, “Haydar Aliyev”, “Kardeş Yumruğu” ve “Mustafa Kemal Atatürk” eğitim programları yer almaktadır. Ayrıca Bakü’de “ADEX-2014”, “ADEX-2016”, “ADEX-2018”, “ADEX-2021”, “ADEX2022” ve “ADEX2024” fuarları, İstanbul’da düzenlenen “IDEF-2017”, “IDEF-2019”, “IDEF-2021” fuarları düzenlenmiştir. Ayrıca iki ülkenin çabaları sonucunda uluslararası savunma sanayi fuarı “Teknofest Azerbaycan”ın hayata geçirilmesi de önemli bir adım oldu.[4] Fuarın temel amacı, Azerbaycan ve Türkiye arasında teknoloji ve savunma alanlarındaki işbirliğini güçlendirmenin yanı sıra genç mühendisleri, bilim insanlarını ve teknoloji alanında faaliyet gösteren şirketleri bir araya getirmek olarak belirlendi.

Türkiye ile iş birliği, Azerbaycan’ın savunma sanayisinin gelişimini desteklemek açısından çok önemlidir. İki ülke arasındaki silah ve teknoloji alışverişi Azerbaycan’ın savunma gücünü arttırmayı hedefliyor. Türkiye’den satın alınan modern askeri teknolojiler, Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’nin savaş kapasitesini güçlendirmekte ve ülkenin ulusal güvenliğinin sağlanmasına katkıda bulunuyor. Dünya, askeri teknolojilerin önemine II. Karabağ Savaşı ve sonrasındaki askeri operasyonlarda tanık oldu. Başta Bayraktar TB2 olmak üzere Türkiye tarafından üretilen modern İHA’lar İkinci Karabağ Savaşı’nda belirleyici bir rol oynamıştır. Azerbaycan Ordusu’nun operasyonel kabiliyetini artırmış ve sahada kesin sonuç alınmasını sağlamıştır. Sonuç olarak, 19-20 Eylül 2023 tarihlerinde 23 saat süren terörle mücadele operasyonu sırasında Karabağ’daki yasadışı ayrılıkçı rejimin varlığına son verilmesi ve Azerbaycan’ın egemenliğini güvence altına almasına destek olan unsurlardan biri olarak Türkiye ile yüksek düzeydeki askeri ve savunma işbirliğinin altını çizmek mümkündür. Savaş sonrası dönemde Cumhurbaşkanı İlham Aliyev şunları ifade etmiştir: ‘‘İkinci Karabağ savaşından sonra Azerbaycan Ordusunun Türk modeli temelinde gelişeceğini söylemiştim ve şimdi bunu açıkça görebiliyoruz.’’[5]

Jeopolitik Temeller ve Bölgesel Güvenlik Perspektifinden Genel Bir Bakış

Konuya jeopolitik perspektiften bakıldığında, Türkiye ve Azerbaycan’ın coğrafi konumlarının önemi özellikle vurgulanmalıdır. Hazar Denizi kıyısında, Orta Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlayan enerji ve ulaşım yolları üzerinde yer alan ve doğal kaynaklar bakımından zengin olan Azerbaycan, Güney Kafkasya’nın lider ülkesidir. Avrupa ve Asya’yı birbirine bağlayan kavşakta yer alan NATO üyesi Türkiye ise Batı ve Doğu arasında stratejik bir köprü görevi görmektedir. Bu nüanslar Azerbaycan-Türkiye ilişkilerini etkilemekte ve ulusal çıkarların gerçekleşmesi ve diğer ülkelerle ilişkilerin geliştirilmesi açısından belirleyici bir rol oynuyor. Jeopolitik temeller açısından, Türk Devletleri Örgütü kapsamında iş birliği ve karşılıklı ilişkilerin düzeyi sürekli artmaktadır. Türk Konseyi, 3 Ekim 2009 tarihli Nahçıvan Anlaşması ile kurulmuştur.[6] Bir sonraki aşamada, amaçlanan hedefler doğrultusunda geliştirilmesi yönünde bir çok önemli adımlar atılmıştır. Türk Devletleri Teşkilatı, Azerbaycan ve Türkiye arasındaki ikili ilişkileri güçlendirmenin yanı sıra, tüm Türk dünyasının ortak çıkarlarını savunacak bölgesel bir birlik olarak hizmet ediyor. Bu örgüt, ekonomik, siyasi, kültürel ve diğer alanlarda entegrasyonu derinleştirmeyi ve Türk Dünyası’nın gücünü artırmaya hizmet edecek tek bir platform oluşturmayı amaçlıyor. Bu açıdan bakıldığında, örgüte üye ülkelerin ve özellikle ana aktörler olan Türkiye-Azerbaycan’ın iş birliği çerçevesinde yürütülen projeler, bireysel veya ortak olarak Türk Dünyası adına kazanımlar olarak değerlendirilebilir. 12 Kasım 2021 tarihinde İstanbul’da Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi VIII Zirvesi gerçekleştirildi. Bu toplantı sonucunda birçok karar alındı. Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi’nin adının “Türk Devletleri Teşkilatı” olarak değiştirilmesi kararı ve “Türk Dünyasına Bakış – 2040” belgesinin kabul edilmesi zirvenin önemini vurgulayan başlıca noktalar arasındaydı.[7] Azerbaycan’ın kültür başkenti Şuşa’da, Uluslararası Türk Kültür Teşkilatı (TÜRKSOY) üyesi ülkelerin Kültür Bakanları Daimi Konseyi’nin olağanüstü toplantısı 31 Mart 2022 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti’nin Bursa şehrinde gerçekleştirilmiştir ve Azerbaycan’ın kültür başkenti Şuşa, 2023 yılı için ‘‘Türk dünyasının kültür başkenti’’ ilan edildi.[8] Ardından, 6 Temmuz 2023 tarihinde Şuşa’da Türk Devletleri Teşkilatı Devlet Başkanları Gayriresmi Zirvesi düzenlenmiştir. Zirvenin amacı, üye devletlerin temsilcileriyle “Ulaşım, bağlantı ve iklim eylemi yoluyla sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek” konusunda bir müzakere düzenlemekti. Zirve toplantısı çerçevesinde Azeri, Kazak, Kırgız, Türk ve Özbek dillerinde imzalanan Karabağ Deklarasyonu, stratejik ortaklığın daha da güçlendirilmesi ve derinleştirilmesi yönünde adımlar atarken, TDT’nin kolektif stratejisinin oluşturulması amacıyla devletlerin siyasi, ekonomik, ulaştırma, savunma sanayi, insani, eğitim ve kültür alanlarındaki tüm potansiyel ve kabiliyetlerinin kullanılmasının önemini bir kez daha vurgulayan hükümler içermesi, üye devletler arasında yakın işbirliği çağrısının bir göstergesidir.[9]

Konuya bölgesel güvenliğin sağlanması perspektifinden yaklaşıldığında, Güney Kafkasya’da istikrar ve güvenliğin sağlanması için atılan adımlar Türkiye-Azerbaycan iş birliğinin önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Ermenistan’ın Güney Kafkasya’daki Azerbaycan topraklarını yaklaşık 30 yıldır işgal altında tutması, güvenliği tehdit eden başlıca unsurlardan biri olmuştur. Azerbaycan’ın Tovuz bölgesine yapılan saldırı ikili ilişkilerin seyrinde önemli bir dönüm noktası olmuş ve Türkiye tarafından şiddetle kınanmıştır. İkili ilişkilerde her zaman “Tek millet, iki devlet” mantığıyla hareket eden Türkiye, Azerbaycan’ın yanında olduğunu her fırsatta hissettiriyor. Ermenistan’ın Azerbaycan’ın Tovuz bölgesine saldırmasının ardından Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki 4 siyasi parti bu saldırıları kınayan ortak bir bildiriye imza attı. 27 Eylül 2020 tarihinde başlayan ve 44 gün süren savaşta Azerbaycan devleti düşmana karşı parlak bir zafer kazanmış ve topraklarını düşman işgalinden kurtarmıştır. Savaşın kazanılmasında ana rollerden birini Türk yapımı Bayraktar TB-2 savaş uçakları oynamıştır. Hava Kuvvetleri, İkinci Karabağ Savaşı sırasında Türk yapımı Bayraktar TB-2 insansız hava aracını aktif olarak kullandı. Bu aynı zamanda Bayraktar TB-2’nin ilk ciddi sınavıydı. Ermenistan’ın askeri ve siyasi liderliği provokatif eylemlerini sürdürdü, üçüncü ülkeleri çatışmaya dahil etmek için çeşitli çabalar sarf etti, Cenevre Sözleşmeleri kapsamındaki yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etti, sivillerin yaşadığı bölgelere ağır silahlarla ateş açtı ve böylece sivil nüfusa karşı çeşitli suçlar işledi. Sivil alanların bombalanması sonucunda 398 sivil yerleşim yeri, 2174 ev ve 90 çok apartmanlı daire kullanılamaz hale geldi. Sivillerin yaşadığı köy ve kasabaların yasaklı roketlerle bombalanması sonucu toplam 91 sivil hayatını kaybetti ve 363 sivil yaralandı.[10] Savaş 10 Kasım 2020’de Azerbaycan, Ermenistan ve Rusya’nın Üçlü Deklarasyonu imzalamasıyla sona erdi. Bu anlaşmaya göre Karabağ bölgesine 1.960 silahlı askeri personel, 90 zırhlı personel taşıyıcı, 380 araç ve özel teçhizat konuşlandırıldı. Ayrıca, ateşkesin uygulanmasını izlemek üzere Ağdam bölgesinde bir Rus-Türk Ortak Ateşkes İzleme Merkezi kurulmuştur.[11] Sonuç olarak, II. Karabağ Savaşı ve sonrasında Azerbaycan’ın haklı tutumunu her zaman destekleyen Türkiye’nin devam eden süreçlerin dışında kalması mümkün değildi. Türkiye’nin bölgede sürdürülebilir barışı desteklemek için sürece katılması bölgesel güvenliğin sağlanması açısından çok önemli bir adımdır. Elbette Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin her geçen gün daha da gelişmesi diğer ülkeleri endişelendiren unsurlardan biri olmuştur. Fransa, Hollanda, Belçika, ABD ve diğer birçok ülkedeki Ermeni yanlısı güçler iki kardeş ülkenin çabalarıyla kazanılan bir zafer olan II. Karabağ Savaşı’nın ardından Türkiye ve Azerbaycan’ın Ermenilere yönelik “sözde askeri saldırganlığı” nedeniyle yaptırım uygulanmasının gerekliliğini vurgulamışlardır.[12] İşgalden kurtarılan topraklarda yeni altyapı çalışmalarının hayata geçirilmesi sonucunda bu topraklar her geçen gün daha da güzelleşiyor ve birçok uluslararası etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Savaşın sona ermesine rağmen birçok bölgede Ermenistan’ın mayınları nedeniyle Azerbaycanlı askeri personel ve siviller hayatını kaybetmiş ya da ağır yaralanmıştır. Azerbaycan Cumhuriyeti Mayın Temizleme Ajansı’nın mayınlarla ilgili 2023 yılına ait güncel istatistiksel verileri aşağıdaki grafikte gösterilmektedir:[13]

Azerbaycan Ordusu İstihkam Birliği’nin maddi ve teknik açıdan desteklenmesi, kurtarılmış bölgelerde mayın temizleme operasyonlarının hızlandırılması ve güvenlik önlemlerinin güçlendirilmesi yönünde atılan adımlardan biri de Türkiye Cumhuriyeti’nden ülkemize modern gereksinimleri karşılayan teçhizat ve ekipmanların sevkiyatının yapılmasıdır. 19-20 Eylül 2023 tarihlerinde başarıyla gerçekleştirilen terörle mücadele operasyonunda en güçlü destek Türkiye’den gelmiştir. Operasyonun devam ettiği saatlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda yaptığı konuşma dikkatle izlendi. Recep Tayyip Erdoğan konuşmasında, “Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü sağlamak için attığı adımları destekliyoruz” dedi. Ayrıca New York’taki BM Genel Kurul toplantısında Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov ile bir araya gelen Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Azerbaycan’ın haklı adımlarını desteklediklerini ifade etti.[14]

Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinin daha belirgin bir şekilde ortaya çıkmasına yol açacak olan ve Azerbaycan’ın bölgede ana kontrol sahibi olduğu Zengezur Koridoru konusu, bölgesel güvenlik açısından çok önemli bir adım olarak değerlendirilebilir.  Zengezur Koridoru’nda ana rol Azerbaycan’a ait olsa da koridor, Çin’i Orta Asya’ya ve hatta Ermenistan’ı Avrupa’ya daha kolay bağlayabilecek sosyal, ekonomik, jeopolitik ve jeostratejik açıdan önemli bir proje olarak değerlendiriliyor. Zengezur Koridoru’nun açılması, bölgedeki askeri ve siyasi çatışmaları azaltarak ve ülkeler arasındaki ticaretin artmasını teşvik ederek bölge ülkelerinin ekonomik entegrasyonunu ve ekonomik kalkınmasını hızlandıracaktır. Türkiye de Zengezur Koridoru’nun açılmasına büyük ilgi gösteriyor. Zengezur Koridoru’nun açılması, Türkiye’nin Gürcistan ve İran üzerinden geçmeden Azerbaycan’a doğrudan erişimini sağlayacaktır. Zengezur koridorunun açılmasıyla Azerbaycan ve Türkiye arasındaki kara yolu yeniden açılmış olacak. Gürcistan topraklarından geçen Bakü-Tiflis-Kars demiryolu ile karşılaştırıldığında, yeni yol yaklaşık 340 km daha kısa bir mesafede bulunuyor. Ulaşım mesafelerinin kısalması ve ulaşım maliyetlerinin düşmesi, Azerbaycan ve Türkiye arasındaki ikili ticari ilişkileri olumlu yönde etkileyecektir. Geniş anlamda Zengezur Koridoru, Türkiye’nin Orta Asya’daki Türk dünyası ile bağlantı kurması için alternatif ve daha kısa bir güzergahtır.[15] Sonuç olarak, Zengezur Koridoru’nun açılması Türk Devletleri arasındaki ilişkilerde yeni gelişme perspektiflerinin açılması için gerekli koşulları yaratacak. Şu anda Zengezur Koridoru’nun açılmasının önündeki en büyük engel Ermenistan’ın bu konuya olumlu yaklaşmamasıdır.

Öte yandan İran ve Rusya gibi bölgede güç dengesi oluşturma ve etki potansiyeli yüksek devletlere karşı Türkiye ile işbirliği büyük önem taşımaktadır. Bu ilişkiler Rusya, İran ve Batı’nın Güney Kafkasya’daki etkisinin dengelenmesinde stratejik öneme sahiptir. Türkiye-Azerbaycan iş birliği, Rusya’nın bölgedeki baskın rolüne karşı alternatif bir güç merkezi olarak hizmet ediyor. Türkiye-Azerbaycan ilişkileri 15 Haziran 2021’de imzalanan Şuşa Deklarasyonu ile zirveye ulaştı. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Kars Antlaşması’nın 100. yıldönümüne denk gelen bu deklarasyonun sembolik önemini vurguladı. Bir asırdan daha eski olan Kars Antlaşması, Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri ile Türkiye arasında 13 Ekim 1921 tarihinde Kars şehrinde imzalanmıştır. Kars Antlaşması, Türkiye’nin Kafkasya ile olan sınırını belirlemesi, aynı zamanda Nahçıvan’ın Azerbaycan sınırları içinde tutulması ve özerk bir statüye kavuşturulması açısından önemli bir anlaşmaydı.[16] Şuşa Deklarasyonu, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine yeni bir soluk getirerek bölge ülkeleri ve Türk dünyası için yeni bir tarihi, hukuki ve siyasi gerçeklik yaratmış, ikili ilişkilerin daha üst düzeyde somutlaşmasına yol açmıştır. Deklarasyonda askeri, güvenlik, savunma sanayi, diplomasi, ekonomi, ticaret, enerji, ulaştırma, terörle mücadele, siber suçlarla mücadele, kültürel ve hümaniter konular çok yönlü bir perspektifle ele alınarak, taraflar arasındaki ilişkilerin derinleştirilmesinin önemi vurgulandı. Deklarasyonun ana noktalarından birini Türk Dünyasının birlik ve refahına hizmet edecek çabaların artırılması, işbirliğinin güçlendirilmesi, Türk devletlerinin kurduğu kuruluşların faaliyetlerinin arttırılması yönünde çalışmaların yapılması oluşturuyor. Şuşa Deklarasyonu ile Türkiye-Azerbaycan ilişkileri stratejik ortaklıktan ittifak düzeyine yükseldi.[17] Deklarasyona göre, taraflardan herhangi birinin bağımsızlığının, egemenliğinin, toprak bütünlüğünün, dokunulmazlığının veya uluslararası kabul görmüş sınırlarının güvenliğinin üçüncü bir devlet veya devletler tarafından tehdit edilmesi veya işgal edilmesi halinde, taraflardan herhangi birinin görüşüne göre taraflar ortak istişarelerde bulunarak bu tehdidi veya saldırganlığı ortadan kaldırmak için BM Şartı’nın amaç ve ilkelerine uygun inisiyatifi uygulayacak, BM Şartı uyarınca birbirlerine gerekli yardımı sağlayacaklardır.

Kültürel ve Sosyal İlişkiler Alanlarında Karşılıklı Kazanımlar

Türkiye ile Azerbaycan arasında güçlü kültürel ve sosyal ilişkilerin varlığı, tarihsel olarak birbirine yakın iki halkın ortak kültürel ve tarihi kökenlere sahip olmasından kaynaklanıyor. Bu ilişkilerin gelişimi dil, din, müzik, sanat, eğitim ve sosyal ilişkiler gibi çeşitli alanlarda kendini gösteriyor. Türkiye ile Azerbaycan arasındaki kültürel ilişkilerin başlangıcı, “Rus Türkleri”nin uluslararası uyanışı ve bunun sonucunda ortaya çıkan milliyetçilik ile başlamıştır.[18] Azerbaycan-Türkiye kültürel ilişkilerinin oluşmasında ve gelişmesinde pek çok Azerbaycanlı mütefekkirler önemli rol oynamıştır. Ali Bey Hüseyinzade de yayımlamaya başladığı “Füyuzat’’ dergisinin sayfalarında “Türk halkından, onun tarihinden, edebiyatından, kültüründen büyük bir gururla söz eden” mütefekkirlerden biriydi. Zamanının seçkin şahsiyetlerinden biri olan Ahmet Bey Ağaoğlu, Türklük düşüncesinin önemli savunucularından biri olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanından sonra deneyim ve düşüncelerinden geniş ölçüde yararlanılmış ve Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimler konusunda danışmanı olmuştur. Eski Sovyet Türk halkları arasında Volga ve Kırım Tatarları ile Azerbaycanlı ve Kazak düşünürler kendi edebi dillerini ilk geliştirenlerdir. Sovyetler Birliği’nin “Müslüman’’ nüfusunun büyük çoğunluğu Türk dillerini konuşuyordu.[19] Bu fikirler Hasan Bey Zerdabi’nin “İttihadi-lisan (Dil Birliği)’’ makalesinde  yansıtılmaktadır. Hasan Bey Zerdabi yazısında Rusya’da yaşayan tüm Müslümanların Türk olduğunu belirterek, “asıl dilimizin Türkçe” olduğunu vurguladı. Azerbaycan’da tartışılan ortak dil sorunu, 16-20 Ağustos 1906 tarihleri ​​arasında Rusya’nın Nizhny-Novgorod kentinde düzenlenen “Rus Müslümanlarının Üçüncü Kongresi’’nin de gündemine alındı. Kongre sonunda Gaspıralı’nın “Tercüman’’ gazetesinde kullandığı ortak dil olan “Türk yazı dilinin’’ ortaöğretimde kullanılmasına karar verildi.

Türkiye ile çeşitli alanlardaki ilişkiler her zaman Ulu Önder Haydar Aliyev’in ilgi odağı olmuştur. Haydar Aliyev, 1970’li ve 1980’li yıllarda Türkiye ile kültürel, bilimsel ve turizm ilişkilerinin geliştirilmesine dikkat çekti.[20] 1993’ten sonra iktidara gelmesiyle birlikte Türkiye ile çeşitli alanlardaki karşılıklı ilişkilerin gelişmesi yeni bir aşamaya girdi. Haydar Aliyev’in “ülkelerimiz arasındaki dostluk ve yakın işbirliğinin halklarımızın ilerlemesine hizmet edeceği ve her ikisine de fayda sağlayacağı’’ yönündeki görüşü daha sonraki dönemde ilişkilerin temel unsurunu oluşturdu. 1994 yılında imzalanan ortaklık anlaşmaları her iki ülkenin kültürel, sanatsal, sosyal ve ekonomik kalkınmasına ivme kazandırdı. Bu kapsamda Azerbaycan ile Türkiye arasında spor alanında işbirliği, kültür ve sanat alanında işbirliği, eğitim ve bilim alanında işbirliğine ilişkin protokoller imzalandı. 1994 yılında Azerbaycanlı şair Muhammed Fuzuli’yi anma gecesinin Ankara’da düzenlenmesi kültürel alışverişin önemli adımlarından biriydi.[21] Bundan sonraki aşamada eğitim, bilim ve kültür alanlarındaki işbirliği hızla devam etti. Bunun açık bir örneği, Azerbaycanlı öğrencilerin Türkiye’de eğitim görmesi ve aynı zamanda Türkiye’den Azerbaycan üniversitelerinde okumak isteyen oldukça fazla öğrencinin bulunmasıdır. Ayrıca iki ülke arasındaki üniversite değişim programları ve bilimsel işbirlikleri de genişliyor. Türkiye-Azerbaycan Üniversitesi’nin bugün faaliyet göstermesi, gelişen ilişkilerin bir sonucudur. Azerbaycan Bilim ve Eğitim Bakanlığı ile Türkiye Yüksek Öğretim Kurulu arasında 19 Şubat 2024 tarihinde Türkiye-Azerbaycan Üniversitesi’nin kurulmasına ilişkin mutabakat zaptı imzalandı.

Türkiye ile Azerbaycan arasındaki sosyal ilişkilere bakıldığında bu alandaki ilişkilerin sivil toplum kuruluşları, gençlik, spor, medya, ve sosyal etkinlikler aracılığıyla daha da geliştiğini söylemek mümkün. Türkiye ve Azerbaycan’da faaliyet gösteren birçok sivil toplum kuruluşu (STK) arasında işbirliği bulunuyor. Özellikle her iki ülkede faaliyet gösteren düşünce kuruluşları, Türkiye-Azerbaycan ilişkileri, Türk dünyası, dış politika ve güvenlik konularında araştırmalar yapmakta ve sürekli yenilik adına karşılıklı mutabakat anlaşmaları imzalıyor. Türkiye ve Azerbaycan’ın çeşitli kurumları birçok sosyal ve kültürel etkinliğin ortak düzenlenmesi yönünde adımlar atıyor. Bu etkinlikler arasında yer alan kültürel festivaller, sergiler, konserler bunun açık bir örneğidir.

İlişkilerin Ekonomik İş Birliği Açısından İncelenmesi

Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ekonomik iş birliği, her iki ülkenin ekonomik kalkınmasını, ticaret, enerji, altyapı ve diğer alanlarda iş birliğinin geliştirilmesini ve yeni trendlerin izlenmesini amaçlıyor. Ekonomik alanda iş birliğini daha da artıracak adımların atılması, Türkiye ile Azerbaycan arasında imzalanan önemli anlaşmalara da yansıyor. Türkiye doğalgaz ihtiyacının yaklaşık yüzde 20’sini Azerbaycan’dan sağlıyor. Önümüzdeki yıllarda bu göstergenin daha da artırılması hedefleniyor. Haziran 2006’dan bu yana işletmeye alınan ve 1.768 kilometre uzunluğa sahip Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı’nın 443 kilometresi Azerbaycan’dan, 249 kilometresi Gürcistan’dan, 1.076 kilometresi ise Türkiye’den geçiyor. BTC boru hattının hizmete girdiği Haziran 2006’dan 2024 Eylül ayı sonuna kadar bu boru hattı üzerinden toplam yaklaşık 583 milyon ton (yaklaşık 4,4 milyar varil) ham petrol taşınmış ve Ceyhan’da 5786 tankere yüklenerek  dünya pazarlarına gönderilmiştir.[22]  980 kilometre uzunluğunda olan Bakü-Tiflis-Erzurum Boru Hattı ile Hazar Denizi’nin Azerbaycan kesiminde yer alan “Şahdeniz’’ sahasından çıkarılan gaz Gürcistan ve Türkiye’ye taşınıyor. Bu boru hattıyla Ocak-Kasım 2024’te 20.786,7 milyon. metreküp gaz aktarıldı. Bu göstergeler, Türkiye-Azerbaycan ekonomik ilişkilerinde, Azerbaycan petrol ve doğalgaz ihracatında, Azerbaycan ürünlerinin dünya pazarlarına sunulmasında boru hatlarının önemini bir kez daha vurgulamaktadır. Türkiye ve Azerbaycan 2011 yılında çeşitli enerji konularında anlaşmaya vardı.[23] Bu faktör iki ülke arasında enerji iş birliğinde yeni bir aşamanın başlamasına zemin hazırladı. Bu projelerden biri olarak Trans Anadolu Boru Hattı’nı da dikkate almak mümkün. 26 Haziran 2012 tarihinde “Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti arasında Trans-Anadolu doğal gaz boru hattı sistemine ilişkin’’ anlaşma imzalandı.[24] 1812 kilometre uzunluğundaki boru hattının açılış töreni 12 Haziran 2018’de gerçekleşti. 30 Kasım 2019 tarihinde TANAP’ın Avrupa’ya bağlanan kısmı resmi olarak açılmış ve böylece TANAP’ın inşaatı tamamlanmıştır. TANAP projesi kapsamında yıllık 16 milyar metreküp Azerbaycan gazının 6 milyar metreküpünün Türkiye iç pazarına aktarılması, enerji politikasına büyük katkı sağlıyor.  TANAP Türkiye’de 20 il 67 ilçe ve 600 köyden geçen oldukça büyük bir proje özelliği taşımaktadır.[25]

Trans Adriyatik Boru Hattı, Azerbaycan’ın Şah Deniz-2 sahasından üretilen doğal gazı Avrupa’ya taşıyan Güney Gaz Koridorunun bir parçasıdır. 880,8 km uzunluğundaki Trans Adriyatik Boru Hattı’nın (TAP) inşaatına 17 Mayıs 2016 tarihinde Yunanistan’ın Selanik kentinde başlandı. TAP, 15 Kasım 2020’de devreye alındı. 31 Aralık 2020’den itibaren ticari doğal gaz boru hattı üzerinden İtalya, Yunanistan ve Bulgaristan yönüne taşınmaktadır. Yunanistan-Türkiye sınırında Trans Anadolu Boru Hattı’na bağlanan TAP, Kuzey Yunanistan, Arnavutluk ve Adriyatik Denizi üzerinden geçerek İtalya’nın doğal gaz şebekesine bağlanıyor.[26] 2021 yılında Azerbaycan İhracatı ve Yatırımı Geliştirme Vakfı (AZPROMO) ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) organizasyonuyla Bakü’de Azerbaycan-Türk iş forumu düzenlendi. Foruma hem Azerbaycan hem de Türkiye taraflarından 20’den fazla şirket, yetkili ve yaklaşık 80 girişimcinin temsilcileri katıldı.[27] Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ticaret hacmi 2022 yılında 5,84 milyar dolardı. Azerbaycan Devlet Gümrük Komitesi’nin paylaştığı yıllık verilere göre Türkiye, 2023 yılında İtalya’dan sonra Azerbaycan ile en fazla ticaret yapan ikinci ülke oldu. Azerbaycan ile İtalya arasındaki ticaret hacmi 15,68 milyar dolar, Türkiye ile ise 7,65 milyar dolar oldu. Bu göstergelere göre 2023 yılındaki yıllık ticaret hacminin, 2022 yılında kaydedilen yıllık ticaret hacmine kıyasla %31 arttığını söyleyebiliriz.[28]

Azerbaycan 2022 yılında Türkiye’ye 3,57 milyar dolar ihracat yaptı. Petrol gazı (2,21 milyar dolar), ham petrol (502 milyon dolar) ve ham pamuk (162 milyon dolar) başlıca ihraç edilen ürünlerdir. Azerbaycan’ın Türkiye’ye ihracatı son 5 yılda yıllık yüzde 20 artış göstererek 2017’de 1,44 milyar dolardan 2022’de 3,57 milyar dolara çıktı. Türkiye, 2022 yılında Azerbaycan’a 2,5 milyar dolar ihracat yaptı. Türkiye’nin Azerbaycan’a ihraç ettiği başlıca ürünler demir yapılar (59,3 milyon dolar), paketlenmiş ilaçlar (55,4 milyon dolar) ve rafine edilmiş petrol (50,7 milyon dolar) oldu. Türkiye’nin Azerbaycan’a ihracatı son 5 yılda yıllık yüzde 11,1 artışla 2017’de 1,47 milyar dolardan 2022’de 2,5 milyar dolara yükseldi.[29]

Sonuç

Azerbaycan Cumhuriyeti’nin ulusal güvenliği bağlamında, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine birçok açıdan yaklaştığımızda, ikili ilişkilerin her yıl çeşitli alanlarda gelişme dinamiklerine sahip olduğunu belirtmeliyiz. Özellikle siyasi, askeri ve ekonomik alanda ilişkiler daha da gelişmektedir. Ayrıca Türk Devletleri Teşkilatı çerçevesinde yeni projelerin hayata geçirilmesinde Türkiye ve Azerbaycan öncül rol oynuyor. Araştırmanın sonuçlarına dayanarak ilişkilerde son yıllardaki gelişme eğilimlerinin önümüzdeki yıllarda da devam edeceğini öngörmek mümkün. Türk Devletleri Teşkilatı çerçevesinde atılan adımlar, teşkilatın gelecekte daha önemli bir seviyeye geleceğinin ilk göstergeleridir. Azerbaycan ile Ermenistan arasında barışın inşası sürecinin ve kısa sürede barış anlaşmasının imzalanmasının destekçisi olan Türkiye, Azerbaycan’ın yanında yer alıyor. Şuşa deklarasyonuyla ikili ilişkilerin stratejik ortaklıktan ittifak düzeyine geçmesi, gelecekte daha geniş bir biçimde ortak çalışmaların yürütüleceğine işaret ediyor. NATO üyesi olan Türkiye ile karşılıklı ilişkilerin her zaman güçlü ve yakın olması, bölgesel güvenliğin sağlanması ve bölgede dengenin korunması açısından oldukça önemli bir faktördür

Kaynakça

[1] Müasir Azərbaycan Ordusunun qurucusu, https://mod.gov.az/az/pre/18856.html

[2] Aslanlı, A. (2018). Türkiye-Azerbaycan ekonomik ilişkileri. Yönetim ve Ekonomi Dergisi25(1), 15-27.

[3] https://e-qanun.az/framework/21158

[4] Bayrakdar, O. K., & Temür, B. Azerbaycan Türkiye Çok Taraflı İlişkilerine Yön Veren Dinamikler: TDT-TÜRKSOY-TÜRKPA. Anasay, (30), 1-26.

[5] Azərbaycan və Türkiyə prezidentləri mətbuata bəyanatlarla çıxış ediblər. https://president.az/az/articles/view/60227

[6] Osman, M. E. R. T. (2015). Türk konseyi (keneşi) türk üniversiteler birliği ve türk üniversiteler birliği i. genel kurulu. Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, (53).

[7] Özsoy, B. (2023). ‘TÜRK DÜNYASI’SÖYLEMİ İÇİNDE TÜRK DEVLETLERİ TEŞKİLATI’NIN ROLÜ VE ÖNEMİ. Anasay, (25), 40-55.

[8] Zeynalova, A. (2022). Şuşa Zirvesi Odağında Azerbaycan-Türkiye İttifakı ve Uluslararası Etkisi. Uluslararası Yönetim Akademisi Dergisi5(1), 1-15.

[9] Şuşada Türk Dövlətləri Təşkilatının Dövlət başçılarının qeyri-rəsmi Zirvə görüşündə Qarabağ Bəyannaməsi imzalanıb. https://president.az/az/articles/view/66416

[10] BEYNƏLXALQ AVRASİYA MƏTBUAT FONDU, “İkinci Qarabağ müharibəsi başlama səbəbləri, yaratdığı fəsadlar və törədilən cinayətlərə dair” hesabat (Sentyabr-Oktyabr 2020), https://iepf-ngo.org/uploads/files/IEPF-hesabat-sentyabr-oktyabr-2020.pdf

[11] Suyundikov, S. (2021). Dağlik Karabağ savaşi’nin çözümü bağlaminda Türkiye ve Rusya. Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi5(1), 132-145.

[12] Jafarova, E., Huseynov, V., Bagirov, O., Hajiyev, S., & Asgarova, R. (44). Günlük Qarabağ Müharibəsi: Mülahizə və nəticələr (44-Day Karabakh War: Consideration and Conclusions).

[13] Mine Action Agency of The Republic of Azerbaijan, Statistics 2023, https://anama.gov.az/en

[14] Azerbaycan’ın Karabağ’daki antiterör operasyonu, https://www.aa.com.tr/tr/analiz/gorus-azerbaycanin-karabagdaki-antiteror-operasyonu/2996544

[15] Gök, A. (2022). Türk Devletleri Teşkilatı ve Dağlık Karabağ Zaferinin Yarattığı Fırsatlar. Güvenlik Stratejileri Dergisi, (Spec. Issu), 109-145.

[16] Karabulut, K. (2021). KARS ANTLAŞMASININ NAHCİVAN VE KARABAĞ ZAFERİ AÇISINDAN ÖNEMİ. Orta Doğu ve Orta Asya-Kafkaslar Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi1(2).

[17] Asadov, M. (2023). Şuşa Deklarasyonu: Türkiye’nin Güney Kafkasya Güvenlik Çerçevesinde Azerbaycan ve Gürcistan İle İşbirliğinin Önemi: Mevcut Beklentiler ve Zorluklar. Marmara Üniversitesi Siyasal Bilimler Dergisi, 11(2), 346-370.

[18] Əbdülhəmid AVŞAR, Türkiyə-Azərbaycan mədəni əlaqələrinin inkişafında ziyalıların rolu, https://www.anl.az/down/meqale/525/2018/may/589937.htm

[19] GEOFFREY, W. (1977). The Turkic Languages of Soviet Muslim Asia: Russian Linguistic Policy. Middle Eastern Studies, Vol. 13, No. 2 (May), pp. 208-217

[20] Ulu Öndər Heydər Əliyevin sovet dövründə Azərbaycan-Türkiyə mədəni əlaqələrini genişləndirməsi, https://www.anl.az/down/meqale/ses/2013/mart/299381.htm

[21] Önen, L. (2021). 1990 Sonrası Türkiye ile Azerbaycan Arasındaki Sosyo Kültürel İlişkiler. Ulakbilge Sosyal Bilimler Dergisi9(61), 923-932.

[22] https://www.bp.com/az_az/azerbaijan/home/who-we-are/operationsprojects/pipelines/btc.html

[23] Kardaş, Ş. (2014). The Turkey-Azerbaijan Energy Partnership in the Context of the Southern Corridor. Istituto affari internazionali.

[24] CƏNUB QAZ DƏHLİZİ, https://minenergy.gov.az/az/layiheler/cenub-qaz-dehlizi_2196

[25]M. Fatih ASLANTAŞ, TÜRKİYE VE AZERBAYCAN ARASINDA ENERJİ ALANINDAKİ İŞBİRLİĞİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME, Yıl/Year: 2023-Bahar/Spring Cilt/Vol: 3 Sayı/Issue: 5

[26] TAP at a glance. https://www.tap-ag.com/#

[27] Derman, G. S. (2022). TÜRKİYE-AZERBAYCAN İLİŞKİLERİNİN SİYASİ VE EKONOMİK BOYUTLARI VE KAMU DİPLOMASİSİ. TÜRKAV Kamu Yönetimi Enstitüsü Sosyal Bilimler Dergisi2(2), 123-156.

[28] Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ticaret hacmi, https://www.trthaber.com/haber/ekonomi/turkiye-ile-azerbaycan-arasindaki-ticaret-hacmi-765-milyar-dolar-oldu-831059.html

[29] The Observatory of Economic Complexity (OEC), https://oec.world/en/profile/bilateral-country/aze/partner/tur

Uluslararası Diplomatik İlişkiler Akademik Araştırmalar ve Eğitim Derneği

Hakkımızda

Uluslararası Diplomatik İlişkiler Akademik Araştırmalar ve Eğitim Derneği, diplomasi ve uluslararası ilişkiler alanında derinlemesine bilgi edinmek, sosyal bilimlerin çeşitli alanlarında araştırmalar yapmak, bilgiyi işlevsel hale getirerek akademik yayınlar yapmak, seminer, konferans ve eğitim faaliyetleri düzenlemek amacıyla kurulmuş bir sivil toplum kuruluşudur.

This Pop-up Is Included in the Theme
Best Choice for Creatives
Purchase Now