Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Trump’ın Tarife Hamlesi: Küresel Ticaret Dengeleri ve ABD’nin Yeni Yönelimi

Yazar: Can Dora YILMAZ

ABD Başkanı Donald Trump, dış ticaret politikalarında yeni bir döneme girileceğini gösteren sert bir çıkış yaptı. 1 Ağustos 2025 itibarıyla yürürlüğe girmesi beklenen ithalat mallarına %25 ila %40 arasında değişen oranlarda uygulanacak gümrük tarifeleri, ABD’nin ticaret ortakları üzerinde önemli ekonomik ve diplomatik baskı kurmayı hedefliyor.[1] Bu kararlar yalnızca ikili ticaret ilişkileri açısından değil, küresel ticaret sistemi, ABD’nin jeopolitik yönelimi ve Washington’un diplomasi anlayışı bağlamında da çok yönlü sonuçlar doğurabilecek niteliktedir. Bu bağlamda, Trump’ın son hamlesi, ABD’nin küresel rolü ve uluslararası ekonomik düzen açısından yeniden değerlendirilmelidir. Bundan sonra yaşanacaklar ise bir merak konusudur.

Trump’ın Ticaret Yaklaşımı: Korumacı Mirasın Yeni Dalgası

Donald Trump, 2016’daki başkanlık kampanyasından itibaren dış ticaret politikalarını “America First” anlayışı çerçevesinde şekillendirmeyi hedeflemişti. Bu doğrultuda, serbest ticaret rejiminden ziyade, ABD’nin ticaret açığını kapatmaya yönelik müdahaleci, zaman zaman tek taraflı, hatta cezalandırıcı önlemler öne çıkmıştı. 2018 yılında Çin’e uygulanan ek tarifeler ve bu adımların tetiklediği küresel ticaret savaşları, bu yaklaşımın en çarpıcı örneklerinden biri oldu. ABD, aynı dönemde Kanada, Meksika ve Avrupa Birliği ile olan ekonomik ilişkilerinde de benzer gerginlikler yaşamıştı. Dünya gündeminde kendine yer bulmuştu. Nisan 2025’te başlatılan %10’luk standart gümrük tarifesi, bu politikanın ikinci başkanlık döneminde de sürdürüleceğini gösterdi. Ancak Amerika’nın söz konusu uygulamasının beklenen sonucu doğurmaması ve yalnızca Çin, Vietnam ve Birleşik Krallık ile kısıtlı anlaşmalar yapılabilmesi, Trump yönetimini yeni ve daha sert bir stratejiye sevk etti. “90 günde 90 anlaşma” hedefi, geniş kapsamlı bir ticaret diplomasi kampanyası olarak sunulmuş, fakat somut ve yaygın bir başarı sağlanamamıştır.[2]

Hedef Ülkeler: Ekonomik Gerçeklik mi, Stratejik Seçim mi?

Trump tarafından gönderilen mektuplarda tarifelerin uygulanacağı ülkeler arasında Japonya, Güney Kore, Tayland, Bangladeş, Endonezya, Myanmar, Sırbistan ve Güney Afrika gibi devletler yer almaktadır. Bu ülkelerin ABD ile olan dış ticaret dengesinde fazla veren taraf olmaları, kararın ekonomik gerekçesini oluşturur görünmektedir. Ancak seçilen ülkeler, aynı zamanda gelişmekte olan ekonomilerden oluşmakta ve küresel üretim zincirlerinde kritik roller oynamaktadır. Özellikle Güneydoğu Asya’daki tedarik merkezleri, Amerikan şirketlerinin üretim süreçlerinde stratejik önem taşımaktadır. Trump’ın bu ülkeleri hedef alması, yalnızca cari açık meselesi değil; üretim merkezlerinin yeniden ABD’ye taşınması hedefine hizmet eden daha derin bir stratejiyi yansıtmaktadır. [3]Trump’ın bu iktisadi stratejilerine bağlı olarak hedeflerine ulaşıp ulaşamayacağı zaman içerisinde belli olacaktır.

Zamanlamanın Sembolizmi: BRICS Zirvesiyle Eşzamanlılık

Trump’ın tarife uygulamasına yönelik açıklamasının, Rio de Janeiro’da düzenlenen BRICS Zirvesi ile aynı dönemde gerçekleşmiş olması, bu kararların jeopolitik mesaj taşıdığına dair yorumları güçlendirmiştir. Trump yönetimi, BRICS ülkeleriyle aktif iş birliği yürüten ya da bu bloka destek veren devletlere %10 ek tarife uygulanacağını duyurarak, çok kutuplu dünya düzenine karşı ekonomik bir karşı hamle yapmaktadır.

Bu adım, ABD’nin yalnızca ticaret politikası değil, aynı zamanda uluslararası güç dengeleri bağlamında nasıl bir pozisyon aldığını da göstermektedir. [4] Trump yönetimi bu hamleyle hem BRICS’in genişleme potansiyelini baskı altına almayı hem de bu yapıyla iş birliği içinde olan ülkeleri ikili tercih yapmaya zorlamayı amaçlamaktadır.

Küresel Ekonomi Üzerindeki Potansiyel Etkiler

Tarifelerin uygulamaya geçmesi halinde yalnızca ABD değil, küresel ekonomi de ciddi dalgalanmalar yaşayabilir. 2018–2020 yılları arasında Çin’e karşı uygulanan tarifeler sonrasında yaşananlar, bu duruma ışık tutmaktadır. ABD tarım ürünlerinin ihracatında düşüş yaşanmış, karşılıklı misillemeler zinciri başlatılmış ve tedarik zincirlerinde kırılmalar oluşmuştur. Benzer şekilde bu yeni tarifeler de başta otomotiv, elektronik, tekstil ve tarım olmak üzere birçok sektörde maliyetleri artırabilir ve farklı sonuçlar doğurabilir. Uluslararası yatırımcılar açısından ABD piyasalarının öngörülemez hale gelmesi, finansal oynaklığı yükseltebilir. Hisse senetlerinde yaşanan düşüş ve tahvillere yönelim, bu sürecin ilk etkilerindendir. ABD Merkez Bankası’nın faiz politikalarıyla bu gelişmeler arasında doğrudan bir bağlantı kurulabilir. Enflasyonist baskının artması, tüketici fiyatlarında yükselişe neden olabilir. Bu da iç piyasada siyasi gerilimi körükleyebilir.[5]

Kongre, Mahkemeler, Kurumsal Direnç ve DTÖ

Trump’ın ticaret politikaları, ABD federal sisteminin yapısı içinde bazı sınırlamalarla karşı karşıya kalabilir. Anayasa gereği dış ticaret üzerinde yetki, yürütme ve yasama arasında paylaşılmıştır. 2018 yılında bazı tarifelerin yargı tarafından iptal edilmesi, yeni uygulamaların da hukuki denetime takılabileceğini göstermektedir. Ayrıca, Kongre’nin özellikle Demokrat çoğunluklu kanadı, bu tür tek taraflı kararların denetimi konusunda daha önce de girişimlerde bulunmuştur. Kurumsal gelenekler ve yasal sınırlar göz önüne alındığında, Trump’ın politikalarının uygulama süreci ciddi hukuki ve siyasi tartışmalara neden olabilir.[6] Trump’ın tarife kararları, yalnızca hedef ülkelerle değil, ABD’nin geleneksel müttefikleriyle olan ilişkilerini de zedeleme potansiyeli taşımaktadır. Japonya ve Güney Kore gibi stratejik müttefiklerin bu listede yer alması, Asya-Pasifik’teki güvenlik denklemine de etki edebilir. Bu ülkelerle savunma ve teknoloji alanlarında iş birliği yürüten ABD’nin, aynı zamanda ekonomik baskı araçlarını devreye sokması, “güvenilir ortak” algısını zedeleyebilir. Bu durum, Çin ve Rusya gibi küresel rakiplerin lehine çalışabilir.[7] Trump’ın politikaları, Küresel Güney ülkelerinde ABD’ye yönelik güvenin azalmasına neden olabilir. Söz konusu ülkeler, BRICS, ASEAN, Afrika Birliği ve benzeri yapılarla olan ilişkilerini güçlendirerek alternatif ekonomik ve diplomatik kanallar oluşturma çabasındadır. ABD’nin agresif ekonomik tutumu, bu ülkelerin çok taraflı kurumlara olan bağlılıklarını zayıflatabilir ve yeni kutuplaşmalar yaratabilir. Hindistan gibi büyük oyuncuların denge siyaseti izlemesi, bu sürecin seyrini doğrudan etkileyecektir.[8] Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), bu tür tek taraflı tarifeleri denetlemekle yükümlüdür. Ancak Trump, geçmiş dönemlerinde DTÖ’ye yönelik ağır eleştirilerde bulunmuş, örgütün tahkim sistemini işlevsiz hale getirmiştir. Yeni tarife hamleleri, DTÖ’nün reform ihtiyacını daha da belirgin hale getirebilir. Aynı zamanda NAFTA’nın yerine geçen USMCA (Amerika–Meksika–Kanada Anlaşması) gibi bölgesel ticaret anlaşmalarının geleceği de bu gelişmelerden etkilenebilir. ABD’nin uluslararası yükümlülüklerini ihlal ettiği yönündeki eleştiriler, yalnızca ticari değil, hukuki krizlerin de kapısını aralayabilir.[9]

Sonuç ve Değerlendirme

Ekonomik milliyetçilik, artık yalnızca Trump’ın değil, genel anlamda Amerikan siyasetinin giderek daha fazla benimsediği bir yaklaşım haline gelmektedir. 2028 seçimleri yaklaşırken, her iki partide de benzer eğilimlerin güçlendiği gözlemlenmektedir. Bu da serbest ticaret rejiminin geleceği açısından yeni soru işaretleri doğurmaktadır. Biden yönetiminin dahi Çin’e yönelik teknolojik ihracat kısıtlamaları uygulamış olması, bu eğilimin yalnızca Trump’a özgü olmadığını ortaya koymaktadır. Trump’ın yeni tarife kararı, yalnızca ekonomik değil; stratejik, siyasi ve hukuki etkileri olan kapsamlı bir adımdır. Bu politika, kısa vadede iç politikada belirli kesimlerin desteğini konsolide etse de uzun vadede ABD’nin küresel pozisyonunu zayıflatma riski taşımaktadır. Geleneksel müttefiklerle ilişkiler zedelenebilir, küresel tedarik zincirleri zarar görebilir ve ABD’ye yönelik güvensizlik duygusu artabilir. Bu nedenle, daha dengeli ve çok taraflı bir dış ticaret anlayışına yönelinmesi, hem ulusal çıkarlar hem de küresel istikrar açısından daha sürdürülebilir bir yol olacaktır. ABD’nin dış ticaret politikalarını, kurumsal işleyişe uygun, şeffaf ve öngörülebilir hale getirmesi, uzun vadede ekonomik ve diplomatik kazanç sağlayacaktır. Şu anda yatırım yapmaktan çekinen şirketler, kurumlar veya kişiler var ise bu durumu ortadan kaldırmak adına da önemli bir adım olacaktır çünkü her ne kadar dünyanın dev bir gücü olsa bile her türlü yatırımcıya kalkınmaya devam edebilmek için ihtiyacı vardır. Eğer bu gücünü sürdürmek istiyorsa buna dikkat etmesi önemli olacaktır. Dolayısıyla, daha istikrarlı ve kapsayıcı bir dış ticaret politikası için Trump yönetiminin çok taraflı müzakerelere ve kurumsal iş birliğine dayalı yöntemlere yönelmesi daha rasyonel bir tercih olacaktır.

Daha sürdürülebilir bir çözüm için Kongre ile istişare içinde yürütülen, şeffaf, uzun vadeli ve çok taraflı müzakerelere dayalı ticaret politikaları geliştirilmelidir. Ticaret ortaklarına tehdit mektupları göndermek yerine, diplomatik diyaloglar ve ortak çıkarların ön plana çıktığı mutabakat arayışları tercih edilmelidir. Bu yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda diplomatik itibarı da güçlendirecek bir yöntem olacaktır. Tabi ki bu tutumların nasıl devam edeceğini zaman belirleyecektir. Dünyanın bir gözünün de burada olduğunu söylemek mümkündür ve önemli bir merak konusudur. Belirli bir plan dahilinde yapılması ise önemlidir.

Kaynakça

[1] Trump, giderek artan sayıda ülkeye %40’a varan yeni gümrük vergileri uygulayacağını duyurdu, CNN

https://edition.cnn.com/2025/07/07/economy/trump-letters-tariffs , Son Erişim Tarihi: 8 Temmuz 2025

[2] Trump’ın ticaret savaşı zaman çizelgesi 2.0: Güncel bir rehber, PIIE

https://www.piie.com/blogs/realtime-economics/2025/trumps-trade-war-timeline-20-date-guide , 9 Temmuz 2025

[3] Trump’tan gümrük vergisi mektubu alan ülkelere bir göz atın, PBE

https://www.pbs.org/newshour/world/a-look-at-the-countries-that-received-tariff-letters-from-trump , 8 Temmuz 2025

[4] Trump ve ABD Ticaret Bakanı, tarifelerin 1 Ağustos’a kadar ertelendiğini ve bunun kafa karışıklığına yol açtığını söyledi, The Guardian https://www.theguardian.com/us-news/2025/jul/06/trump-tariff-delay , 7 Temmuz 2025

[5]Trump’ın son gümrük vergisi duyuruları borsada düşüşe yol açtı, Business Insider

https://www.businessinsider.com/stock-market-today-trump-tariffs-sp500-japan-korea-trade-war-2025-7 , 7 Temmuz 2025

[6] Trump Yönetiminin Gümrük Tarifesi Eylemleri: Sıkça Sorulan Sorular, Congress.gov

https://crsreports.congress.gov/product/pdf/R/R45529 , 12/15/2020

[7] Trump’ın Ticaret Anlaşmaları, Müzakereleri ve Her Ülkeye Yönelik Yeni Tarifeler, Time

https://time.com/7300389/trump-trade-deals-tariff-letters-deadline , 11 Temmuz 2025

[8] Trump, giderek artan sayıda ülkeye %40’a varan yeni gümrük vergileri uygulayacağını duyurdu, RNZ

https://www.rnz.co.nz/news/world/566238/trump-announces-new-tariffs-of-up-to-40-percent-on-a-growing-number-of-countries , 8 Temmuz 2025

[9] Anlaşmazlığın çözümü, World Trade Organization

https://www.wto.org/english/tratop_e/dispu_e/dispu_e.htm

 

Uluslararası Diplomatik İlişkiler Akademik Araştırmalar ve Eğitim Derneği

Hakkımızda

Uluslararası Diplomatik İlişkiler Akademik Araştırmalar ve Eğitim Derneği, diplomasi ve uluslararası ilişkiler alanında derinlemesine bilgi edinmek, sosyal bilimlerin çeşitli alanlarında araştırmalar yapmak, bilgiyi işlevsel hale getirerek akademik yayınlar yapmak, seminer, konferans ve eğitim faaliyetleri düzenlemek amacıyla kurulmuş bir sivil toplum kuruluşudur.

This Pop-up Is Included in the Theme
Best Choice for Creatives
Purchase Now