Merhaba, Uluslararası Diplomatik İlişkiler Akademik Araştırmalar ve Eğitim Derneği olarak İstanbul Kültür Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Prof. Dr. Çağla Gül Yesevi ile Türk Devletleri Teşkilatı’nın 15. yılında teşkilatın bölgesel aktörden küresel bir güce doğru attığı adımları ve stratejik önemi üzerine bir röportaj gerçekleştireceğiz. Sözü kendisine bırakıyorum.
Soru 1: Türk Devletleri Teşkilatı bugün 15. yılını kutluyor. Teşkilatın kendine has özelliklere sahip olduğunu görmekteyiz. Özellikle ‘‘ortak tarihi bağlar, ortak dil, kültür ve gelenekler’’ üzerine kurulmuş bir teşkilat olduğunu görmekteyiz. Bunun yanında, teşkilat bölgesel ve küresel açıdan büyüyerek ekonomik, siyasi ve askeri iş birliğini de arttırarak zirveler yapmakta; Doğu ve Batı arasında önemli bir aktör olma yolunda ilerlemektedir. Siz teşkilatın ‘‘Türk İş Birliğinin Mevcut Durumu ve Gelecek Beklentileri’’ hakkında geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Türk Devletleri Teşkilatı, ortak bilgi, ortak düşünce, ortak anlayış ve üyeler arasında artan etkileşim sayesinde üye devletlerin çıkar ve kimliklerini yeniden inşa eden bir uluslararası örgüttür. TDT, üye devletler arasında yeni normların oluşturulmasını ve ortak kimliğin inşasını sağlamıştır; bu kapsamda yaptığı çalışmalar “ortak kimlik bilincinin” gelişiminin artarak devam etmesine büyük katkıda bulunmaktadır. TDT üyeleri, “ortaklık, birlik, dostluk, kardeşlik, ortak atalar, ortak geçmiş, ortak kültür, ortak dil” temaları ile ilişkilerini şekillendirmektedirler.
TDT bünyesinde Türk dünyasında iş birliğinin geleceği konusunda çok umutluyum. TDT Genel Sekreterliği’nde üye ülkelerin temsilcileri farklı iş birliği alanlarında çok yoğun çalışıyorlar ve hedeflerine ulaşıyorlar. Örgütün faaliyetlerini web sitesinden ve sosyal medya platformlarından takip etmek mümkün. Bu konuda çok açık ve şeffaflar. Bu durum, başka devlet ve örgütler tarafından tehdit olarak algılanmasını engelleyecektir. Teşkilatın iş birliği alanlarının çeşitliliği, personelin iş yükünü arttırıyor. Bişkek zirvesinde alınan TDT Sekretaryası’nın personel ve bütçesinin artırılmasına yönelik kararları olumlu buluyorum.
Türk Devletleri Teşkilatı üyeleri, ortak hukuki standartların geliştirilmesi, yargı, adalet ve kolluk kuvvetleri arasındaki iş birliğinin güçlendirilmesini hedefliyorlar. Bu bağlamda, Çolpan-Ata’da 6 Eylül 2024 tarihinde düzenlenen TDT İçişleri Bakanları’nın ilk toplantısı ve Astana’da 9 Eylül 2024 tarihinde düzenlenen TDT Üye Devletleri Adalet Bakanları Konseyi’nin ilk toplantısı önemliydi. Güvenlik Konseyi Sekreterleri toplantılarına devam edecekler. İleride, üyelerin resmi Dış Politika Araştırma Merkezleri’nin koordinasyonu ve iş birliği gündemde olacak. Tüm bu gelişmelerin, TDT’nin güvenlik alanındaki ortaklığını geliştireceğine inanıyorum.
Kültürel diplomasi sayesinde, çok taraflı iş birliği olanakları artıyor. Ülkelerin karşı karşıya kaldıkları sorunlarla ilgili ortak sürdürülebilir çözümler elde etmeleri mümkün olabiliyor. TDT’nin kültürel diplomasi ile elde ettiği ise farklılıkların uzlaştırılması değil, ortak dil, ortak tarih, ortak kültür ve ortak mirasların varlığını vurgulamak; aslında üye devletlerin halklarının “ortaklık, birlik, birlikteliğe” zaten sahip olduklarının altını çizmektir. TDT bu kapsamda, var olan ortak geçmişin unsurlarının yeniden hayat bulması ve güçlendirilmesi misyonu üzerinde çalışmaktadır.
Bişkek Bildirisi’nde, üye devletler, küresel güvenlik konusunda duyarlılıklarını ortaya koydular ve çağrıda bulundular. Özellikle Filistin konusu çok önemliydi. Uluslararası hukuka uygun acil ve kalıcı bir ateşkes sağlanmasını ve Gazze’ye engelsiz insani yardımın ulaştırılmasını, iki devletli çözümü ve başkenti Doğu Kudüs olan, 1967 öncesi sınırlara dayalı, bağımsız, egemen bir Filistin Devleti’nin tanınmasını desteklediler. Tüm ülkeleri, Filistin Devleti’ni tanımaya çağırdılar. Lübnan’da da ateşkes çağrısında bulundular ve Lübnan’ın toprak bütünlüğünü, egemenliğini ve bağımsızlığını desteklediler. Terörizme, siber suçlara, aşırıcılığa, uyuşturucu kaçakçılığına karşı mücadelede iş birliğini sürdüreceklerini belirttiler. Üzerinde durdukları diğer önemli konu ise ırkçılık, ayrımcılık, yabancı düşmanlığı, İslam’a karşı nefret, nefret söylemi ve dezenformasyonla mücadelede iş birliğinin sağlanmasıydı. Üye ülkelerin son zirvede önerdikleri bölge güvenliğiyle ilgili bir gelişme, Afganistan konusunda bir TDT Çalışma Grubu kurulmasıdır.
Kasım 2021’de düzenlenen zirvede, ismi Türk Devletleri Teşkilatı olarak değişen örgütlenme, üyelerine, Türk dünyasının bir parçası oldukları bilincini vermekte, aynı kültürel ve etnik kökten geldiklerini vurgulamaktadır. TDT, üyeleri arasında kültürel, ekonomik ve siyasal iş birliğine yardımcı olmayı amaçlamakta ve yeni bir iş birliği anlayışının şekillenmesini sağlamaktadır. TDT, norm ve kimlik yaratım sürecinin aktif bir aktörü olarak, geliştirdiği söylem ve politikalar sayesinde üye ülkelerin “birlik bilincini” ve “aynı aileden, aynı soydan gelme fikrini” içselleştirmelerini sağlamaktadır. İş birliğini daha kapsamlı ve güçlü hale getirilmesinde, ortak atalar, ortak tarih, ortak dil, ortak kültür ve ortak değerler pek çok ortamda vurgulanmaktadır. TDT’nin üye devletlerinin ortak kimlik anlayışı, Türklük, Türk dili, ortak Türk kültürü ve ortak Türk tarihine dayanmaktadır. Bir forum ve platform özelliği taşıyan TDT toplantıları sayesinde, üye devletler arasında sosyalleşme artmakta ve ortak değerler benimsenmektedir. İş birliğinin kolay, değerli ve üye devletleri güçlendirecek bir kavram olduğu fikri benimsenmektedir. TDT, kendi kurallarını ve değerlerini üreten son derece etkili bir örgütlenmedir. Tedbirli diplomatik söylemi tercih eden örgüt, bölge ülkelerine bir tehdit olarak gözükmeme çabasını ortaya koymakta, ancak “birlikte daha güçlüyüz” sözünü vurgulayarak üye devletler arasındaki güçlü bağı inşa etmektedir. Kimlik inşa sürecinin güçlü bir aktörü olan TDT, Türk dünyasının bilişsel evrimini şekillendirmektedir. TDT bünyesinde kültürel diplomasinin yetkinliği, diaspora topluluklarının etkili kullanımı ve eğitimin ortaklaşması sayesinde, üye ülkelerin ortak norm ve değerleri içselleştirme süreçleri hızlanacak ve iş birliğinin güçlenmesi mümkün olacaktır.
TDT, dijitalleşme, e-ticaret, lojistik ve ulaştırma konusunda pek çok projeyi destekliyor. TDT’nin gündeminde uzun zamandır “Orta Koridor”un geliştirilmesi bulunuyor. Türk Yatırım Fonu’nun kurulması ve TDT’nin genel bütçesinin arttırılması, güvenliğin ekonomik boyutu açısından çok önemli adımlardır. Bişkek Zirvesi’nde duyurulan önemli bir gelişme de “TDT Üye Devletlerinin Merkez (Ulusal) Bankaları Konseyi’nin” kurulmasıdır.
5-6 Kasım 2024 tarihlerinde Bişkek’te toplanan zirvede özellikle çevre konusunda alınan kararları çok değerli buluyorum. TDT Kırgız Dönem Başkanlığı, “Ekonomik Entegrasyon, Sürdürülebilir Kalkınma, Dijital Gelecek ve Güvenlik” konularına odaklanan bir tema belirledi.
Bu bağlamda, bence özellikle üzerinde durmamız gereken konu küresel iklim değişikliği ve sürdürülebilir kalkınmadır. Üyelerin bu konudaki iş birliğini çok kıymetli buluyorum. Üyeler, Türk Yeşil Finans Konseyi’nin kurulması konusunda anlaştılar. Macaristan merkezli “TDT Kuraklık Önleme Enstitüsü” tarafından başlatılan, su kaynaklarının sürdürülebilir ve verimli kullanımı konusunda iş birliği son derece önemli. Özbekistan, “Türk Çevre Konseyi” oluşturma girişiminde bulundu ve bu kapsamda Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de gerçekleşecek COP29 toplantısında, TDT Çevre ve Ekolojiden Sorumlu Bakanları ilk toplantılarını gerçekleştirecekler.
Soru 2: Türk bölgesi stratejik bir konuma sahiptir. Doğu, batı, kuzey ve güneyin kesişim noktasında bulunan bir konumda yer alıyor. Yaklaşık 170 milyonluk bir nüfustur ve 4,5 milyon kilometrekarelik bir alana yayılmıştır. Bu bölge, karşılıklı ticaret ve ekonomik bağları güçlendirmek için eşsiz fırsatlar yaratmaktadır. Yine, teşkilat üyesi ülkelerin ekonomilerine baktığımızda, toplam gayrisafi yurt içi hasılasının yaklaşık 1,9 trilyon dolara ulaştığını görüyoruz. Türk dünyasının giderek güçlenmesi karşısında, özellikle teşkilata üye ülkelerin coğrafyasında hâkim olan süper güç dediğimiz Rusya ve Çin’in, yine bölgede nüfuz sahibi olmak isteyen Batı’nın, Türk Devletleri Teşkilatı’na bakış açıları nelerdir ve teşkilatın geleceğine yönelik tehdit oluştururlar mı?
Türk Devletleri Teşkilatı, Türkiye’nin dış politikasında, Türk dünyası ilişkilerinin geliştirilmesi açısından başat aktördür. Ancak diğer TDT üyelerinin, başka örgüt ve platformlarda diğer bölge ülkeleriyle ilişkilerini sürdürdüklerini de ifade etmeliyim. Orta Asya+ toplantıları yapılıyor. Bu toplantılara, beş Orta Asya ülkesi yanında Azerbaycan da katılıyor. Orta Asya + ABD, Orta Asya + Rusya, Orta Asya + Almanya, Orta Asya + Çin zirvelerinde bölgeyle iş birliği olanakları üzerinde çalışılıyor. TDT, özellikle bölgenin dışa açılması, lojistik, ulaştırma ve ticaretin geliştirilmesi üzerinde çalışıyor ve Orta Koridor’u destekliyor. Bahsi geçen diğer ülkelerin TDT ile ilgili gelişmeleri dikkatle takip ettiğini değerlendiriyorum. Ancak şu aşamada, TDT bölgedeki güçleri tehdit eden ya da rahatsız eden bir uluslararası örgüt değil. Rusya, Avrasya Ekonomik Birliği, Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü ve enerji ağları ile bölgede çok etkin. Çin, altyapı faaliyetlerini destekliyor ve enerji ithal ediyor. Şanghay İşbirliği Örgütü üzerinden de bölgeyle iş birliğini sürdürüyor. Bunun yanında, TDT’nin aktif gözlemci üyesi Macaristan’ın TDT-AB ilişkilerinin geliştirilmesinde aktif rol alacağı anlaşılıyor.
Soru 3: Türk devletlerinin ortak bir alfabeye geçmesi ve dilde birlik sürecinin hızlandırılması amacıyla Ortak Alfabe Komisyonu kuruldu. Komisyon geçtiğimiz aylarda 34 harften oluşan ‘‘Ortak Türk Alfabesi’’ önerisi üzerinde uzlaşı sağladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’da Türk Devletleri Teşkilatı ‘‘Bişkek Zirvesi’’nde ortak alfabe için ‘‘tarihi bir adım’’ diyerek, hayata geçirirsek ‘‘tarihi bir eşiği aşacağız’’ ifadelerini kullandı. Siz ‘‘Ortak Türk Alfabesi’’ kararını nasıl değerlendiriyorsunuz, hayata geçebilir mi?
Bir anlayışın, bilincin ve bu anlamda bir birlik şuurunun oluşmasına katkıda bulunmuştur. Bilindiği gibi, 1993’ten beri “ortak alfabe” konusunda çalışmalar yapılıyor. TDT, ortak alfabe konusunda da öncü oldu. 29 harf ortak ve toplam 34 harfli bir alfabe. Türkiye ve Azerbaycan’ın alfabelerinde değişiklik olmayacak. Özbekistan, Kazakistan ve Kırgızistan bu alfabeden yararlanabilecekler.
Soru 4: Türk Devletleri Teşkilatı’nda Türkmenistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Macaristan gözlemci üye statüsünde yer alıyor. Özellikle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin teşkilat içerisindeki varlığı çok konuşuluyor ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’da sık sık KKTC’nin teşkilattaki varlığı için ‘‘en üst düzeyde temsilinin mühim olduğunu’’ vurguluyor. Fakat Avrupa Birliği, KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatı’ndaki varlığından rahatsız ve bunun yanında teşkilata üye ülkelerden bazıları da KKTC’nin tam üye olmasına çekingen bakıyor. Siz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin teşkilat içeresindeki varlığını nasıl görüyorsunuz? İlerleyen süreçte KKTC, Türk Devletleri Teşkilatı’na tam üye olabilir mi?
KKTC’nin, TDT içindeki varlığı son derece önemli. 5-6 Kasım 2024 tarihleri arasında Bişkek’te gerçekleşen zirvede, KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar, onur konuğu oldu, bunu sevinçle karşılıyorum. KKTC’nin, Türk dünyasının bu önemli platformunda temsili konusunda, Sayın Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın çabalarını da takdirle karşılıyorum. Sayın Ersin Tatar, haksız izolasyonların kaldırılması konusunda destek istedi ve KKTC’nin Doğu Akdeniz’deki stratejik konumunun altını çizdi. KKTC’nin bu toplantılarda yer alması, sorunlarını anlatmasını ve Türk dünyasından destek almasını sağlayacaktır.