Merhaba, Uluslararası Diplomatik İlişkiler Akademik Araştırmalar ve Eğitim Derneği olarak Türk Dünyası Tarım Birliği Kurucu Başkanı Doğan Başaran Tarımda Türk Dünyası Entegrasyonu: İş Birliği, Ticaret, Stratejik Koridorlar ve Gelecek Vizyonu üzerine röportaj gerçekleştireceğiz. Öncelikle kendisine teşekkür ediyor ve sözü kendisine bırakıyoruz.
Soru 1: Türk Dünyası Tarım Birliği’nin kuruluş süreci nasıl gelişti ve bu birlik hangi ihtiyaçlardan doğdu?
Türk Dünyası Tarım Birliği (TDTB), Türk dilleri konuşan ülkelerin bir arada olmasını, ortak hareket etmesini, ortak siyasi ve ekonomik kararlar almasını amaçlayan; yüzyıllardır üretimle devam eden ve tarımın başladığı topraklara ev sahipliği yapan bu coğrafyanın çıkar birliğini ve ortak geleceğini amaçlamaktadır.
Türk dünyasının bilinen sözü olan ve Gaspıralı İsmail Bey’e ait olan “Dilde, Fikirde, İşte Birlik” idealinin gerçekleşebilir olduğu inancındayız. Tarımda ihtisaslı bir kadronun önderliğiyle tarımda 100 yıllık Cumhuriyet donanımının birikimini taşımak üzere, Türk Devletleri Teşkilatı’nın misyonunu pusula alarak TDTB için ilk adımları attık. TDTB varlığı itibariyle bir misyon olsa da aynı zamanda bir ihtiyaçtan dolayı ortaya çıkmıştır. Bu ihtiyacın ortaya çıkışı; tarımda pandemi dönemiyle birlikte başlayan ve kesintisiz artarak devam eden gıda da enflasyon krizi, akabinde cereyan eden Rusya-Ukrayna Savaşı’yla da ortaya çıkan gıda da tedarik krizidir. Ülkeler artık gıda arzında tedarik endişesi yaşamadan toplumlarını koruyacak gümrük duvarlarını yükselten kararlar alıyor. Bu da tarımda iş birliğinde, TDTB üye ülkelerinin kendi aralarındaki öncelikli konularından birisi olarak, Tarım Bakanları zirveleriyle başlatılan diplomasi trafiğini takip edecek, kamuyla özel sektör arasında köprüler kuracak, Türk devletlerinin tarımdaki varlığını ortaya çıkaracak çevik, ilkeli, liyakatli tamamlayıcı kurumlar olmasını gerektiriyordu, TDTB’de bu cepheye mevzi açmıştır. Bu adımla, Türk Devletleri Teşkilatı’nın Kazakistan’ın tarım şehri Taraz’da, 22 Mart 2024 tarihinde gerçekleşen “Tarım Bakanları Zirvesi”nde, zirvedeki katılımcı bakanların da desteğiyle, Türk Dünyası Tarım Birliği kuruluşunu kamuoyuna duyurmuştur.
Soru 2: Türk devletleri arasındaki tarım alanında iş birliği şu an hangi düzeydedir ve hangi alanlarda daha fazla entegrasyon sağlanabilir? Tarım alanında ortak bir pazar veya serbest ticaret modeli oluşturma konusunda çalışmalar yürütülüyor mu?
TDT’ nin Tarım İşbirliği Çalışma Grubu altında oluşturulan beş alt çalışma grubu bu alandaki işbirliğini geliştirmeyi amaçlamaktadır. Üye Devletler ayrıca, Eylem Planında belirtilen faaliyetlerin uygulanması için teknik toplantılar gerçekleştirecek, bu amaçla gerekli mekanizmaları oluşturacak ve her toplantının sonuçlarını TDT Sekretaryasına raporlayacak ve her bir alt grup için (aşağıda gösterildiği gibi) koordinatör ülke(ler) belirlemiştir.
- Araştırma ve Geliştirme Alt Grubu- Türkiye;
- Tarımsal Ekonomik İşler Alt Grubu- Türkiye ve Azerbaycan;
- Yeni Tarım Teknolojileri ve Teknikleri Alt Grubu- Özbekistan ve Azerbaycan;
- Tohum ve Fidan İşbirliği Alt Grubu- Kazakistan ve Kırgızistan;
- Hayvancılık, Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği Alt Grubu – Kırgızistan ve Kazakistan.
Özellikle tarım, gıda, toprak, enerji alanında Türk Devletlerinin sahip olduğu kaynaklar, bu kaynakların piyasalara aktarılabilmesi için birbirine bağlanmasına zemin hazırlamaktadır. Türk Dünyası Tarım Birliği olarak bu çerçevede biz de amaçlarımızı aşağıdaki şekilde listelemekteyiz:
- Türk Devletleri tarım potansiyelini harekete geçirmek ve markalaştırmak,
- Tarım ve gıda ürünlerinde ticaret hacminin yüksek katma değerli ürünler yoluyla ortak çıkarlar doğrultusunda arttırılması,
- Karşılıklı ve tamamlayıcı yatırımların teşviki,
- Tarım alanında modern ve dijital teknolojilerin transferi,
- Toprak ve su kaynaklarının etkin ve sürdürülebilir yönetimi,
- Tarım sigortası sisteminin teşviki ve yaygınlaştırılması,
- TDT ülkeleri arasında ortak üretim ve kalkınma projelerinin gerçekleştirilmesi,
- İklim değişikliğinden kaynaklanan zorlukları aşmak,
- Afetlere dirençli tarım ve kırsal yaşam altyapısının oluşturulmasına katkı sağlanması,
- Yeni üretim ve dağıtım sistemlerinin kurulması yoluyla yüksek katma değerli değer zincirlerinin oluşturulması ve gıda güvenliğinin yaratılması.
Soru 3: Küresel gıda krizleri karşısında Türk Dünyasının ortak bir tarım politikası geliştirmesi mümkün mü?
Elbette mümkün. Asya’dan Avrupa’ya sınırları oluşturan, doğal kaynaklarıyla, orta koridorda ipek yolu, baharat yolu gibi asırlardır insanlığın medeniyet arayışı yolculuğuna ev sahipliği yapmış bu coğrafya toplam nüfusunun üçte birinin kırsalda yaşadığı, esasında zaten bir tarım topluluğudur. Bu Topluluk güçlü, üretken, paylaşımcı bir birliktelik ile ortak bir tarım politikasını da hayata geçirebilir.
Ülkelerin var olan sınırları da son yüzyılın getirdiği “Çarlık ve Atlantik” dayatmalarıdır. Özbekistan’ın Semerkand ovasından, Anadolu’da Mezopotamya’ya kadar tarımda ürün desenleri Evliya Çelebi’lerin örnekleriyle anlattığı kadim topraklarının ortak meyveleridir. Ülkeler arası benzer tarım ürünleri ve ekonomik değerleri tarımda diplomasiyle, ortak hedeflerle çarpanlı şekilde artarak globalde “Türk Dünyası Tarımı” kavramını markalaştırabilecektir.
Tarımda Yaratılan Katma Değer: 94 Milyar USD
Azerbaycan: 3.8 (Milyar USD), Kazakistan: 11.5 (Milyar USD) , Kırgızistan 1.3 (Milyar USD), Türkiye 58.5 (Milyar USD), Özbekistan 18.9 (Milyar USD)
Türk Dünyası Ülkeleri Arası Tarım Ticareti: 5 Milyar USD, Hedef 50 Milyar USD !
Türk Dünyası Ülkelerin Tarım İhracatı: 43.3 Milyar USD
Azerbaycan: 1.3 (Milyar USD), Kazakistan: 5.6 (Milyar USD) , Kırgızistan 0.6 (Milyar USD), Türkiye 32.3 (Milyar USD), Özbekistan 3.5 (Milyar USD)
- Tahıl Üretimi: 60.2 Milyon Ton, dünyadaki payı %2
- Meyve Üretimi: 36.3 Milyon Ton, dünyadaki payı %4
- Sebze Üretimi: 44.4 Milyon Ton, dünyadaki payı %3.9
- Patates Üretimi: 14.7 Milyon Ton, dünyadaki payı %3.9
- Pamuk Üretimi: 6.2 Milyon Ton, dünyadaki payı %8.5
- Şekerpancarı Üretimi: 19.1 Milyon Ton, dünyadaki payı %7.1
- Ayçiçeği Üretimi: 3.5 Milyon Ton, dünyadaki payı %6
- Et Üretimi: 7.3 Milyon Ton, dünyadaki payı %2.1
- Süt Üretimi: 44.6 Milyon Ton, dünyadaki payı %4.9
Soru 4: Türk dünyası ülkeleri, küresel tarım ticaretinde güçlü aktörlerle rekabet edebilmek için nasıl bir ortak strateji geliştirmeli? Tarımsal ihracatta marka değeri oluşturmak ve pazar payını artırmak adına hangi adımlar atılmalı?
Türk dünyasının tarımda oyun kuruculuğu için elinde olan ve bu coğrafyaya katkı sağlayabilecek anahtar alanlar vardır. Bunların yerinde ve zamanında kullanılması tüm ülkelere kazanç getirecektir. Türk Devletleri Teşkilatı Üye ve Gözlemci Üye ülkelerinin üretim potansiyeli ve fırsatlarla başta Türk Dünyası Devletleri olmak üzere Orta Asya ülkeleri ile geniş bir yelpazede tarım-gıda ticaretini gerçekleştirebilir.
Türkiye’nin bu coğrafyaya ihraç edebileceği, ticaretini geliştirebileceği ürünler şunlar olabilir;
- Meyve ve sebzeler
- Tahıllar ve baklagiller
- Kuruyemiş ve yağlı tohumlar
- Zeytin ve zeytinyağı,
- Antep fıstığı
- Baharatlar ve tıbbi-aromatik bitkiler
- Çay
- Hayvansal ürünler
- Yumurta ve kanatlı ürünleri
- Hazır gıdalar ve işlenmiş ürünler
- Gıda katkı maddeleri ve işlenmiş tarım ürünleri.
Kuşkusuz Türkiye’nin satabileceği bu tarım-gıda ürünleri hem taze hem de işlenmiş yapılarda olabilir. İhracat potansiyeli olan bu ürünler, kalite ve bulundurulabilirlik avantajlarıyla bu pazarlarda rekabet şansını daha fazla elde edebilir. Ayrıca, Türkiye’nin gelişmiş lojistik ve nakliye ağları sayesinde hem bu ürünler hızlı ve güvenli bir şekilde hedef pazarlara ulaştırılabilir hem de Türk Devletlerinin ürünlerinin de değerlendirilmesine katkıda bulunabilir. Coğrafi konumu, tarımsal ürün çeşitliliği, tarımsal eğitim- AR-GE ile yayım çalışmaları ve uluslararası işbirlikleri sayesinde Türkiye, bu coğrafyadaki ticaret hacmini ve ağırlığını Türk Devletlerinin ortak çıkarı doğrultusunda artırma rolünü başarıyla yerine getirebilir.
Soru 5: Zengezur Koridoru’nun açılması, Türk dünyası ülkeleri arasında tarımsal ticaret ve lojistik açısından nasıl bir etki yaratacaktır? Bu koridorun tarım ürünlerinin taşınması ve pazarlanması üzerindeki stratejik önemi nedir?
Zengezur, coğrafi olarak batıda Zengezur Dağları, doğuda Dağlık Karabağ arasında kalan, İran, Türkiye, Azerbaycan ve Türkiye’nin kara boğazı olarak kabul edilen stratejik noktadır. Zengezur koridoru Avrupa ve Türkiye’yi, Güney Kafkasya’dan Hazar limanına ve Orta Asya’ya çıkarıyor. Tam tersinde ise Çin’in orta koridor ve kuşak yol projesinin bağlantı noktası olacak. 43 km’lik Zengezur koridoru ile Türkiye- Ermenistan sınırı, hatta Azerbaycan-Ermenistan sınırı da açılmış olacak. Zengezur koridoru Türk Birliğinin ve entegrasyonunun oluşması, ticaretin kolaylaşması ve aradaki psikolojik sınırların aşılması için tarihi önemdedir. Özellikle Türkiye’den Türk Dünyasına giden kara yolunun uzun olması, kış aylarında yolların dağlık alandan geçmesinden dolayı uzun tır kuyrukları oluşması lojistik hatları kapatıyor ve ticareti aksatıyor. Ama Zengezur koridorunun açılmasıyla bu sorun aşılmış olacak ve Türkiye’yi Kafkasya ve Orta Asya’ya bağlayan Hazar geçişi, serbest geçiş ve transit yollarının sorunsuz işlevi, trafiğin düşürülmesi ve kapasitelerin artmasıyla bölge canlanacaktır.
Tarımdaki ticarete katkısına da baktığımızda; Türkiye’nin gelişmişliği ve insan gücü, Azerbaycan ve Kazakistan ile henüz üye olmayan Türkmenistan’ın petrol, doğal gaz ve ham madde zenginliği, Özbekistan’ın tarım ve turizm alanındaki potansiyeli, Kırgızistan turizm potansiyeli ve su zenginliği birbirini tamamlar niteliktedir. Türk Devletleri arasındaki işbirliğine baktığımızda toplamda 850 milyar USD bir katma değer potansiyeli varken, üye ülkeler arasında sadece 42 milyar USD ticaret var ve bu rakam tarımda sadece 5 milyar USD’dır. Bunun arttırılması için temel öncelik teşkilatın kurumsallaştırdığı 30’dan farklı işbirliği alanlarının derinleştirilmesidir. Bunun açılması içinde kör düğümlerin açılması gerekiyordu. Bunun da adım adım aşıldığını görüyoruz.
Soru 6: Orta Koridor’un etkin bir şekilde işler hale gelmesi, Türk Dünyası Develetleri arasındaki tarımsal ticareti ve lojistik ağlarını nasıl etkileyecektir? Bu güzergâhın tarım ürünlerinin küresel pazarlara erişimi açısından sunduğu fırsatlar nelerdir?
Türkiye’nin Orta Asya ile tarımsal ticaretinin önemli bir kısmı, Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) ve Orta Koridor Projesi gibi uluslararası işbirliği ve ulaşım projeleriyle desteklenmektedir. Bu girişimler, Türkiye’nin Orta Asya ülkeleriyle ticari ve ekonomik ilişkilerini daha da güçlendirmektedir. Orta Koridor Projesi, Türkiye’nin Orta Asya ile kara ve demir yolu bağlantılarını geliştirerek tarım ürünleri ticaretinin artmasına da katkı sağlamaktadır. İşte Türkiye bu noktada sahip olduğu birikim, teknoloji potansiyeli ve Orta Asya ülkeleriyle olan tarımsal ticareti sayesinde Türk Dünyası tarımında oyun kurucu pozisyonunu alabilir ve güçlendirebilir. Türkiye’nin tarımsal araştırma ve inovasyon alanında bilgi paylaşımı ve kapasite geliştirme projeleri ile tarım alanındaki üniversite eğitim-yayım çalışmalarının varlığı ülkeler arasındaki ticaretin sürdürülebilir bir şekilde oluşmasına daha fazla katkı sağlayacaktır. Yani coğrafi konumu, tarımsal ürün çeşitliliği, tarımsal eğitim- AR-GE ile yayım çalışmaları ve uluslararası işbirlikleri sayesinde Türkiye, bu coğrafyadaki ticaret hacmini ve ağırlığını Türk Dünyası Devletlerinin ortak çıkarı doğrultusunda artırma rolünü başarıyla yerine getirebilir.
Türk dünyası tarımında Türkiye’nin oyun kuruculuğu için elinde olan ve bu coğrafyaya katkı sağlayabilecek anahtar alanlar vardır. Bunların yerinde ve zamanında kullanılması tüm ülkelere kazanç getirecektir. Bu anahtar alanlardaki potansiyel rol, hem kendi ekonomisini güçlendirebilir hem de aynı çıkar doğrultusundaki ülkelerin tarım-gıda sektörünü geliştirmelerine katkı sağlayacaktır. Bu anahtarlardan bazıları şunlardır;
- Stratejik konum ve lojistik,
- Ticaret anlaşmaları, ticari ilişkilerin güçlendirilmesi ve güçlü tarım-gıda diplomasisi,
- Gelişmiş tarım-gıda teknolojileri, know-how birikimi ve bilgi-deneyim paylaşımı,
- Yüksek değerli yatırımlar ve ortak girişim alanları,
- Pazar araştırması, hedef pazarlar oluşturma ve dünya pazarlarına erişebilme,
- Yüksek standartlarda gıda güvenliği, kaliteli ürün-sertifikasyon ve sınırda-yerinde kalite kontrolü,
- Eğitim-yayım programları, akademik çalışma ortamı ve kapasite gelişimi,
- Dünya ile bütünleşmiş nitelikli ve deneyimli işgücü.
Sonuç olarak; Türk Devletleri Asya ile Avrupa arasında stratejik bir köprü olarak önemli bir jeopolitik konuma sahiptir. Bu konum, Türk Devletlerinde tarım-gıda koridorları, enerji koridorları, ticaret yolları açısından önemlidir. Türkiye gelinen noktada ekonomik açıdan çok yönlü işbirliklerine ve farklı ticaret anlaşmalarına yönelmektedir. Çin’in Kuşak ve Yol İnisiyatifi’ne katılımı ve Afrika ile artan ticaret bağları, BRICS ülkeleri ile görüşmeler Türkiye’nin çok kutuplu dünya düzeninde tarımsal üretimde ve dış ticaretinde ekonomik çeşitliliğini ve etkinliğini artıracaktır.