Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Ukrayna- Rusya Savaşı: Trump’ın Hızlandırılmış Barış Süreci ve Avrupa’nın Rolü

Yazar: Ebrar Dinsel

Son dönemde, Ukrayna-Rusya Savaşı’nın çözümü bağlamında küresel siyasetin iki ana aktörü arasında belirgin stratejik farklılıklar gözlemlenmektedir. Bir tarafta, ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna ile Rusya arasındaki müzakereleri hızlandırmak amacıyla baskı yaparak süreci kendi belirlediği zaman çerçevesinde yönlendirmeye çalışmaktadır. Bu yaklaşım, Trump yönetiminin, barış müzakerelerinde aktif bir rol üstlenerek, hem ABD’nin uluslararası politikadaki etkisini artırma çabasını hem de bölgedeki jeopolitik dengeleri şekillendirme hedefini yansıtmaktadır. Diğer tarafta, Avrupa’nın liderleri, özellikle Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un öncülüğünde, Ukrayna-Rusya müzakerelerine dair ortak bir pozisyon oluşturma çabası içerisindedir. Avrupa’nın bu süreçteki yerini ve rolünü yeniden tanımlama çabası, kıtanın güvenlik mimarisinin güçlendirilmesi ve birliğin korunması açısından kritik öneme sahiptir. Avrupalı liderlerin bir araya gelerek sergilediği bu dayanışma, Avrupa’nın barış sürecindeki etkinliğini artırmayı hedeflemekte ve bu çerçevede stratejik bir tutum geliştirmektedir.

Bu analizde, Trump’ın hızlandırılmış barış süreci önerisinin arkasındaki dinamikler ile Avrupa’nın bu sürece dair yaklaşımının incelenmesi amaçlanmaktadır. Ayrıca, bu iki aktörün stratejilerinin küresel siyasetteki etkileri, mevcut çatışma dinamikleri ve uluslararası ilişkiler üzerindeki potansiyel sonuçları ele alınacaktır.

Trump’ın Hızlandırılmış Barış Süreci ve Küresel Strateji:

İkinci kez ABD Başkanı seçilen Donald Trump, başkanlığının yeni döneminde Ukrayna ile Rusya arasındaki çatışmanın sona ermesi için hızlandırılmış bir barış süreci önerisiyle dikkat çekmektedir. Trump, Rusya-Ukrayna Savaşı’nı durdurma çabalarını vurgularken, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yapacağı olası görüşmeler hakkında, ‘‘Çok yakında olabilir’’ ifadesini kullanmıştı. Bu yaklaşım, Trump’ın geleneksel ABD dış politika anlayışından sapmalar gösterdiğini ortaya koymaktadır.

Trump, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunmakla birlikte, aynı zamanda Rusya ile hızlı müzakerelerin başlatılmasını da desteklemektedir. Ancak bu tutum, hem Ukrayna yönetimini hem de Batı’daki müttefiklerini endişelendirmektedir. Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy, Münih Güvenlik Konferansı sırasında yaptığı konuşmada, Trump’ın sunduğu ve Ukrayna’daki tüm mineral rezervlerinin yüzde 50’sinin haklarının verilmesini öngören teklifi reddettiğini açıklamıştır. Zelenskiy’nin bu açıklamaları, savaşın gidişatına dair belirsizlikler içerisinde, Ukrayna’nın ulusal egemenliğini ve bağımsızlığını koruma yönündeki kararlılığını sergilemektedir.

Trump’ın önerdiği barış süreci, aynı zamanda Avrupa’nın dış politikadaki etkisini sorgulama fırsatını doğurmaktadır. ABD’nin, Ukrayna ile Rusya arasındaki müzakereleri kendi belirlediği bir zaman çizelgesine oturtma çabası, Avrupalı liderler arasında kontrolsüz bir şekilde dışlanma endişesini artırmaktadır. Bu durum, Avrupa’nın Rusya ve Ukrayna ile olan ilişkilerinde stratejik bir boşluk yaratma potansiyeline sahiptir.

 Avrupa’nın Rolü ve ABD Arasındaki Ayrılıklar

Avrupalı devlet liderleri, ABD Başkanı Donald Trump’ın önerdiği hızlandırılmış barış sürecine karşı ortak bir duruş sergilemek amacıyla bir araya gelmiştir. Üst düzey ABD’li ve Rus diplomatların, Ukrayna’daki savaşın sona erdirilmesi için Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da yapacağı görüşmelere paralel olarak, Avrupa ülkeleri, Washington’un barış girişimlerine karşı sürece dahil olabilmek için Fransa’nın başkenti Paris’te toplandı.

Bu toplantıda, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, İngiltere Başbakanı Keir Starmer ve İtalya Başbakanı Giorgia Meloni gibi önemli Avrupalı liderlerden oluşan on bir kişilik bir grup oluşturuldu. Bu grup, Trump’ın önerdiği süreçte Avrupa’nın rolünü tartışmaya açmıştır. Görüşmelere, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Avrupa Konseyi Başkanı António Costa ve NATO Genel Sekreteri Mark Rutte de katılarak gayriresmî zirvede yer almıştır.

Avrupa Konseyi Başkanı António Costa, Trump ile Putin arasında planlanan görüşmeye tepki olarak, “Ukrayna ve Avrupa Birliği olmadan inandırıcı ve başarılı müzakereler ile kalıcı barış olamaz” şeklinde bir açıklama yapmıştır. Avrupa, Ukrayna’nın egemenliğini savunma ve savaşın daha fazla yayılmasını engelleme sorumluluğunu üstlenmektedir. Macron’un liderliğindeki Fransa ise, Avrupa’nın barış sürecinde daha aktif bir rol üstlenmesi gerektiğini savunmaktadır.

Bu zirve, yalnızca bir toplantı olmanın ötesinde, Avrupalı liderler arasında bir dizi toplantı ve görüşme sürecini başlatacak önemli bir adımdır. Bu süreç sonunda Avrupa, Ukrayna’nın yanında yer alarak barış inşa etme kararlılığını ortaya koyma potansiyeline sahiptir. Ancak, Avrupa’nın bir bütün olarak karar alması ve ortak bir tutum sergilemesi, bu sürecin başarısı açısından kritik bir öneme sahiptir.

Fransa’da gerçekleşen bu görüşmelere karşılık olarak, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, “Ukrayna’daki savaşın sona erdirilmesine yönelik barış müzakerelerinde Avrupa’nın bir rolü olmadığını düşünüyoruz” şeklinde bir açıklama yapmıştır. Bu durum, Avrupa ve ABD arasındaki ilişkilerin, özellikle Ukrayna-Rusya savaşının seyrine bağlı olarak, daha da belirginleşen bir ayrılığa tanıklık ettiğini göstermektedir. ABD’nin Ukrayna ile Rusya arasındaki müzakereleri hızlandırma çabaları, Avrupa’daki liderlerin tepkisini çekmiş ve aradaki stratejik farklılıkları gün yüzüne çıkarmıştır.

Bu ayrışmanın temelinde, Ukrayna’ya güvenlik garantileri sağlama ve barış sürecine katılım konusundaki farklı bakış açıları yer almaktadır. ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna’nın savaşın sona ermesi için Rusya ile doğrudan müzakereler yapması gerektiğini savunmuş ve bu süreçte Avrupa’nın daha aktif bir rol alması gerektiği yönündeki görüşlerini tartışmaya açmıştır. Şubat 2025’te, Beyaz Saray Avrupa başkentlerine bir anket göndererek, Avrupalılara Ukrayna’ya güvenlik garantisi sağlama konusunda nasıl bir katkı sunacaklarını sormuştur. Bu anket, Avrupa’daki birçok lider tarafından ABD’nin uluslararası güvenlik sorumluluğuna dair şüphe uyandıran bir adım olarak değerlendirilmiştir.

Avrupa, özellikle güvenlik ve savunma politikalarında ABD’nin rolüne karşı daha fazla bağımsızlık talep etmektedir. Bu durum, ABD’nin küresel güvenlik sorumluluklarının tartışılmasına yol açarken, Avrupa’nın da kendi savunma kapasitesini güçlendirme yönünde adımlar atmasına neden olmuştur. ABD’nin, özellikle NATO üyeleri arasındaki güvenlik ortaklıklarını sorgulayan bir yaklaşım olarak algılanan bu tutumu, Avrupa’da huzursuzluğa yol açmaktadır. Avrupalı liderler, sadece Ukrayna’ya daha fazla yardım sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda kendi savunma harcamalarını artırma yönünde baskılarla karşı karşıya kalmaktadır. Ancak Avrupa, NATO’nun kolektif savunma mekanizmasından faydalanarak sürece dahil olmayı ve kendi güvenlik politikalarını şekillendirmeyi hedeflemektedir.

ABD- Rusya Arasındaki Riyad Görüşmeler ve Ukrayna’nın Tutumu

18 Şubat 2025 tarihinde Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da gerçekleştirilen ABD ve Rusya görüşmeleri, savaşı sona erdirmek amacıyla önemli bir adım olarak kaydedilmiştir. ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin Riyad’daki barış görüşmelerine davet edilmemesini “sürpriz” olarak nitelendiren açıklamalarına yanıt vererek, durumu Ukrayna’nın sorumluluğuna atfetmiştir. Trump, barış için yapılacak bir anlaşmanın kolaylıkla sağlanabileceğini ve bu sürecin aslında çok daha önce başlatılabileceğini belirtmiştir. Bu açıklamalar, Ukrayna’nın barış sürecine dahil edilmemesinin sorumluluğunu tamamen Ukrayna’ya yükleme çabası olarak yorumlanabilir.

ABD ve Rusya ilişkilerinin geleceği açısından bu görüşmelerin önemli bir başlangıç olabileceğine işaret edilmektedir. Görüşmelerde, diplomatik ilişkilerin yeniden tesis edilmesi gerektiği vurgulanmış ve Putin ile Trump arasında gelecekteki bir görüşmeye hazırlık yapılması kararlaştırılmıştır. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un, “Sadece dinlemekle kalmadık, birbirimizi duyduk” şeklindeki açıklaması, görüşmelerin karşılıklı anlayışa dayalı olduğunu ve somut sonuçlardan ziyade iletişimde bir iyileşme sağlanmaya çalışıldığını göstermektedir.

Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy, Trump’ın önerdiği hızlandırılmış barış sürecine karşı güçlü bir duruş sergilemektedir. Zelenskiy, Ukrayna’nın dışlanarak yapılan herhangi bir barış anlaşmasını kabul etmeyeceğini vurgulamaktadır. Bu açıklama, Ukrayna’nın ulusal egemenliğini ve bağımsızlığını savunma kararlılığını simgeler. Zelenskiy, ayrıca Rusya’nın müzakerelere katılımını sağlamak amacıyla uluslararası diplomatik destek arayışına girmektedir.

21 Şubat 2025 tarihinde Kiev’de yapılması planlanan basın toplantısı, Trump’ın Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy’i sert bir şekilde eleştirmesi ve “diktatör” olarak nitelendirmesi sonrasında iptal edilmiştir. Trump, Zelenskiy’in liderliğini ve Ukrayna’daki durumu sert sözlerle eleştirmiştir.

Sonuç

Ukrayna-Rusya Savaşı’nın çözülmesine yönelik önerilen barış süreci, küresel siyasette büyük bir dönüm noktasına işaret etmektedir. Donald Trump’ın hızlandırılmış barış süreci önerisi, ABD’nin küresel politikada daha güçlü bir konum almak ve müzakerelerdeki belirleyici aktör olmak istediğini göstermektedir. Ancak, Avrupa’nın bu sürece dair kaygıları, kıtanın dış politika stratejisinin yeniden şekillendirilmesi gerektiğine işaret etmektedir. Avrupalı liderler, Trump’ın barış sürecinde yalnızca kendi stratejilerine dayalı bir yaklaşım izlemelerine karşı bir karşı duruş sergileyerek, Ukrayna ve Avrupa’nın güvenliği konusunda daha fazla söz sahibi olmayı amaçlamaktadır.

Sonuç olarak, Ukrayna’nın geleceği sadece Rusya ve ABD arasında değil, aynı zamanda Avrupa’nın bu sürece dair tutumu ve katkılarıyla şekillenecektir. Avrupa, Ukrayna’nın yanında yer alarak ve kendi stratejik hedefleri doğrultusunda barış sürecine katılarak, küresel siyasetteki gücünü yeniden inşa etme fırsatı bulabilir. Ancak, bu süreçte sağlanan birlik ve Avrupa’nın bir bütün olarak hareket etme kapasitesi, sürecin başarısı için belirleyici olacaktır.

Kaynakça

https://www.aa.com.tr/tr/dunya/trump-putinle-cok-yakinda-gorusebilecegini-soyledi/3484091

https://www.indyturk.com/node/753866/d%C3%BCnya/zelenski-abd%E2%80%99nin-%E2%80%9Ctek-tarafl%C4%B1%E2%80%9D-maden-teklifini-reddetti

https://www.bbc.com/turkce/articles/cy8x89g08y3o

https://tr.euronews.com/my-europe/2025/02/18/abd-rusya-gorusmeleri-diplomatik-temaslarin-ardindan-avrupanin-masadaki-yeri-hala-belirsiz

https://gazeteoksijen.com/dunya/rusya-disisleri-bakani-lavrov-ukrayna-baris-gorusmelerinde-avrupanin-bir-rolu-yok-235349

https://tr.euronews.com/my-europe/2025/02/20/trumpin-temsilcisi-ile-zelenskiyin-yapacagi-basin-toplantisi-iptal-edildi

https://www.aljazeera.com/news/2025/2/21/us-president-trumps-claims-about-zelenskyy-and-ukraine-fact-checked

https://www.aa.com.tr/tr/dunya/abd-baskani-trump-ukrayna-devlet-baskani-zelenskiye-sert-elestiriler-yoneltti/3486150

https://tr.euronews.com/2025/02/18/abdli-ve-rus-yetkililer-riyadda-ukrayna-muzakereleri-icin-bir-araya-geldi

 

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve UDİAD’ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.

 

 

 

Uluslararası Diplomatik İlişkiler Akademik Araştırmalar ve Eğitim Derneği

Hakkımızda

Uluslararası Diplomatik İlişkiler Akademik Araştırmalar ve Eğitim Derneği, diplomasi ve uluslararası ilişkiler alanında derinlemesine bilgi edinmek, sosyal bilimlerin çeşitli alanlarında araştırmalar yapmak, bilgiyi işlevsel hale getirerek akademik yayınlar yapmak, seminer, konferans ve eğitim faaliyetleri düzenlemek amacıyla kurulmuş bir sivil toplum kuruluşudur.

This Pop-up Is Included in the Theme
Best Choice for Creatives
Purchase Now