Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Yazar: İran Araştırmacısı Ali ŞAHİN

İnsanlığın başlangıcından itibaren, bireyler kendi duygularını, düşüncelerini karşı tarafa aktarmaya çalışmış, sürekli iletişim kurma eğiliminde olmuşlardır. Bununla birlikte kendi düşüncelerini karşı tarafa empoze etme, onları ikna çabasına girişmişlerdir.

Tarihsel süreçte teknolojinin gelişmesine bağlı olarak kitle iletişim araçları gelişmiş, yönlendiren kesim tarafından daha fazla insana ulaşma imkanı sağlamıştır. Bu durum ise propagandanın etkisini muazzam seviyelere çıkarmıştır. Bu bağlamda gazete, radyo ve televizyon gibi kitle iletişim araçları vasıtasıyla propaganda mesajları geniş coğrafyalara ulaşmıştır. Bu durum ise etki seviyesini artırmıştır. Medyanın gelişimi devletler içinde büyük bir silaha dönüşmüştür. Bu bağlamda devletler bu silahı kendi lehlerine kullanmak için çeşitli stratejiler uygulamışlardır. Buna binaen hem kendi ülkesindeki kamuoyunu yönlendirmek hem de dünya kamuoyunu yönlendirmeye çalışmışlardır. Bu çalışmada İran’ın dış medya yayın stratejisi ele alınmaya çalışılmıştır.

İran’ın Dış Yayın Stratejisi

İran’da radyo televizyon yayıncılığı, doğrudan İran Radyo Televizyon Kurumu (IRIB)’in üzerinden sağlanmaktadır. Bu doğrultuda ülkede özel televizyon kanalının kurulması yasaktır. İran’da devrim öncesinde Ulusal İran Radyo Televizyon Kurumu olarak kurulan kurum, devrim sonrasında İran İslam Cumhuriyeti Radyo ve Televizyon Kurumu’na dönüştürülmüştür. Kurum doğrudan Devrim rehberine bağlı olup, medya diplomasisi kurumun Dünya Servisi vasıtasıyla yürütülmektedir. Bu bağlamda IRIB Dünya Servisi çatısı altında İran’ın farklı ülkelerde, farklı dillerde yayın yapan uydu kanalları mevcuttur.

ABD’nin 2003’teki Irak’ı işgali, bölge açısından olduğu kadar İran açısından da büyük önem arz etmiştir. Bu doğrultuda İran, yeni bir savaş alanı olan medya yoluyla kamu diplomasisine yoğunlaşmıştır. İran, medyayı da bir propaganda aracı olarak kullanmış, medya savaşlarında daha önce de belirtildiği üzere yabancı dilde yayın yapan kanallar ile mevzi almıştır.

IRIB’in bu kanalları ihdas etmesindeki temel amaç; BBC, CNN, Fox News gibi Batılı medya organlarının sunduğu İran anlatısına karşı, kendi anlatılarını ortaya koymak olarak ifade edilebilir. Zira Ortadoğu’dan Asya’ya, Afrika’dan Amerika’ya kadar küresel çapta geniş etki alanına sahip olan bu medya organlarının kamuoyu nazarında geçerliliği oldukça yüksektir. İran, kurduğu bu kanallar vasıtasıyla Batılı medya kuruluşlarına meydan okumuştur. Bu sayede Batılı medyaya karşı alternatif bir anlatı sunma imkanı sağlamıştır.

IRİB’in diğer bir misyonu da 1979 İran İslam Devrimi sonrasında, İran’ın temel dış politikası olan Devrim İhracını geniş kitlelere yaymaktır. İran devrimin temel esaslarını baz alan hegomonik pozisyonunu güçlendirmek amacıyla, IRİB’i bir araç olarak görmüştür. Özellikle Arapça yayın yapan kanallar (Al-Alam, Sahar TV) aracılığıyla Ortadoğu’da etkili olmayı hedeflemiştir.

İran, IRİB vasıtasıyla dünyada kendi imajını yükseltmeyi de kendine hedef seçmiştir. Bunu ise İran tarihini, kültürünü ve İslam Devrimi’nin değerlerini dünyaya pazarlayarak yapmaktadır. Dahası İran, IRİB’i bir yumuşak güç unsuru olarak kullanıp, dünyada İran sempatisi oluşturmak istemektedir.

Yumuşak Güç Aracı Olarak Press TV’nin Rolü

Press TV, IRİB’in dünyaya açılmasındaki amiral gemisi olarak öne çıkmaktadır. Zira IRİB’in farklı dillerde kanallara sahip olmasına rağmen, dünyaya 24 saat İngilizce yayın yapan ilk kanalıdır. Press TV, 2 Temmuz 2007 yılında yayın hayatına başlamıştır. Kanalın merkezi Tahran’da bulunmasına rağmen, Londra, Beyrut, Kahire, Şam’ ve Bağdat’ta da ofisleri bulunmaktadır. Ayrıca kanalın 67 personeli bulunmaktadır.

Ortadoğu’da değişen konjonktür, İran’ın böyle bir medya organı ihdas etmesini zaruri kılmıştır. Nitekim yukarıda da belirtildiği üzere 11 Eylül terör saldırıları ve ABD’nin Irak’ı işgali böyle bir kanalın doğmasında etkin olan olayların başında gelmiştir. Dahası fitili 2010 yılında Tunus’ta ateşlenen Arap Baharı’da İran’ın böyle bir kanalın kurulması gerektiğini göstermiştir. Zira özellikle Arap Baharı sonrası İran’ın bölgede etkin politika izlemesi ve bölgedeki faaliyetlerini meşru kılacak hamleleri kamuoyuna aktarması bakımından bu kanal oldukça işlevsel olmuştur.

2 Temmuz’da kanalın lansman açılışında konuşan dönemin İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, İran’ın medya savaşında hedef olduğunu ve hiçbir medya kuruluşunun görevini yerine getiremediğini ifade etmiştir. Bu bağlamda Ahmedinejad’ın söylemlerine bakılacak olunursa, 11 Eylül’ün meydana getirdiği İslamafobia etkisinin İran’ı hedefe koyacağını ve dünyadaki diğer medya kuruluşları üzerinden de İran’a karşı algı operasyonu yapılacağı ifadesi ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda İran, dünyada alevlenen medya savaşlarında yeni bir silah olarak Press TV’yi kurmuştur. Buna ek olarak Ahmedinejad, kanalın insanlığın acılarına, adaletsizliğine ve yaşanan zulümlere kayıtsız kalmayacaklarını ifade etmiştir. Bu bağlamda kanalın tarafsız kalmayacağını da vurgulamaktadır.

Bununla birlikte İran, dünyada meydana gelen medya savaşlarını kabul etmekte ve buna karşı mevzi alınması gerektiğini de kabul etmektedir. Press TV eski genel müdürü Muhammed Sarafbaz’da dünyanın değiştiğini ve uluslararası gelişmeler üzerinde etki oluşturmak istediklerini kabul etmektedir. Dahası kendileri dünyadaki diğer medya kuruluşlarına karşı alternatif bir bakış açısı sunmak istediklerini ifade etmiştir. Buna binaen Press TV geniş kitlelere ulaşmayı hedeflemiştir. Bu sayede İran’ın etki alanını da genişletmek istemiştir. Bu bağlamda kanal çok sayıda uydu frekansından, internet sitesinden ve Youtube kanalından 24 saat canlı yayın yapmıştır.

Press TV, genel olarak canlı ya da tekrar kayıtlarıyla birlikte belgeseller, röportajlar ve tartışma programları yayınlamaktadır. Yayınlarda genel olarak İran kültür medeniyetini, İslam’ın genel değerlerini anlatan programlardır. Bunun yanı sıra Dünyanın dört bir tarafıyla ilgili de programlar yayınlanmaktadır. Örneğin “Subcontinent” adlı program ile Hint alt kıtasına dair konular derinlemesine tartışılmaktadır.  Dahası bu programda canlı bağlantılar ile bölgeye bağlanılmakta, tartışma konuları yer almaktadır. Bu noktada Dünyanın en kalabalık bölgelerinden olan Hindistan’da yaklaşık 40-45 milyon Şii nüfus olduğu tahmin edilmektedir.  İran bu bölge üzerinden Şii nüfusa etki etmeye ve orada iyi bir İran imajı yaratmayı hedeflediği düşünülmektedir. “Africa Today” de “Subcontinent” programının benzeridir. Bu programda da Afrika’da yaşanan güncel olaylar ele alınır. Hindistan’daki durum Afrika için de söylenebilir. Zira son yıllarda İran’ın Afrika’daki etki alanı genişlediği görülmektedir. Buna el olarak Afrika’da Şiileşen nüfusun arttığı da görülmektedir. Bunun sebebinin Press TV gibi yumuşak güç unsurlarının bölgede aktif faaliyetlerden kaynaklandığı düşünülmektedir. Bunun yanı sıra Press TV’de yayınlanan tartışma programlarına katılan konukların da İran politik duruşuna muhalif olmayan kişiler olarak düşünülmektedir.

Press TV’nin belgesel programları da Tahran Hükümetinin çıkarlarına hizmet edecek tarzda programlar olmakla birlikte uluslararası izleyicileri eğitmeyi ve ikna etmeyi amaçlayan belgesellerdir. Örneğin “İkinci Yurt” adlı belgesel filmi, İran’a göç eden Afganları ele almaktadır. Belgeselde İran’ın Afganlıları yalnız bırakmadığını vurgulamaktadır. Bunun yanı sıra Kasım Süleymani’yi, İran-Irak Savaşı’nı ve Şahlık dönemi İran’ını anlatan belgeseller de yayınlamaktadır.

Bununla birlikte Press TV’nin özel ihtimam gösterdiği konulardan birisi Filistin meselesidir. Bu konuya dair Press TV “Sınıflandırılmamış Filistin” isimli bir program yapmaktadır. Programda içerik olarak Filistin’de yaşanan insanlık dramı, Anti-Siyonizm işlenmektedir. Dahası programı yapan kişi İngiltere’de milletvekilliği yapmış Chris Williamson’dır. Bu noktada programı yapan Williamson detayı dikkat çekmektedir. Zira kendisi Anti-semitizm üzerine yaptığı eleştiriler dolayısıyla İşçi Partisi’nden geçici süre ile uzaklaştırılmıştır. Ayrıca Filistin meselesine dair kanalın yayınlarında ve internet sitesinde pek çok haber yer almaktadır.

Press TV, İran’ın kendi milli menfaatlerini aykırı davranmayacak aynı zamanda güvenilirliğini artıracak, küresel çapta etkinliğini artıracak konuklara yer vermektedir. Ed Corrigan, Alfred Webre, Tim Anderson, George Galloway, Richard Medhurst bunlardan sadece bir kaçıdır. Örneğin Ed Corrigan, Kanada Hükümeti’nin yerli halka sömürgeci bir tavırla yaklaştığını hatta bu durumun Batılı hükümetlerin genel tutumu olduğunu savunmaktadır. Dahası bu konuda Batılı hükümetlerin insan hakları açısından İran ile ahlaki noktada eş değer olduğunu ya da daha alt seviyede olduğunu savunmaktadır. George Galloway’da sık sık ABD ve İsrail yönetimlerini eleştirirken, Filistin davası ve Ortadoğu’daki Batı müdahaleleri gibi konulara odaklanmaktadır. Bu noktada Galloway’ın Batı dış politikalarına yönelik eleştirileri ve Filistin direnişine destek vermesi, Press TV için değerli bir varlıktır. Bu noktada Press TV’nin konuk seçim stratejisi ile güvenilirliğini artırmak, Batı söylemlerine karşı çıkmak ve belli bir kitleye hitap etmek gibi amaçlar güttüğü görülmektedir.

Sonuç olarak medya iletişim araçlarının gelişmesi, devletlerin kamuoyunu konsolide edip yönlendirmesinde ve dış kamuoyunda kendi prestijlerini artırmaları için bir silaha dönüşmüştür. İran’da böyle bir silahı kendi menfaatleri doğrultusunda şekillendirmek istemiştir. İran dış yayın stratejisini, IRİB Dış Haberler Servisi üzerinden şekillendirmiştir. Bu minvalde İran’ın temel politikası olan, İslam Devrimi’nin değerlerini bölgeye ve dünyaya yaymayı hedefleyen “Devrim İhracı” politikasını İRIB üzerinden yürütmeye çalışmıştır. Bununla birlikte İran’ın kadim tarihini, kültürünü dünyaya yayıp tanıtarak dünya genelinde bir İran sempatisi meydana getirmeye hedeflemiştir.

İran, IRİB çatısı altında küresel kamuoyuna hitap edebilmek amacıyla 24 saat yayın yapan Press TV’yi kurmuştur. İran bunu zaruri bir durum olarak görmüştür. Zira 21. yüzyılın ilk çeyreğinde meydana gelen 11 Eylül terör saldırısı ve ABD’nin Irak’ı işgali, İran’ın böyle bir hamle yapmasına sebep olmuştur. Zira bu dönemde İran, Irak ve Kuzey Kore ile birlikte şer ekseni içinde yer almakta ve BBC, Fox News gibi kanalların İran aleyhine propagandalar yürüttüğü görülmektedir. Bu durumun farkına varan İran yeni savaş mecrasının medya üzerinden meydana geldiğini düşünmüş ve Batılı medya kuruluşlarına karşı yeni bir İran anlatısı ortaya koymayı hedeflemiştir. Bu doğrultuda Press TV’nin buna hizmet ettiği görülmüştür. Dahası Ortadoğu’yu kasıp kavuran Arap Baharı’nda İran’ın sahada aktif olarak yer aldığı herkes tarafından bilinen bir gerçektir. İran, sahada yürüttüğü politikayı meşru göstermek ve bölgede sempati kazanmak için de Press TV üzerinden politika yürütmüştür.

Press TV’nin yayın içerikleri incelendiği pek çok haber, röportaj, tartışma programı ve belgesellerin yayınlandığı görülmüştür. Filistin meselesi üzerine özel ihtimam gösteren Press TV, gerek internet sitesinde gerekse yayınlarında anti-siyonizmi ve Filistin’de yaşanan vahşeti sıkça işlemiştir. Bunun yanı sıra “direniş ekseninin” amiral gemisi olan Hizbullah’ı da meşrulaştıran pek çok haber ve belgeseller yayınlamıştır. Buna ek olarak Afrika’yı, Afganistan’ı ve Hint Alt kıtasını konu alan programları ile bölgede imajını yükseltmeyi hedeflemiş, bu bölgelerde kendi devrim ihracı politikasını da yürütmeyi hedeflemiş olabilir. Zira Hindistan’da hatırı sayılır bir Şii nüfus yaşaması, İran’ın son yıllarda Afrika’da etkinliğini artırması ve Şiileşmenin artması bunun bir sonucu olabilir.

Öte yandan kanalın küresel yayın politikası çerçevesinde davet ettiği konukların da İran dış politikası ile örtüştüğü görülmektedir. Bu doğrultuda George Galloway ve Ed Corrigan’ın gibi isimler İran’ın küresel çapta güvenilirliğini artırma, belli kitlelere hitap etmek gibi amaçlar güttüğü göstermektedir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Uluslararası Diplomatik İlişkiler Akademik Araştırmalar ve Eğitim Derneği

Hakkımızda

Uluslararası Diplomatik İlişkiler Akademik Araştırmalar ve Eğitim Derneği, diplomasi ve uluslararası ilişkiler alanında derinlemesine bilgi edinmek, sosyal bilimlerin çeşitli alanlarında araştırmalar yapmak, bilgiyi işlevsel hale getirerek akademik yayınlar yapmak, seminer, konferans ve eğitim faaliyetleri düzenlemek amacıyla kurulmuş bir sivil toplum kuruluşudur.

This Pop-up Is Included in the Theme
Best Choice for Creatives
Purchase Now