Japonya’daki gündemde öne çıkan ve özellikle sosyal medyada geniş yankı uyandıran bir mesele, Japonların tabiriyle ‘‘sınır dışı edilmesi gereken Kürtler’’dir. 1990’lı yıllardan itibaren Japonya’ya yerleşen Kürtlerle ilgili rahatsızlıklar, bugün Japonya gündeminde önemli bir hadise haline gelmiştir. Özellikle bazı Kürt isimlerin PKK ile bağlantılı olduğu bilinmekte ve bu sempatizanların gerçekleştirdiği eylemler ülkede uzun zamandır huzursuzluk yaratmaktadır.
PKK sempatizanlarının Japonya’da ‘‘Kürt Kültür Derneği’’ ve ‘‘Japonya-Kürdistan Dostluk Derneği’’ gibi kuruluşlarda yer alarak PKK propagandaları yürüttüğü bilinmektedir. Bu derneklerde yapılan eylemler, sadece Japon halkını değil, aynı zamanda Türkiye’yi de hedef almaktadır. PKK yanlıları, Japonya’da Türkiye karşıtı kara propaganda faaliyetlerinde bulunuyor ve bu tür eylemlerini yaygınlaştırmaya devam ediyorlar. Japonya’ya göç eden bazı PKK sempatizanı Kürt grupların zamanla Türkiye karşıtı tutumları, özellikle PKK propagandalarına destek vermeleri sebebiyle dikkat çekiyor. Bu nedenle, Türk Cumhuriyeti bu grupları terör örgütü destekçileri olarak tanımış ve bu isimlerin mal varlıkları dondurulmuştur.
Saitama bölgesinde yoğunlaşan Kürt nüfusu ile birlikte PKK sempatizanlarının gerçekleştirdiği provokatif eylemler, Japon halkı arasında ciddi huzursuzluklara neden oluyor. Örneğin X’te yapılan paylaşımlarda kullanıcıların Google Haritalar’da ‘‘Kawaguchi Belediye Binası’’nın “Kürdistan Belediye Binası” olarak gösterildiği paylaşımlar kısa sürede trend haline geldi. Bu ve benzeri olaylar, Japon kamuoyunda PKK’nın faaliyetlerine dair duyulan rahatsızlıkları artırırken, meselenin günden güne ne kadar tehlikeli bir hale geldiğini gösteriyor.
Japon sosyal medya kullanıcıları, PKK’nın gerçek yüzünü ifşa etmeye çalışarak Japon halkını bu örgüte karşı bilinçlendirmektedir. Özellikle Saitama’da yaşayan Kürt göçmenlerin bir kısmının PKK sempatizanı olması, Japonya’da PKK faaliyetlerinin genişlemesi riskini doğurmuştur. Japon halkı arasında güvenlik endişeleri artmış ve hükümetten daha güçlü önlemler alınması taleplerini gündeme gelmiştir. Japonya hükümeti, PKK’ya karşı sadece ekonomik tedbirler almakla kalmayıp, bu sempatizanların faaliyetlerine karşı daha da sert önlemler geliştirmek zorundadır.
Sosyal medyada bu mesele, sıkça gündeme gelmekte ve Japon kullanıcılar, Türkçe paylaşımlar yaparak dikkat çekmeye, konuyu gündeme almaya çalışmaktadırlar. Japon halkı, PKK terör örgütünün faaliyetlerinden duyduğu rahatsızlığı sosyal medya platformlarında dile getirirken, Türkiye’den gelen destekleyici yorumlar bu rahatsızlığın daha geniş bir kitleye yayılmasını sağlamaktadır.
PKK’nın Japonya’daki varlığının yayılmasını önlemek için yerel düzeyde kapsamlı bir strateji oluşturulması gerekmektedir. Japonya’da yaşayan PKK sempatizanı Kürtlerin her yıl gerçekleştirdikleri Nevruz kutlamaları adı altında yapılan terör örgütü propagandalarının Japon siyasetçiler ve hükümet tarafından engellenmiyor oluşu bu etkinliklerin önemli isimler tarafından desteklendiği anlamına gelmektedir. PKK sempatizanlarının Japon politikacılarla görüşmeler gerçekleştirdiği bilinmektedir. Bu temaslar, PKK’nın ülkedeki etkisinin meşrulaştırılması olarak algılanmakta ve politik düzeyde bir sorun haline gelmektedir. Bu durum, Japon toplumunda PKK’ya karşı duyulan hoşnutsuzluğun derinleşmesine yol açarken, Japon hükümetinin bu görüşmelere karşı daha dikkatli bir tavır takınması gerektiği açıktır. Terör örgütlerine verilen dolaylı destekler, sadece toplumsal huzuru bozmakla kalmaz, aynı zamanda Japonya’nın uluslararası imajına da zarar verebilir.
Japonya’daki PKK faaliyetleri, yalnızca sosyal medyada değil, aynı zamanda siyasi arenada da yankı uyandırmaktadır. Japonya’nın PKK’ya karşı aldığı ekonomik tedbirler ve varlık dondurma gibi kararlar olumlu bir gelişme olarak görülse de bu önlemlerin daha kapsamlı hale getirilmesi ve terörle mücadelede daha sert adımlar atılması gerekmektedir. Japonya, PKK’nın ülkede daha fazla yayılmasını önlemek için yerel düzeyde geniş çaplı bir strateji geliştirmelidir.
PKK’nın Japonya’daki faaliyetleri, henüz Avrupa’daki kadar geniş kapsamlı olmasa da gelecekte bu durum değişebilir. Bu nedenle Japonya, terörle mücadelede daha aktif bir politika izlemeli ve PKK’nın propaganda faaliyetlerine karşı tedbirlerini sıkılaştırmalıdır. Ayrıca Japon sosyal medya kullanıcıları tarafından yapılan paylaşımlarda yaşanan hadiselere neden olan kişilerin Türk olduğu lanse edilmekte ve Türkleri bu konuda genellemeye dahil ettikleri görülmektedir. Türkiye’den göç ettikleri bilinen, terörü destekleyen bu grupların, Türkleri temsil etmediği açıktır. Bu tarz paylaşımlar PKK sempatizanlarının yaptıkları propagandaların bir sonucudur. Bu ayrımın doğru yapılması, Japonya için ileride terörle mücadelenin daha sağlıklı bir zeminde ilerlemesini sağlayacaktır.
PKK’nın Japonya’daki etkisinin sınırlı kalması ve terör örgütünün faaliyetlerinin durdurulması için hükümetin öncelikle yapılan propagandaların engellemesi, ülke içinde politik kararların alınması ve bu meseleye yönelik daha etkili adımlar atması gerektiği aşikardır.