Merhaba, Uluslararası Diplomatik İlişkiler Akademik Araştırmalar ve Eğitim Derneği olarak Rusya Bilimler Akademisi Uluslararası İlişkiler ve Dünya Ekonomisi Enstitüsü (IMEMO), Türkiye Uzmanı Sayın Dr. Irina Svistunova ile Çok kutuplu Dünyada Türkiye-Rusya ilişkileri ve yeni iş birliği alanlarına dair röportaj gerçekleştireceğiz. Sözü kendisine bırakıyorum.
Soru 1: Türkiye ve Rusya, Batı’nın yaygın gücüne alternatif olarak çok kutuplu bir dünya düzenini destekleyen ülkeler arasında gösteriliyor. Sizce, iki ülkenin bu hedef doğrultusunda ortak bir strateji geliştirme potansiyeli var mı? Hangi alanlarda birlikte hareket edebilirler?
Çok kutuplu bir dünya düzenine geçme süreci, tüm ülkelere çeşitli imkanlar sunuyor. Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkilerin geçmişi beş yüz yıldan fazla bir süreye dayanıyor. Bu uzun yolda farklı olaylar yaşandı. Günümüzde ise yepyeni bir dönemi izliyoruz. İki ülke çeşitli alanlarda derin iş birliği geliştirdi ve geliştirmeye devam ediyor. Bu iş birliği yalnız iki taraflı konularla sınırlı kalmıyor, bölgesel ve küresel düzeyde ortak çıkarların aranmasını da içeriyor.
Hem Rusya, hem de Türkiye için Batılı ülkelerle bağları, siyasi, ekonomik ve kültürel açıdan önemlidir. Ama Batı, ülkelerimizi hiçbir zaman Batı dünyasının bir parçası olarak görmedi. Rusya ve Türkiye’nin milli çıkarına olan hamlelerine, stratejilerine hiçbir zaman destek vermedi.
Yeni dünya düzeni kurulurken, Rusya ile Türkiye’nin birlikte hareket edebilecekleri birçok alan olabilir. Ülkelerimiz çok boyutlu dış politika izlemeye çalışıyor. Şanghay İş Birliği Örgütü ve BRİCS gibi yeni uluslararası kurumlara Ankara’nın gösterdiği ilgi, bunun en açık göstergesidir. Batı’nın kurduğu ve yönettiği örgütlere alternatif olan kuruluşlar gelişirse, dünya düzeni daha dengeli ve istikrarlı olacak. Örgütlerin çoğalması, ülkelere seçenek ve çok boyutluluk şansı veriyor.
Rusya ile Türkiye’nin iş birliği yapabilecekleri önemli bir coğrafya da Avrasya bölgesidir. Her iki ülke tam anlamda Avrasya ülkesi olup her ikisi de kıtaların ve halkların kesiştiği topraklarda kuruldu. Avrasya coğrafyası birçok ülkeyi kapsıyor, dünyanın en büyük ve potansiyeli en güçlü olan bölgesidir. Avrasya’nın merkezinde bulunan Rusya ve Türkiye’nin bu bölgenin geleceği için ortak çalışmaları büyük önem taşıyor.
Soru 2: Suriye, Karadeniz, Kafkaslar ve Doğu Akdeniz gibi bölgelerde zaman zaman çıkar çatışmaları yaşansa da iş birliği alanları da mevcut. Bu bağlamda, Türkiye ve Rusya’nın ortak güvenlik mekanizmaları kurması mümkün mü? Hangi alanlarda iş birliği daha fazla derinleştirilebilir?
Rusya ve Türkiye, geçmişin büyük imparatorluklarının kültürel ve tarihî mirasçılarıdır. Komşu bölgelerde meydana gelen çatışmaları görmezden gelemiyorlar. 21. yüzyılın başında Ankara ve Moskova, Karadeniz bölgesinde stratejik istikrarı kendi güçleriyle sağlamaya, bölge dışı ülkelerin etkisini önlemeye çalıştı. Bu amaçla ‘Karadeniz Uyum Harekatı’ başlatıldı. Türkiye ve Rusya’nın baş rolde olduğu Harekat bölgesel güvenliğe katkıda bulundu. Şimdi Karadeniz’de çok zor bir ortam oluştu. Yine de Rusya ve Türkiye, Tahıl Anlaşması gibi ortak bir proje hayata geçirmeye çalıştılar. Ukrayna krizi bittikten sonra Karadeniz’de mutlaka yeni Rus-Türk güvenlik projelerini gelistirmek gerek.
2017’de Suriye’de başlayan Rus-Türk bölgesel etkileşim, ikili münasebetleri yeni bir boyuta taşıdı. Astana süreci, Rusya ve Türkiye’nin İran ile birlikte ilk defa üçlü formatta güvenlik iş birliğine yol açtı. Astana süreci bitmesine rağmen, zamanında çok etkili oldu ve Suriye’deki gerginliğin azaltılmasına katkıda bulundu. Bu süreç Rusya ile Türkiye’nin ikili ilişkilerini genişletti ve yeni düzeye çıkardı. İki ülke, uluslararası sorunlarda diyalog sürdürme ve ortak çıkarları bulma kabiliyetlerini gösterdi.
Sonra Suriye’deki Türk-Rus iş birliği deneyimi, Libya ve Karabağ’daki çatışmalarda faydalı çıktı. İki ülke bu bölgesel sorunların ortaklaşa çözülmesine çaba gösterdi. Bölgesel etkileşim deneyimi Rusya ve Türkiye için büyük öneme sahiptir. İkili iş birliğine yeni ufuklar açtı, hem de uluslararası arenada Rus-Türk iş birliğini daha etkin bir unsur yaptı. İlk önce güvenlik alanında iş birliği gerekiyor. Bundan sonra ortak ekonomik ve kültürel projelerin gerçekleştirilmesi mümkün olacak.
Soru 3 Turizm, Türkiye ile Rusya arasındaki önemli bir köprü. Kültürel diplomasiyi ve halklar arası etkileşimi daha fazla artırmak ve bu bağı güçlendirmek için neler yapılabilir?
Turizm ve halkların temasları Rusya ve Türkiye için özel bir konudur. Turizm sözü olmadığı zaman bile halklar arasında etkileşim, birbirlerine ilgi vardı. İki imparatorluk döneminde Rus ve Türk gezginleri Türkiye ve Rusya’yı ziyaret ediyordu. Döndükten sonra seyahatnameleri yayınlıyordu. 1920’li yıllarda İstanbul’a 200.000 Beyaz Rus mülteci geldi, birkaç yıl orada yaşadı. Türklerin Rus kültürünü yakından tanıma fırsatı çıktı.
Günümüzde milyonlarca Rusya vatandaşı Türkiye’yi turist olarak ziyaret ediyor. Bazıları birçok kez Türkiye’yi ziyaret ettiler. Türkiye’den de Rusya’ya gelen turist sayısı artıyor. Ancak şüphesiz Rus turistlerin sayısı daha fazladır. Türkiye turistik bir ülke, hava şartları elverişli, çok sayıda plaj var. Yine de yüz binlerce Türk her yıl Rusya’ya geliyor. Rusya’da eğitim görmek için Türk öğrencileri de geliyorlar.
Kültürel bağlarımızı güçlendirmek için daha çok ortak proje geliştirmek gerekir. Ortak sanat sergileri, ortak filimler, farklı alanlarda ortak araştırma projeleri vs. Kültürel etkileşim için kitap çevirileri de çok önemlidir. Yalnız edebiyat değil, araştırma kitapları da halkların birbirlerini tanımalarını sağlıyor. Bazı kitaplar çevriliyor, ama yeterli ve sistematik şekilde değil.
Türkler çok güzel diziler çekiyorlar. Ortak bir Türk-Rus dizisi çekilirse, ilginç olabilir. Rusya ile Türkiye çok savaştılar. Dizide bu olaylara her tarafın bakışı, her ülkenin tutumu yansıtılırsa, birbirimizi daha iyi tanımaya ve anlamaya başlarız.