Tarihsel Arka Plan
19. yüzyılın ortalarında Çarlık Rusya’sı, Afrika’da ilk temaslarını Habeşistan ve Transvaal Devleti üzerinden kurmuştur. Bu dönemde Rusya’nın kıtadaki varlığı; diplomatik temsil, askeri destek ve kısıtlı ticaret faaliyetleriyle sınırlı kalmıştır. Ancak 1917 Bolşevik Devrimi ile birlikte Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin dış politika eksenine, sömürge karşıtı söylemlerle Afrika da girmiştir.
SSCB, Soğuk Savaş döneminde özellikle Nikita Kruşçev’in dış politikası doğrultusunda Afrika’daki dekolonizasyon sürecine güçlü destek vermiştir. Sovyetler Birliği, Angola, Mozambik ve Etiyopya gibi ülkelerdeki bağımsızlık hareketlerine askeri, ekonomik ve ideolojik yardım sağlamış; bu bağlamda Afrika kıtasında yumuşak güç inşasına yönelmiştir. 1960’ta kurulan Rusya Halkların Dostluğu Üniversitesi (RUDN), bu politikaların simgesel kurumlarından biri haline gelmiştir.
Sovyetler Birliği’nin 1991 yılında dağılması, yalnızca ideolojik bir sistemin çöküşünü değil, aynı zamanda Rusya’nın Afrika kıtasındaki etkinliğinde ciddi bir gerilemeyi de beraberinde getirmiştir. Soğuk Savaş süresince Afrika’daki bağımsızlık hareketlerine destek sağlayarak kıta genelinde sembolik bir nüfuz tesis eden Sovyetler, dağılmanın ardından bu kazanımları sürdürebilecek kapasiteden yoksun kalmıştır.
Yeni kurulan Rusya Federasyonu, iç siyasi karışıklıklar ve derin ekonomik krizle mücadele ederken Afrika ile kurumsal ilişkilerini büyük ölçüde askıya almıştır. SSCB dönemindeki müttefik ülkelerle bağlantıların büyük kısmı kopmuş, çok sayıda büyükelçilik, kültür merkezi ve ticaret ofisi kapatılmıştır. Bu dönemde Boris Yeltsin yönetimi, dış politikada Batı yanlısı ve neoliberal bir yönelim sergilemiş; Afrika ise Rus dış politika ajandasında önemsiz ve tali bir alan olarak değerlendirilmiştir.
Rusya’nın Afrika’dan çekilişinin bir boyutu da ideolojik meşruiyet kaybıdır. Sosyalist söylem, Sovyet diplomasisinin Afrika’daki en önemli araçlarından biri olmuşken; bu söylemin terk edilmesi, Rusya’nın Afrika halkları nezdindeki ‘anti-sömürgeci dost’ imajını zayıflatmıştır. Ayrıca, Afrika’nın kalkınmasına yönelik geçmişte yapılan yardımlar Rus halkı nezdinde ‘boşa harcanmış kaynaklar’ olarak değerlendirilmiş ve bu durum, Afrika karşıtı halk söylemlerini de beslemiştir.
Bu gerileme döneminin simgesel kırılma anlarından biri, Rusya Devlet Başkanı Yeltsin’in 1992 yılında Güney Afrika Cumhurbaşkanı Frederick de Klerk’i Moskova’da ağırlaması olmuştur. Geçmişte Apartheid rejimine karşı çıkmış ve Afrika Ulusal Konseyi’ni desteklemiş SSCB’nin aksine, Yeltsin yönetimi bu ziyaretiyle hem ilkesel dış politika çizgisinden sapmış hem de Afrika kamuoyunda güven kaybına uğramıştır.
Söz konusu gerileme yalnızca diplomatik düzeyle sınırlı kalmamış, aynı zamanda ticaret, yatırım ve kültürel etkileşim sahalarında da ciddi kesintilere neden olmuştur. Afrika’daki birçok ortak altyapı ve eğitim projesi yarım bırakılmış, Rusya üniversitelerindeki Afrikalı öğrenci sayısında gözle görülür bir azalma yaşanmıştır. Kıtanın stratejik önemi, bu dönemde Rusya tarafından büyük ölçüde göz ardı edilmiştir.
Ancak bu donukluk, 1996’dan itibaren Yevgeniy Primakov’un dışişleri bakanı ve ardından başbakan olarak göreve gelmesiyle kısmen kırılmıştır. Primakov, Sovyet sonrası Rusya’nın Batı merkezli tek kutuplu dünya vizyonunu eleştirerek Afrika ve Orta Doğu ile ilişkilerin yeniden canlandırılmasını savunmuştur. Dış politika çizgisini ‘ölçülü çok kutupluluk’ olarak tanımlayan Primakov’un etkisiyle Rusya-Afrika ilişkilerinde temkinli ama belirgin bir toparlanma süreci başlamıştır.
1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılması, yalnızca ideolojik ve siyasi bir kırılma değil, aynı zamanda Afrika kıtasında uzun yıllar boyunca inşa edilen jeopolitik düzenin de çözülmesine neden olmuştur. Bu çözülme, doğrudan sınır değişiklikleriyle değil, daha çok nüfuz alanlarının coğrafi olarak daralması, diplomatik temsilin azalması ve ekonomik-kültürel etkileşimlerin mekansal olarak gerilemesi şeklinde tezahür etmiştir.
SSCB döneminde Angola, Mozambik, Etiyopya ve Cezayir gibi ülkelerde yoğun diplomatik ve askeri varlık gösteren Moskova, dağılma sonrası bu ülkelerdeki temsilciliklerini kapatmış; Afrika kıtasındaki diplomatik haritası ciddi biçimde küçülmüştür. Bu durum, özellikle Sahra Altı Afrika’da Rusya’nın görünürlüğünü neredeyse sıfıra indirmiştir. Diplomatik temsilin coğrafi daralması, yalnızca siyasi ilişkileri değil, aynı zamanda ticaret, eğitim ve kültürel iş birliklerini de doğrudan etkilemiştir. Askeri iş birlikleri açısından da benzer bir coğrafi gerileme yaşanmıştır. SSCB döneminde askeri danışmanlık, silah tedariki ve teknik eğitim gibi alanlarda Angola, Mozambik ve Etiyopya gibi ülkelerle kurulan stratejik ilişkiler, dağılma sonrası sona ermiş; Rusya’nın kıtadaki askeri etkisi yalnızca birkaç ülkeyle sınırlı kalmıştır. Bu boşluk, özellikle Fransa, Çin ve ABD gibi aktörlerin Afrika’daki askeri ve güvenlik alanındaki varlıklarını artırmalarına zemin hazırlamıştır.
SSCB’nin dağılması, ekonomik yatırımlar açısından da Afrika’daki projelerin coğrafi olarak terk edilmesine neden olmuştur. Sovyetler döneminde kıtanın doğusunda ve güneyinde yürütülen altyapı, enerji ve eğitim projeleri yarım kalmış; Rusya’nın ekonomik varlığı bu bölgelerden büyük ölçüde çekilmiştir. Bu çekilme, Çin’in 2000’li yıllarda Afrika’ya yönelik agresif yatırım politikalarıyla kıtada hızla nüfuz kazanmasına olanak tanımıştır. Ayrıca kültürel etkileşim alanında da benzer bir coğrafi erozyon gözlemlenmiştir. SSCB döneminde Moskova’daki Halkların Dostluğu Üniversitesi gibi kurumlar aracılığıyla Afrika’nın farklı bölgelerinden gelen öğrencilere verilen burslar ve eğitim programları büyük ölçüde azaltılmış; Afrika’dan gelen öğrenci akışı coğrafi olarak daralmış ve çeşitlilik kaybına uğramıştır. Bu durum, Rusya’nın yumuşak güç kapasitesinin kıta genelinde zayıflamasına neden olmuştur.
Rusya’nın çekildiği coğrafi alanlarda Fransa, Çin, ABD ve Türkiye gibi aktörler daha görünür hale gelmiş; bu da kıtanın jeopolitik haritasında çok kutuplu bir yeniden yapılanmayı beraberinde getirmiştir. Özellikle Batı Afrika’da Fransa, Doğu Afrika’da Çin ve Kuzey Afrika’da ABD etkisi artarken; Türkiye gibi yeni aktörler de Sahra Altı Afrika’da diplomatik ve ekonomik açılımlar gerçekleştirmiştir.
Soğuk Savaş’tan Sonra İlk Hamle: Putin’le Gelen Stratejik Dönüş
Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Afrika kıtasıyla ilişkilerinde ciddi bir duraklama yaşayan Rusya Federasyonu, Vladimir Putin’in iktidara gelişiyle birlikte bu bölgeye yönelik dış politikasında stratejik bir yeniden yöneliş sürecine girmiştir. Bu dönüşüm, yalnızca ekonomik çıkarlarla sınırlı kalmamış; aynı zamanda jeopolitik rekabet, diplomatik prestij ve yumuşak güç unsurlarının yeniden inşası gibi çok katmanlı hedefleri içermiştir.
Putin’in dış politika vizyonu, Rusya’nın küresel düzeyde yeniden büyük güç statüsüne ulaşmasını hedeflemiş; bu bağlamda Afrika kıtası, Batı’ya karşı alternatif ortaklıklar geliştirme ve çok kutuplu dünya düzeninde denge kurma stratejisinin önemli bir parçası haline gelmiştir. Özellikle Çin, Fransa ve Türkiye gibi aktörlerin Afrika’daki artan etkisi, Kremlin’in bu bölgeye yönelik ilgisini daha da artırmıştır.
Bu yönelişin kurumsal çerçevesi, 2019 yılında Soçi’de düzenlenen ilk Rusya-Afrika Zirvesi ile belirginleşmiştir. Zirveye 45 Afrika ülkesinden devlet başkanları ve temsilciler katılmış; enerji, altyapı, madencilik, eğitim ve güvenlik gibi alanlarda 92 anlaşma imzalanmıştır. Bu zirve, Rusya’nın Afrika ile ilişkilerini sistematik ve çok taraflı bir yapıya kavuşturma iradesinin somut göstergesi olmuştur.
Putin döneminde Afrika’ya yönelik dış politika, üç temel eksende şekillenmiştir: Ekonomik iş birliklerinin derinleştirilmesi, askeri ve güvenlik alanında teknik iş birliklerinin artırılması ve kültürel-diplomatik etkileşimlerin yaygınlaştırılması. Gazprom, Lukoil, Rusal ve Technopromexport gibi büyük Rus şirketleri, Angola, Nijerya, Gine ve Ekvator Ginesi gibi ülkelerde enerji ve maden sektörlerinde faaliyet göstermeye başlamış; bu şirketlerin faaliyetleri Kremlin’in diplomatik desteğiyle güvence altına alınmıştır.
Askeri alanda ise Rusya, Afrika ülkeleriyle güvenlik anlaşmaları imzalamış; yaklaşık 500 Afrikalı asker, Rusya’daki askeri akademilerde eğitim almaya başlamıştır. Bu durum, Rusya’nın kıtadaki güvenlik mimarisine alternatif bir aktör olarak konumlanma çabasının göstergesidir.
Kültürel düzlemde ise Russkiy Mir Kültür Merkezleri aracılığıyla Rus dili, edebiyatı ve değerleri Afrika’da tanıtılmakta; bu merkezler, Mısır, Kongo, Kenya, Zambiya ve Güney Afrika gibi ülkelerde faaliyet göstermektedir. Bu yumuşak güç stratejisi, SSCB dönemindeki ideolojik etkileşimlerin güncellenmiş bir versiyonu olarak değerlendirilebilir.
Rusya’nın Afrika Politikası: Yeni Bir Diplomatik Açılım ve Jeopolitik Rekabet
- yüzyılın ikinci çeyreğinde uluslararası sistemde gözlemlenen güç kaymaları, Afrika kıtasını jeopolitik rekabetin merkezi sahnelerinden biri hâline getirmiştir. Bu bağlamda Rusya Federasyonu, özellikle 2014 sonrası dönemde Batı ile yaşadığı diplomatik kırılmaların da etkisiyle Afrika’da çok yönlü bir dış politika açılımı başlatmıştır. Moskova’nın bu yeni yönelimi, kıtanın jeostratejik potansiyelini ve zengin doğal kaynaklarını merkezine alan aynı zamanda diplomatik yalnızlığa karşı çok taraflı ittifaklar kurma arzusuna dayalı bir dış politika stratejisi olarak değerlendirilebilir.
Bu çerçevede, 2019 yılında Soçi’de düzenlenen birinci Rusya-Afrika Zirvesi, Rusya’nın kıtayla kurumsallaşmış ilişkilerini pekiştirme yönündeki ilk kapsamlı girişimi olmuştur. Söz konusu zirvede 92 anlaşmanın imzalanması ve 43 Afrika devlet başkanının katılım göstermesi, bu diplomatik açılımın hem kapsam hem de derinlik bakımından ne denli stratejik bir hüviyet taşıdığını göstermektedir. Ancak 2023 yılında düzenlenen ikinci zirvede katılımcı lider sayısının 17’ye düşmesi, Afrika ülkeleri arasında Rusya’nın dış politikasına ilişkin temkinli bir yaklaşımın ve çoğulcu dış ilişki kurma arzusunun göstergesi olarak yorumlanmıştır.
Afrika kıtası, sahip olduğu zengin doğal kaynak rezervleri sayesinde hem Doğu hem de Batı ülkeleri açısından stratejik bir öneme sahip olup, bu durum kıtanın küresel güçler nezdinde artan bir cazibe merkezi haline gelmesine neden olmuştur. Uranyum, altın, elmas gibi değerli madenlerin yanı sıra verimli tarım arazileri ve genç nüfus potansiyeli, Rusya açısından hem ekonomik fırsatlar hem de siyasi angajman olanakları sunmaktadır. Bu doğrultuda, Rusya’nın Afrika kıtasına yönelik dış politika stratejisi, çok katmanlı bir jeopolitik vizyonun somutlaşmış biçimi olarak değerlendirilmektedir. Sahadaki askeri angajmanlardan diplomatik zirvelere, insani yardım politikalarından ekonomik teşviklere uzanan geniş yelpazeli araç seti, Moskova’nın Afrika’daki varlığını kalıcılaştırma niyetini açıkça yansıtmaktadır. Rusya, Afrika’ya yönelik söyleminde “Batı-dışı” bir kalkınma ve iş birliği modeli sunduğunu vurgulamaktadır. Çok kutupluluğun sembolik bir karşılığı olarak Afrika ülkelerinin uluslararası düzlemde daha fazla temsil edilmesini desteklerken, bu desteği kendi küresel prestijini yeniden tesis etme stratejisinin parçası olarak da kullanmaktadır. Bu nedenle Afrika diplomasisi yalnızca kıta ölçeğinde değil, Rusya’nın küresel jeopolitik vizyonu açısından da stratejik önem taşımaktadır.
Devlet Dışı Güvenlik Aktörlerinin Yükselişi: Wagner Grubu
21.yüzyılın uluslararası ilişkiler pratiğinde devlet dışı aktörlerin artan rolü, güvenliğin özelleştirilmesi ve hibrit savaş stratejileri bağlamında yeni diplomatik araçların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu çerçevede Rusya Federasyonu’nun dış politika araçlarından biri olarak öne çıkan Wagner Grubu, yalnızca bir paramiliter yapı değil, aynı zamanda Moskova’nın gayri resmi diplomatik angajmanlarının taşıyıcısı olarak işlev gören özgün bir aktör haline gelmiştir.
Wagner Grubu, hukuki statüsü belirsiz bir özel askeri organizasyon olarak 2014 yılında Ukrayna’nın Donbas bölgesindeki çatışmalarda sahneye çıkmış ve daha sonra Suriye, Libya, Sudan, Mali ve Orta Afrika Cumhuriyeti gibi ülkelerde faaliyet göstermeye başlamıştır. Grubun kurucusu olarak gösterilen Yevgeny Prigozhin’in Kremlin ile olan yakın ilişkileri, Wagner’in yalnızca ticari bir güvenlik şirketi değil, Rus dış politikasının örtülü bir uzantısı olduğu yönünde yorumlarını da beraberinde getirmiştir.
Wagner’in faaliyetleri, klasik diplomatik kanalların yetersiz kaldığı veya doğrudan devlet müdahalesinin uluslararası meşruiyet açısından sorun yaratabileceği bölgelerde, makul inkar edilebilirlik ilkesi çerçevesinde yürütülmektedir. Bu bağlamda Wagner, Rusya’nın Afrika’daki çıkarlarını koruma ve genişletme stratejisinde hem askeri hem de ekonomik araçlarla nüfuz inşa eden bir ‘gölge diplomasi’ aracı olarak değerlendirilmiştir.
Grubun Afrika’daki varlığı, özellikle güvenlik zafiyeti yaşayan devletlerle yapılan savunma anlaşmaları doğal kaynakların korunması karşılığında verilen askeri destek ve yerel elitlerle kurulan çıkar temelli ilişkiler üzerinden şekillenmektedir. Örneğin Orta Afrika Cumhuriyeti’nde Wagner, hükümetin güvenliğini sağlamakla kalmamış aynı zamanda altın ve elmas madenlerinin işletilmesinde de doğrudan rol almıştır. Bu durum, paramiliter diplomasinin yalnızca güvenlik değil aynı zamanda ekonomik sömürüyle iç içe geçtiği bir yapıyı ortaya koymaktadır.
Wagner’in faaliyetleri, uluslararası hukuk açısından ciddi tartışmalara yol açmıştır. Zira grup, resmi olarak Rusya Savunma Bakanlığı’na bağlı olmamakla birlikte askeri teçhizatını bu kurumdan temin etmekte ve eğitimlerini Rus askeri üslerinde gerçekleştirmektedir. Bu durum, Wagner’in devlet-dışı ama devlet güdümlü bir yapı olduğunu göstermiş, dolayısıyla klasik özel askeri şirket tanımlarının ötesine geçmiştir. Bakıldığında Wagner Grubu’nun yükselişi, çağdaş uluslararası ilişkilerde devletlerin dış politika araçlarını çeşitlendirme eğiliminin bir yansımasıdır.
Afrika’da Güvenliğin Yeni Yüzü: Wagner’in Ardından Africa Corps’un Yükselişi
Wagner Grubu’nun, Afrika’daki etkinliği boyunca özellikle Orta Afrika Cumhuriyeti, Libya, Mali gibi ülkelerde yarattığı güvenlik etkisi, aynı zamanda insan hakları ihlalleri ve denetlenemez güç kullanımı nedeniyle uluslararası kamuoyunda ciddi tepkilere neden olmuştur. 2023 yılında kurucusu Prigojin’in ölümüyle birlikte grup dağılmış ve bu durum Rusya için Afrika’daki askeri varlığını yeniden yapılandıracak bir fırsat yaratmıştır. Devlet kontrolündeki Africa Corps’un bu noktada öne çıkması, Kremlin’in öğrenilmiş tecrübeyi stratejik rasyonalizmle birleştirme çabasıdır. Africa Corps doğrudan Rusya Savunma Bakanlığı’na bağlı şekilde yapılandırılmıştır. Paralı ve gönüllü askerlerden oluşsa da bu personel seçimi daha merkezi bir komuta-kontrol sistemi içerisinde değerlendirilmekte ve böylece önceki yapıların ötesinde bir hiyerarşi ve denetim mekanizması kurulması hedeflenmektedir. En dikkat çekici faaliyetlerinden biri, Burkina Faso’ya konuşlandırılan ilk birliktir. Bu adım, yalnızca sembolik değil aynı zamanda bölgesel ittifaklar açısından da stratejik bir hamledir.
Sahel bölgesi, Fransa’nın etkisinin azaldığı, Batılı yapıların ise çözüm üretemediği bir kırılma hattı haline gelmiştir. Bu boşluğu değerlendirmeye çalışan Rusya’nın Africa Corps aracılığıyla Mali, Burkina Faso ve Nijer üçgeninde etkinlik sağlaması, ‘Sahel Devletleri İttifakı’ ile de paralel bir yönelim sergilemektedir. Diğer yandan Fransa’nın çekilmesiyle açılan alana yalnızca Rusya değil, ABD ve Çin de yeni özel askeri yapılar ve ekonomik/lojistik yatırımlarda dahil olmaktadır. Africa Corps, bu bağlamda Rusya’nın çok yönlü politikalar güden rakiplerine karşı oluşturduğu bir dengeleme aracıdır. Orta Afrika Cumhuriyeti’nde üs kurma ihtimali ve Burkina Faso’daki büyükelçilik açılımı, Rusya’nın bölgeyi hem kuzey-güney hem doğu-batı yönlerinde kontrol etmek istediğini göstermektedir.
Africa Corps’un etkinliği yalnızca doğrudan güç kullanımıyla sınırlı değildir. Kremlin, Cezayir’le tarihsel ilişkilerini avantaja çevirmeye çalışmakta aynı zamanda Fas gibi Kuzey Afrika’da etkili aktörlerle de diplomatik ilişkileri çeşitlendirmektedir. Bu, Rusya’nın yalnızca Sahel değil, Akdeniz geçiş yolları üzerinden de etkinlik kurma niyetine işaret etmektedir. Liman erişimi üzerinden lojistik ağ kurma stratejisi, askeri hareketliliğin ötesine geçen bir kapsam arz etmektedir.
Sonuç
Rusya’nın Afrika’ya yönelik güvenlik politikası, yalnızca bölgesel bir angajman stratejisi değil, aynı zamanda küresel güç rekabetinde yeniden konumlanma çabasının bir yansımasıdır. Soğuk Savaş sonrası dönemde etkisini büyük ölçüde yitiren Moskova, 21. yüzyılın ikinci çeyreğinde Afrika kıtasını jeopolitik bir fırsat alanı olarak yeniden tanımlamaktadır. Bu bağlamda, Wagner Grubu’nun sahadaki etkisinin azalması ve yerine doğrudan Savunma Bakanlığı’na bağlı Africa Corps adlı yeni bir askeri yapılanmanın ikame edilmesi, Rusya’nın güvenlik politikalarında daha kurumsal, merkeziyetçi ve denetlenebilir bir yönelime girdiğini göstermektedir.
Africa Corps’un Burkina Faso, Mali ve Nijer gibi Sahel ülkelerinde konuşlandırılması, yalnızca askeri bir varlık oluşturma çabası değil, aynı zamanda bu ülkelerdeki Batı karşıtı eğilimlerin ve güvenlik boşluklarının stratejik biçimde değerlendirilmesidir. Bu durum, Rusya’nın Afrika’daki güvenlik mimarisine alternatif bir aktör olarak dahil olma arzusunu yansıtmaktadır. Ayrıca, Burkina Faso’da 30 yıl aradan sonra yeniden büyükelçilik açılması gibi diplomatik hamleler, Moskova’nın kıtadaki varlığını yalnızca askeri değil, siyasi ve ekonomik düzeyde de kurumsallaştırma niyetini net bir biçimde ortaya koymaktadır.
Ancak bu stratejik yönelimin sürdürülebilirliği, çeşitli yapısal ve operasyonel riskleri de beraberinde getirmektedir. Wagner örneğinde görülen insan hakları ihlalleri, kontrolsüz güç kullanımı ve yerel halkla kurulan sorunlu ilişkiler, Africa Corps’un gelecekteki meşruiyetini ve etkinliğini doğrudan etkileme potansiyeline sahiptir. Her ne kadar Africa Corps’un devlet denetiminde olması bu riskleri azaltma amacı taşısa da gönüllü ve paralı askerlerden oluşan yapının sahadaki davranış biçimleri hala belirsizlik arz etmektedir.
Öte yandan, Rusya’nın Afrika’daki güvenlik politikası, yalnızca askeri güç unsurlarına dayanmamakta; medya, ekonomik iş birlikleri ve kültürel diplomasi gibi yumuşak güç araçlarıyla da desteklenmektedir. Bu hibrit müdahale stratejisi, Pan-Afrikacılık ve Batı karşıtlığı gibi söylemlerle meşrulaştırılmakta ve kıta ülkelerinde alternatif bir güvenlik ve kalkınma modeli sunma iddiası taşımaktadır.
Sonuç olarak, Rusya’nın Afrika’ya yönelik güvenlik politikası, çok katmanlı ve çok boyutlu bir stratejik vizyonun ürünüdür. Ancak bu vizyonun başarıya ulaşması yalnızca askeri kapasiteye değil aynı zamanda yerel aktörlerle kurulan ilişkilerin niteliğine, uluslararası meşruiyetin sağlanmasına ve kıta halklarının beklentilerine duyarlılık gösterilmesine bağlıdır. Bu bağlamda Rusya’nın Afrika’daki güvenlik politikası, yalnızca bir nüfuz inşası değil aynı zamanda bir sınav alanı olarak da değerlendirilmektedir.
Kaynakça
Rusya’nın Değişen Afrika Politikası ve “Africa Corps”,ANKASAM, Rusya’nın Değişen Afrika Politikası ve “Africa Corps” — ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi, Son Erişim: 23.06.2025.
GÖRÜŞ – Afrika’da “eksen kayması”: 2. Rusya-Afrika Zirvesi, Anadolu Ajansı, GÖRÜŞ – Afrika’da “eksen kayması”: 2. Rusya-Afrika Zirvesi, Son Erişim: 23.06.2025.
Rusya’nın Afrika Politikası, AFAM, Rusya’nın Afrika Politikası – AFAM – Afrika Araştırmacıları Derneği, Son Erişim: 23.06.2025.
Rusya’nın Sahra Altı Afrika Politikası, ANKASAM, Rusya’nın Sahra Altı Afrika Politikası — ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi, Son Erişim: 24.06.2025.
Rusya-Afrika Zirvesi: Rusya’nın değişen jeopolitik tavrının Afrika’ya yansıması, INDEPENDENT, Rusya-Afrika Zirvesi: Rusya’nın değişen jeopolitik tavrının Afrika’ya yansıması | Independent Türkçe, Son Erişim: 24.06.2025.
Rus güvenlik şirketi Wagner grubunun Afrika ülkelerinde konuşlandığı öne sürülüyor, Anadolu Ajansı, Rus güvenlik şirketi Wagner grubunun Afrika ülkelerinde konuşlandığı öne sürülüyor, Son Erişim: 24.06.2025.
Wagner’in Rusya’daki isyanı, Afrika ülkelerindeki faaliyetlerini etkiler mi?, Euronews, Wagner’in Rusya’daki isyanı, Afrika ülkelerindeki faaliyetlerini etkiler mi? | Euronews, Son Erişim: 25.06.2025.
Rusya Savunma Bakanı: Afrika ile askeri alanda iş birliğini geliştireceğiz, TRT Haber, “Afrika ile askeri alanda iş birliğini geliştireceğiz” – Son Dakika Haberleri, Son Erişim: 25.06.2025.
İkinci Rusya-Afrika Zirvesinin Afrika’ya Yansımaları, SETA, İkinci Rusya-Afrika Zirvesinin Afrika’ya Yansımaları, Odak Tunç Demirtaş | SETA, Son Erişim: 24.06.2025.
Rusya’nın yeniden Afrika politikası kapsamında jeopolitik eksen değişimi, Star, Rusya’nın yeniden Afrika politikası kapsamında jeopolitik eksen değişimi, Son Erişim: 25.06.2025.
Analiz: Wagner krizi, Rusya’nın Afrika’daki faaliyetlerini nasıl etkileyecek?, M5 Dergi, Analiz: Wagner krizi, Rusya’nın Afrika’daki faaliyetlerini nasıl etkileyecek? – M5 Dergi, Son Erişim: 24.06.2025.
Rusya’nın Afrika’daki Yeni Paramiliter Gücü Africa Corps, Fokus, Rusya’nın Afrika’daki Yeni Paramiliter Gücü Africa Corps | Fokus+, Son Erişim: 25.06.2025.
Rus paralı asker grubu Wagner Mali’den çekildi, yerini Afrika Kolordusu alacak, Dünya, Rus paralı asker grubu Wagner Mali’den çekildi, yerini Afrika Kolordusu alacak – Dünya Gazetesi, Son Erişim: 24.06.2025.
Putin: Rusya ve Güney Afrika, adil bir dünya düzeni kurulmasından yana, SPUTNIK, Putin: Rusya ve Güney Afrika, adil bir dünya düzeni kurulmasından yana – 22.10.2024, Sputnik Türkiye, Son Erişim: 25.06.2025.
Rusya-Afrika Zirvesi neyin habercisi?, TRT Haber, Rusya-Afrika Zirvesi neyin habercisi? – Son Dakika Haberleri, Son Erişim: 25.06.2025.
Rusya-Afrika zirvesi sona erdi: ‘Afrika bir güç merkezi oluyor’, Aydınlık, Rusya-Afrika zirvesi sona erdi: ‘Afrika bir güç merkezi oluyor’, Son Erişim: 24.06.2025.
Wagner lideri Prigojin kimdir, öldü mü? İşte Wagner grubunun tarihçesi ve Yevgeniy Prigojin’in biyografisi, NTV, Wagner lideri Prigojin kimdir, öldü mü? İşte Wagner grubunun tarihçesi ve Yevgeniy Prigojin’in biyografisi – Son Dakika Dünya Haberleri | NTV Haber, Son Erişim: 25.06.2025.
Wagner Mali’den çekildi: Yerine Africa Corps Mu geliyor?, CNN, Wagner Maliden çekildi: Yerine Africa Corps Mu geliyor? – Dünya Haberleri, Son Erişim: 25.06.2025.
Afrika’da Wagner’in etki alanı genişliyor, Anadolu Ajansı, Afrika’da Wagner’in etki alanı genişliyor, Son Erişim: 24.06.2025.
Mali, nasıl Rusya’nın Afrika’ya açılan kapısı oldu?, INDEPENDENT, Mali, nasıl Rusya’nın Afrika’ya açılan kapısı oldu? | Independent Türkçe, Son Erişim: 22.06.2025.
Rusya’nın Afrika Politikası, KRITER, Rusya’nın Afrika Politikası, Dosya / Afrika’da Türkiye Mehmet Çağatay Güler | Kriter Dergi, Son Erişim: 22.06.2025.
Tarihi Parametrelerden Stratejik Hamlelere: Rusya’nın Afrika’ya Dönüşü, AFAM, Tarihi Parametrelerden Stratejik Hamlelere: Rusya’nın Afrika’ya Dönüşü – AFAM – Afrika Araştırmacıları Derneği, Son Erişim: 22.06.2025.
Yeni Dünya ve Afrika-3: Rusya’nın Afrika’ya dönüşü, Aydınlık, Yeni Dünya ve Afrika-3: Rusya’nın Afrika’ya dönüşü | Ali Rıza Taşdelen | Aydınlık, Son Erişim: 23.06.2025.
Rusya, Afrika’daki konumunu güçlendirmek istiyor, Anadolu Ajansı, Rusya, Afrika’daki konumunu güçlendirmek istiyor, Son Erişim: 23.06.2025.
Wagner Rusya’nın Afrika’daki Genişlemesine Nasıl Katkıda Bulundu?, Fokus, Wagner Rusya’nın Afrika’daki Genişlemesine Nasıl Katkıda Bulundu? | Fokus+, Son Erişim: 23.06.2025.
Rusya’nın Afrika’daki Planı ve Zirveler, Stratejik Ortak, Rusya’nın Afrika’daki Planı ve Zirveler – Stratejik Ortak, Son Erişim: 23.06.2025.
Afrika kıtasını Soçi’de bir araya getiren Rusya-Afrika Zirvesi’nden kareler, SPUTNIK, Afrika kıtasını Soçi’de bir araya getiren Rusya-Afrika Zirvesi’nden kareler – 23.10.2019, Sputnik Türkiye, Son Erişim: 24.06.2025.
Podcast: İkinci Rusya-Afrika Zirvesi’nden Çıkan Önemli Sonuçlar Neler?, SETA, Rusya-Afrika Zirvesi | SETA, Son Erişim: 24.06.2025.
Moskova’nın uluslararası izolasyonu aşma çabası: Rusya-Afrika zirvesi, GDH, Moskova’nın uluslararası izolasyonu aşma çabası: Rusya-Afrika zirvesi, Son Erişim: 24.06.2025.
Putin: Rusya, Afrika’ya destek vermeyi sürdürecek, SPUTNIK, Putin: Rusya, Afrika’ya destek vermeyi sürdürecek – 10.11.2024, Sputnik Türkiye, Son Erişim: 24.06.2025.
Rusya, Afrika ile ekonomik ve askeri işbirliğini artırmayı planladığını söylüyor, Küresel Gazete, Rusya, Afrika ile ekonomik ve askeri işbirliğini artırmayı planladığını söylüyor – Küresel Gazete, Son Erişim: 25.06.2025.
Putin Ülkelere Seslendi: Afrika Yeni Bir Güç Merkezi Haline Geliyor, Paratic, Putin Ülkelere Seslendi: Afrika Yeni Bir Güç Merkezi Haline Geliyor | Paratic, Son Erişim: 25.06.2025.
Afrika’da “eksen kayması”: Rusya’nın Afrika’daki etkisi ve planları, M5, Afrika’da “eksen kayması”: Rusya’nın Afrika’daki etkisi ve planları – M5 Dergi, Son Erişim: 25.06.2025.
Afrika’da rüzgar artık tersten esiyor: Rusya’nın kıta ülkeleriyle ilişkisi nasıl gelişiyor?, SPUTNIK, Afrika’da rüzgar artık tersten esiyor: Rusya’nın kıta ülkeleriyle ilişkisi nasıl gelişiyor? – 01.08.2023, Sputnik Türkiye, Son Erişim: 25.06.2025.
Rusya lideri Putin: Afrika ülkeleri ile ilişkiler kilit önemde bir hedef, Euronews, Rusya lideri Putin: Afrika ülkeleri ile ilişkiler kilit önemde bir hedef | Euronews, Son Erişim: 25.06.2025.
Rusya’nın Afrika’da Artan Etkisi: Etkenler ve Sınırlar, AKEM, Rusya’nın Afrika’da Artan Etkisi: Etkenler ve Sınırlar, Son Erişim: 25.06.2025.