Gürcistan’da son aylarda yaşanan protestolar, ülkedeki Doğu ve Batı eksenine yönelik politik eğilimleri açmaza sürükleyerek gün geçtikçe derinleştiriyor. Geçtiğimiz aylarda onaylanan ‘‘Yabancı Etkinin Şeffaflığı’’ yasa tasarı ve bu tasarının onaylanmasının ardından Avrupa Birliği (AB)’nin Gürcistan’ın adaylık statüsünü askıya alması, Gürcistan’da AB yanlısı muhalefet ve kitlelerin sokağa dökülmesine neden oldu. Gürcistan’ın iç ve dış politikasını etkileyen ‘‘Yabancı Etkinin Şeffaflığı’’ adı verilen yasa kamuoyunda geniş yer tutarken, yasa karşıtı kitlesel protestolar aylarca devam etti. Ekim ayında Gürcistan’da yapılan seçimlerde iktidarda bulunan ve bu yasa sebebiyle yoğun tepki toplayan Gürcü Hayali Parti’sinin tekrar birinci parti seçilerek iktidara gelmesi, aylarca protesto gösterisi düzenleyen kitlelerin tekrar sokağa dökülmesine neden oldu. Muhalefet partileri ve Cumhurbaşkanı seçimin şaibeli olduğunu iddia ederek seçim sonuçlarını kabul etmezken, AB müzakerelerinin 2028’e ertelenmesi ise tansiyonu iyice yükseltti.
Yabancı Etkinin Şeffaflığı Yasası
Kitlelerin tepkisine neden olan ‘‘Yabancı Etkinin Şeffaflığı’’ yasası, sivil toplum kuruluşlarını denetim altına almayı amaçlayan bir yasadır. Bu yasaya, fonlarının yüzde 20’sinden fazlasını yurt dışından alan Gürcistan’daki sivil toplum kuruluşlarını denetime tabi tutmayı amaçlamaktadır. Fonlarının yüzde 20’sinden fazlasını yurt dışından sağlayan sivil toplum kuruluşları ‘‘yabancı bir gücün çıkarlarını gözeten organizasyon’’ olarak kayıtlara geçecek ve ceza uygulanacak. Fonları takip edilmesi amacıyla, yasa gereği sivil toplum kuruluşları her yıl mali beyanname doldurması zorunlu hale gelecek. Beyannamenin doldurulmaması halinde kurumlara 25 bin Gürcistan Larisi cezası verilecek.
Gürcü Hayali Partisi, ‘‘Yabancı Etkinin Şeffaflığı’’ yasa tasarısını ilk olarak Mart 2023’te parlamentoya sunmuş ve tartışmalara neden olmuştu. Yasa tasarısı muhalefet ve uluslararası organizasyonlardan yoğun tepki alınca geri çekildi. 2024 yılında ise Gürcistan’ın başkenti Tiflis’te haftalarca süren protestolara, muhalefete ve uluslararası organizasyonların yoğun tepkisine rağmen yasa onaylandı. Gürcistan ve AB bayraklarıyla sokağa inen protestocuların endişe duyduğu en temel noktalardan biri, bu yasa tasarısının, Mart 2022’de AB üyeliğine başvuran ve Aralık 2023’te adaylık statüsü alan Gürcistan’ın, Avrupa Birliği ile ilişkilerinin bozulmasıydı. Gelinen noktada beklenen gerçekleşti; Temmuz 2024’te Gürcistan’ın Adaylık Statüsü askıya alındı. Bununla birlikte geçtiğimiz haftalarda Gürcistan Başbakanı Irakli Kobakhidze, AB üyelik müzakerelerini 2028 sonuna kadar askıya aldı.
Gürcistan’da Seçimler
Gürcistan’da 26 Ekim’de parlamento seçimleri gerçekleştirildi. 2012’deki seçimleri kazanarak iktidara gelen Gürcü Hayali partisi 26 Ekim 2024 tarihinde gerçekleştirilen seçimleri de kazanarak dördüncü kez iktidara geldi. Gürcistan Merkezi Seçim Komisyonu tarafından açıklanan seçim sonuçlarına göre, Gürcü Hayali Partisi yüzde 53,93 oy alarak seçimden birinci parti çıktı. Sırasıyla oyların yüzde 11,03’ünü alan Değişim İçin Koalisyonu ikinci, yüzde 10,16’sını alan Gürcistan’ı Kurtarmak İçin Birlik üçüncü, yüzde 8,81’ini alan Güçlü Gürcistan dördüncü ve yüzde 7,77’sini alan Gakharia Gürcistan İçin beşinci oldu. Gürcistan Başbakanı Irakli Kobakhidze, seçim sonuçlarının ardından yaptığı açıklamada, seçimlerin rekabetçi bir ortamda gerçekleştiğini belirterek, uluslararası gözlemcilerin de seçimlerin seçim ilkelerine uygun bir şekilde düzenlendiğini teyit ettiğini söyledi ve bu seçimlerin meşruluğu konusunda herhangi bir soru işaretinin olmayacağını açıkladı.
Muhalefet partileri Gürcistan Merkezi Seçim Komisyonu’nun açıkladığı verileri reddetti. En çarpıcı açıklama iste Gürcistan Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili’den geldi. Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili parlemento seçimlerde halkın oylarının çalındığını iddia ederek, ‘‘Biz, Rus özel operasyonu olarak tanımlanabilecek bir olayın kurbanı olduk. Halkımıza, ülkemize hibrit savaşın yeni türünden biri uygulandı’’ şeklinde açıklamada bulundu. Muhalefet partileri tarafından da desteklenen Cumhurbaşkanı seçim sonuçlarını kabul etmeyeceklerini belirtti.
Gürcistan’ın, Avrupa ile geleceği olan bir ülke olduğunu ve bundan vazgeçmeyeceklerini vurgulayan Zurabişvili, ‘‘Bu seçim tanınamaz çünkü bu, Rusya’nın buraya girişinin, Gürcistan’ın Rusya’ya bağlılığın tanınmasıdır’’ ifadesini kullanarak halkı sokağa çağırdı.
Avrupa Birliği ve Gürcistan İlişkileri: Rusya-Batı-Gürcistan Üçgeni
Avrupa Birliği genişleme politikaları doğrultusunda ve belirli kriterler çerçevesinde Gürcistan gibi Sovyetler Birliği’nin çöküşü sonrası bazı ülkelerle yakın iş birliği sağlamak amacıyla kendi mekanizmasına entegre etmektedir. Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle birlikte Gürcistan, bağımsızlık sonrası Avrupa ile yakın temaslar kurmaya başlamıştır. Ancak esas politik dönüşüm 2003 yılında gerçekleşen Gül Devrimi ile yaşanmıştır. Gül Devrimi sonucu, Sovyet yanlısı düşünceye sahip kişiler iktidardan uzaklaştırılmıştır. Eski Başkan Mikheil Saakashvili döneminde, Gürcistan’ın Avrupa-Atlantik entegrasyonu öncelikli hedef olarak belirlenmiş ve Gürcistan’ın Avrupa’ya ait olduğu vurgulanmıştır. Gürcistan’ın NATO’ya üyelik için gerekli askeri, siyasi ve ekonomi alanlarında program oluşturulması, 2008 yılında Rusya ile yaşanan savaşın en önemli nedenlerinden biri olduğu da açıktır.
Avrupa Birliği’nin 2009 yılında başlattığı, Doğu Ortaklık Projesi, AB’nin Doğu komşularıyla ilişkilerini güçlendirmeyi hedefleyen bir politika aracıdır. Bu program, özellikle eski Sovyetler Birliği’nin bir parçası olan altı ülkeye odaklanır: Ermenistan, Azerbaycan, Belarus, Gürcistan, Moldova ve Ukrayna. Bu proje kapsamın Gürcistan ile AB arasındaki temaslar yıllar içerisinde artarak istikrarlı bir ivme kazanmıştır. Gürcistan, 2024 yılına kadar Batı yanlısı politikalar izlemeye devam etmiştir. AB Doğu Ortaklık Projesi’ne bakıldığında Rusya’nın hem Güney Kafkasya’da hem de Karadeniz hattında çevreleme politikasının bir ürünü olduğu görülmektedir. Doğu Ortaklık Projesi, Rusya tarafından bir tehdit olarak algılanmıştır. Moskova, bu projeyi, kendi etkisi altındaki ‘‘yakın çevre’’ ülkelerini Batı’ya kaptırma riski olarak görmüştür.
2016 yılında Gürcistan ve AB arasında yapılan Ortaklık Anlaşması’nın yürürlüğe girmesi ile birlikte Gürcistan Batı eksenine entegre olabilecek modernizasyonları arttırırken kazanım olarak nitelendirilen bir dizi haklar da elde etmiştir. Bu anlaşma ile beraber Gürcistan, Şengen bölgesinde vizesiz seyahat imkanına sahip olmuş; askeri eğitim, tıbbi eğitim, güvenlik, adalet, geri kabul anlaşması gibi birçok alanda AB ile iş birliği sağlanmıştır. Böylece Gürcistan, AB adaylık sürecine dahil olmadan çeşitli alanlarda kendini reformize ederken, Rusya’ya karşı da güçlendirilmesini sağlamıştır.
Gürcistan’da Protestolar
Gelinen noktada, protestocular ve muhalefet partileri, AB uyum sürecinde edinilen kazanımların kaybedileceği ve Rusya eksenli bir rejimin doğduğuna dair düşünceler içerisinde derin endişelere sahiptir. ‘‘Yabancı Etkinin Şeffaflığı’’ yasasını çıkaran ve Moskova’ya yakın politikalar uyguladığını iddia edilen Gürcü Hayali Partisi’nin 53,9 oyla birinci olması Gürcistan’daki protestoları daha şiddetlendirmiştir. Gürcistan Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili seçim sonuçlarını tanımayıp halkı sokağa çağırması ise, kitlelerle güvenlik güçlerini karşı karşıya getirmiştir. Zurabişvili, ‘‘Bu seçim tanınamaz çünkü bu, Rusya’nın buraya girişinin, Gürcistan’ın Rusya’ya bağlılığın tanınmasıdır’’ ifadelerini kullanarak, Gürcistan’daki Doğu-Batı politik açmasını daha da derinleştiren bir ifade olarak karşımıza çıkmaktadır.
Gürcistan Başbakanı İrakli Kobakhidze ise 26 Ekim’de yapılan parlamento seçiminin sonuçlarını kabul etmeyenleri anayasal düzene karşı çıkmakla suçladı. Ona göre, aslında Cumhurbaşkanı ve muhalefet partileri mevcut sistemi sabote ediyor, halkı da buna teşvik ediyordu. Cumhurbaşkanı ve muhalefet partilerine AB ve NATO kanadından destek geldi. AB ve NATO, muhalefet partileri ve Cumhurbaşkanı tarafından usulsüzlük olduğu iddia edildiği seçimler için soruşturma yapılmasını ve seçimlerin yeniden yapılmasını talep etti.
Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve AB Konseyi tarafından yapılan ortak açıklamada, parlamento seçimlerinin dikkatle izlendiği ifade edilmiştir. Açıklamada, Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatı’nın (AGİT) öncülüğünde yürütülen Uluslararası Seçim Gözlem Misyonu’nun ilk bulgularına yer verilmiş ve seçimlerin, oy gizliliğinin sıkça ihlal edildiği, çeşitli prosedür eksikliklerinin yaşandığı, seçmenler üzerinde baskı ve yıldırma yöntemlerinin uygulandığı, seçimlerin gergin bir ortamda yapıldığına dikkat çekilmiştir. NATO Sözcüsü Farah Dakhlallah ise X hesabından yaptığı paylaşımda, Uluslararası Seçim Gözlem Misyonunun ülkedeki seçimlerin ‘‘eşit olmayan bir ortamda gerçekleştiği ve bu durumun halkın seçim sonuçlarına olan güvenini zedelediğini’’ bildirdiğini anımsatarak, ihlallere ilişkin iddiaların ‘‘eksiksiz şekilde’’ soruşturulması gerektiğini ifade etmiştir.
Avrupa ve NATO kanadından seçimlere yönelik seçimlere yönelik eleştirel yaklaşımlar yükselirken, Başbakanı Kobakhidze’nin, Gürcistan’ın AB’ye katılım müzakerelerinin 2028’e kadar gündeme alınmamasına yönelik kararı protestoları ileri seviyeye taşıdı. Tiflis’te başlayan protesto dalgası her geçen gün yükselirken polis ile protestocular karşı kaşıya geldi. Göstericiler, AB ve Gürcistan bayrakları ile hem seçim sonuçlarını hem de AB müzakerelerinin ertelenmesine tepki gösterdi; trafik kapatıldı caddelerde çadırlar kuruldu; protestocular güvenlik güçleri tarafından tomalarla dağıtılmaya çalışırken, protestocular güvenlik güçlerine havai fişek saldırısı ile karşılık verdi. Ancak gelinen noktada muhalefetin de protestolarına rağmen 26 Ekim’deki seçimlerin ardından oluşan yeni parlamento ilk oturumu gerçekleştirdi.
Cumhurbaşkanlığı Seçimleri Gürcü Hayali Partisi’nin Gücünü Pekiştirdi
Parlemento seçim sonuçlarını en baştan beri reddeden ve halkı sokağa çağıran Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili, 14 Aralık’ta gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçimleri için de duyduğu endişeyi de göz önünde bulundurmak gerekir. 2017 yılında gerçekleştirilen anayasa değişikliğiyle, cumhurbaşkanı 300 kişilik Seçim Kurulu tarafından seçilmesine karar verilmişti. Seçim Kurulu, 150 milletvekili ile birlikte diğer 150’si Abhazya Bölgesi Yüksek Konseyi’nden 20 üye, Acara Bölgesi Yüksek Konseyi’nden 21 ve yerel yönetim organlarının temsilcilerinden oluşan 109 üyeden oluşmaktadır.
Parlamento çoğunluğunun Gürcü Hayali Partisi’nde olması, kendi adaylarının seçilme ihtimalinin kuvvetlendirmektedir. Bu sebeple Salome Zurabişvili’nin yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimleri için parlamento seçimi sonuçlarının belirleyici olması ile ilişkili olarak endişe içerisinde olması normaldir.
Gürcistan’daki parlamento seçiminin sonuçlarını tanımayan 61 muhalif milletvekilli oy verme süreçlerine katılmayacaklarını belirterek, cumhurbaşkanı seçimini meşru görmeyerek aday çıkarmadı. Cumhurbaşkanının seçilebilmesi için 300 üyeden en az 151 kişinin oy vermesi gerekiyor. 14 Aralık’ta yapılan 6. cumhurbaşkanı seçimi için, Gürcü Hayali Partisi, eski futbolcu ve milletvekilli Mikheil Kavelaşvili’yi adayı gösterdi. Tek aday olan Mikheil Kavelaşvili seçimleri kazandı.
28 Kasım 2018’de Gürcistan’ın 5’inci ve ilk kadın cumhurbaşkanı seçilen Zurabişvili, ‘‘Bu arada hiçbir yere gitmiyorum, makamı kimseye bırakmayacağım. Buradayım ve burada olacağım’’ ifadelerini kullandı.
Gürcistan Başbakanı İrakli Kobakhidze seçim günü yaptığı açıklamada, 2013-2014 yıllarında Ukrayna’da Maidan Devrimi ile sonuçlanan büyük halk protestolarına atıfta bulunarak, Gürcistan’daki muhalefet partisinin Maidan’dan ilham alan senaryosunun, hükümetin Avrupa Birliği katılım müzakerelerini 2028’e kadar askıya almasına karşı devam eden protestoların ortasında ‘‘başarısız olduğunu’’ ve ‘‘asla gerçekleşmeyeceğini’’ ifade etti.
Başbakan, protestolar devam ederken, Ekim parlamento seçimlerinde iktidardaki Gürcü Hayali Partisine oy veren 1.120.000’den fazla insan olduğunu belirtti. Gürcistan Parlamentosu Başkanı Shalva Papuashvili 14 Aralık seçim günü yaptığı açıklamada, tüm yabancı aktörlerini ‘‘Gürcistan’ın demokrasisini tanıması gerektiği’’ yönünde çağırdı ve ülkeyi ‘‘Avrupa Birliği için bir sınav’’ olarak nitelendirdi. Cumhurbaşkanı’nın göreve başlama töreninin 29 Aralık’ta yapılması planlanıyor.
Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili’nin açıklamaları ve muhalefetle birlikte sokağı hareketlendirmesi, bazı analistler tarafından provokatif olarak değerlendirilebilir. Ancak, bu durum hem içeride hem de dışarıda farklı algıların oluşmasına neden olmaktadır. Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili’nin seçim sonuçlarını tanımaması ve protestoları teşvik eden açıklamaları hem muhalefetin hem de AB ve NATO gibi Batı kurumlarının desteğini aldı. Ancak Zurabişvili’nin bu tutumu, onun yeniden seçilme ihtimalinin düşük olması ve parlamentodaki çoğunluğun Gürcü Hayali Partisi’nde bulunması nedeniyle, birçok çevrede popülist bir adım olarak yorumlanması kaçınılmazdır. Öte yandan, Zurabişvili’nin açıklamalarının Rusya yanlısı bir hükümet oluşumuna dair endişeleri artırdığı gözlemlenmektedir.
Zurabişvili’nin, Gürcistan’da ‘‘Rusya’nın hibrit bir savaş yürüttüğünü’’ ve seçimlerin sonuçlarının bu savaşın bir parçası olduğunu gibi sert söylem ve iddiaları ileri sürmesi, Gürcü halkında ve Batı tarafından bir alarm etkisi yaratmaktadır. Bununla birlikte bu tür iddialar, iç siyasette kutuplaşmayı derinleştirirken, Gürcü Hayali Partisi’nin Rusya yanlısı bir ajanda izlediği algısını pekiştirmektedir. Eğer bu algı daha da güçlenirse, AB ve NATO’nun Gürcistan’a yönelik politikalarını kısıtlayıcı yönde sertleşebilir.
AB ve NATO’dan gelen, seçimlerin şaibeli olduğuna ve yeniden değerlendirilmesi gerektiğine yönelik çağrılar, Batı’nın Gürcistan’daki demokratik süreçlere duyduğu hassasiyetin bir göstergesi. Ancak bu durum, Gürcistan hükümetinin, özellikle Başbakan İrakli Kobakhidze’nin, Batı karşıtı söylemleri güçlendirmesine yol açabilir. Çünkü Batı’dan gelen yorumlar bir müddet sonra iç işlerine müdahale algısını yaratarak mevcut hükümetin Batı’ya karşı mesafesini derinleştirmesine neden olabilir. Bu da mevcut hükümetin Rusya etkisinde politika izleme eğilimine sahip olabileceği bir ortam yaratabilir. Bu sebeple, hem AB’nin hem de NATO’nun dış politikada ‘‘yaptırım uygulama anlayışından’’ vazgeçerek Gürcistan’a yönelik politikalarında yeni bir strateji geliştirmelerini gerekmektedir. Gürcistan’daki mevcut gerilim, hem iç siyasetin hem de uluslararası ilişkilerin yeniden tanımlanacağı bir dönüm noktasıdır. Gürcistan’ın Doğu-Batı eksenindeki bu gerilimli süreci, uluslararası toplumun dikkatle izlemesi gereken bir stratejik çatışma alanıdır.