Fransa’nın denizaşırı bölgelerinden biri olan Yeni Kaledonya, Pasifik Okyanusu’nun güneyinde yer alan bir takımadadır. Fransa’nın denizaşırı bölgesi olma statüsü, bölgenin Fransa’nın bir parçası olduğunu ancak belirli bir özerklik seviyesine de sahip olduğunu ifade etmektedir. 4 Eylül 1774 tarihinde İngiliz kâşif James Cook tarafından keşfedilen Yeni Kaledonya, 1853 yılında Fransız kolonisi olmuş, bu dönemden itibaren Fransa’nın kontrolü altında kalmış, o tarihten bu yana yerli halk ile Fransız yönetimi arasında sürekli çatışmalar yaşanmıştır. Zamanla Fransa’dan göç edenlerin yerleşim yeri haline gelmiştir. II. Dünya Savaşı sırasında stratejik bir konumda olan Yeni Kaledonya, Müttefik kuvvetler için önemli bir üs olarak kullanılmıştır.
1998 yılında imzalanan Nouméa Anlaşmasıyla Yeni Kaledonya’ya özerklik verilmiş ve bölgenin kendi kendini yönetmesine yönelik adımlar atılmış olsa da bu anlaşma bölgenin müstakil yönetim taleplerini tam olarak karşılayamamıştır. 2018 ve 2020 yıllarında bağımsızlık için yapılan referandumlarda, bağımsızlık karşıtları kazanmıştır. Son referandum 2021’de yapılmış ve yine bağımsızlık karşıtları kazanmıştır. Ancak bağımsızlık talep edenler de oldukça güçlü bir potansiyele sahiptir.
Yeni Kaledonya Fransa için Neden Önemli?
Yeni Kaledonya, stratejik konumu ve zengin nikel rezervleri nedeniyle Fransa için büyük öneme sahiptir. Pasifik Okyanusu’nda, Avustralya ve Fiji arasında yer alarak deniz yollarını kontrol edebilmektedir. Dünya nikel rezervlerinin yüzde 10’una sahip olan Yeni Kaledonya, nikel ve kobalt gibi kritik minerallerin üretiminde önemli bir rol oynamaktadır. Bu mineraller, özellikle yenilenebilir enerji teknolojileri ve elektrikli araç bataryaları için hayati öneme sahiptir.
Bir diğer yönü ise, Fransa’nın Pasifik’teki varlığını ve etkisini sürdürmesini sağlayan bir denizaşırı bölge olmasıdır. Fransa, burada askeri üsler bulundurarak bölgedeki askeri varlığını güçlendirmektedir, bu da Çin’in artan etkisine karşı stratejik bir denge unsuru olarak görülmektedir. Ayrıca, Fransa’nın Yeni Kaledonya’daki varlığı, ABD ile stratejik ortaklıklar ve bölgedeki deniz güvenliği açısından da büyük önem taşımaktadır.
Yeni Kaledonya’da İsyan
1998 yılında imzalanan “Noumea Anlaşması” ile Fransa, güvenlik, savunma, adalet ve mali konular dışındaki alanları Yeni Kaledonya yönetimine bırakmayı kabul etmiştir. Anlaşmaya göre sadece 1998 yılından önce adada yaşamaya başlayan kişilerin ve onların çocuklarının oy kullanabilmesi kararlaştırılmıştır. Bu karar adadaki krizin önüne geçmek ve nüfusu azalan bölgenin yerli halkı Kanakların seçimlerde etkisinin azalmasını engellemek için alınmıştır. Fransa ile Yeni Kaledonya arasında ‘‘Noumea Anlaşması’’nda Paris, bölgeye daha fazla siyasi özerklik vermeyi ve seçmen listelerini o dönemde bölgede ikamet edenlerle sınırlandırmayı taahhüt etmiştir. Bu da seçmen listelerinin 1998’den bu yana güncellenmediği ve yeni yerleşimcilerin oy kullanamayacağı anlamına gelmektedir. Bu sebeple anayasa reformu planlanmıştır. Böylece Fransız hükümeti anayasa değişikliği taslağıyla adadaki 25 binden fazla Fransız’ın seçimlerde oy kullanmasının önünü açmak istemektedir.
Yeni Kaledonya’da bağımsızlık yanlıları ve Fransa’ya bağlı kalma yanlıları arasındaki gerilim 13 Nisan Pazartesi günü bağımsızlık isteyenlerin başlattığı isyana dönüşmüştür. Protestoların ana sebebi bölgedeki il seçimlerinde seçmen kitlesini genişletmeyi amaçlayan anayasa reformu olmuştur. Paris’teki ulusal mecliste görüşülmekte olan bu reform kapsamında, Fransa anakarasından gelen ve 10 yıl Yeni Kaledonya’da yaşayan Fransızlara, il seçimlerinde oy kullanma hakkı planlanmıştır. Bu da bağımsızlık destekçilerinin tepkisine neden olmuştur.
Yeni Kaledonya’nın başkenti Noumea’da Fransız sömürgeciliğine karşı protestoların isyana dönüşmesi dünya kamuoyunda geniş yankı uyandırmıştır. Fransız ordusu, Yeni Kaledonya limanlarına ve havaalanlarına konuşlanmıştır. Fransız temsilcisi, Yeni Kaledonya’daki isyanların bazı bölgelerinin devlet kontrolü dışında olduğu şeklinde açıklama yapmış ve Ada’da olağanüstü hal ilan edilmiştir. Yeni Kaledonya Cumhuriyeti’nin yüksek komiseri Louis Le Franc, Ada’daki polis ve jandarma sayısı 1.700’den 2.700’e çıkardığını ve takviye kuvvetlerinin geleceğini ve geniş güvenlik önlemleri alındığını duyurmuştur. Durumu kontrol altına almak isteyen otoriteler sosyal medya uygulaması TikTok’un protestocular tarafından kullanıldığını gerekçe göstererek yasaklamıştır.
Fransız yetkililer olaylara ilişkin yaptığı açıklamada olağanüstü hâl kapsamında tahmini 5.000 isyancıdan 200’den fazlasının gözaltına alındığını belirtmiştir. Fransa’nın olağanüstü hâl ilan ettiği Yeni Kaledonya’da isyana bağlı olarak oluşan hasarın 150 milyon euro olduğu tahmin edilmektedir.
Fransa, Neden Azerbaycan’ı Yeni Kaledonya’ya Karışmakla Suçluyor?
Fransa’nın Yeni Kaledonya’da meydana gelen isyandan Azerbaycan istihbaratını sorumlu tutması ise iki devlet arasındaki gerilimi pekiştiren bir suçlama oldu. Fransa İçişleri Bakanı Gérald Darmanin Yeni Kaledonya’da çıkan olaylar için Azerbaycan’ı hedef alarak, “Bazı ayrılıkçıların Azerbaycan ile anlaşma yapmış olmasından üzüntü duyuyorum” açıklamasın yapmıştır. Gerekçe olarak Bakü İnisiyatif Grubu’nun 24 Şubat 2024 tarihinde İstanbul’da düzenlediği “Dekolonizasyon: Rönesansın Uyanışı” adlı uluslararası konferansı göstermiştir. Etkinlikte aralarında Yeni Kaledonya’nın da bulunduğu 13 ülke Fransa Cumhurbaşkanı Macron’a açık bir mektup yazarak Fransız sömürgeciliğinden şikâyet etmiştir. Yeni Kaledonya’da tartışmalı reform tasarısı nedeniyle şiddet olayları devam ederken, Fransız Senatör Valerie Boyer ise Macron yönetimine seslenmiştir. Valerie Boyer, Yeni Kaledonya’daki olaylardan Azerbaycan’ı sorumlu tutarak, bu üç ülkenin “acımasız sömürgeci Fransa imajını yaydığını” iddia etmiştir. Boyer, Fransız hükümetini bu “müdahaleye” karşı harekete geçmeye çağırmıştır.
Fransız medyasındaki bazı basın kuruluşları protestolarda Azerbaycan bayrakları bulunduğunu ve bu nedenle Azerbaycan ve Türk istihbaratının sorumlu olduğunu iddia etmiştir. Hatta bazıları bu krizin perde arkasında Çin ve Rusya’nın sorumlu olduğunu öne sürecek kadar ileri gitmiştir. Fransa Dışişleri Bakanlığı’nın binlerce kilometre ötede, okyanusun ortasındaki bu ayaklanmadan Azerbaycan’ı sorumlu tutması belki de son günlerin en dikkat çekici gelişmesidir. Peki Bakü’nün Pasifik Okyanusu’nda ne gibi bir çıkarı olabilir? Yeni Kaledonya’daki olaylar bir ya da daha fazla aktörün suçlanmasıyla açıklanabilir mi?
Fransa, Yeni Kaledonya’daki ayaklanmalardan Azerbaycan’ı resmen sorumlu tutmuştur. Fransa İçişleri Bakanı Gérald Darmanin, “Bu hayali değil, gerçek. Bağımsızlık yanlısı grupların bazı liderlerinin Azerbaycan ile anlaşmaya varmış olmasından üzüntü duyuyorum. Eğer Azerbaycan içişlerimize karıştıysa, bunu söylemek zorundayız: Fransa kendi topraklarında egemen bir devlettir.’’ ifadelerini kullanırken, Azerbaycan ise iddiaları reddetti. Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ayhan Hacızade, “Destekleyemedikleri ve kanıtları bile olmayan tüm bu iddiaları reddediyoruz. Fransa’nın Azerbaycan’a yönelik aşağılayıcı açıklamalarını şiddetle kınıyor ve Ermenilerin toplu katliamı gibi kabul edilemez suçlamalarla Azerbaycan’a yönelik karalama kampanyasının durdurulmasını talep ediyoruz. Azerbaycan ile Yeni Kaledonya’daki bağımsızlık mücadelesi liderleri arasında herhangi bir bağlantı olduğu iddiasını tamamen reddediyoruz.” açıklamasını yapmıştır.
2023 tarihinde Fransız sömürgesi altında olan topraklarda yer alan birçok bağımsızlık hareketinin temsilcileri Azerbaycan’ın başkentine gelerek ‘‘Bakü İnisiyatif Grubu’’ adı altında toplanmıştı. Bu ev sahipliği, Bakü yönetiminin açıkça Ermenistan’dan yana olan Fransa’ya karşı politik bir hamle olarak yorumlanmıştı.
Konuyla ilgili açıklama yapan Azerbaycan Milletvekili Müşvig Jafarov, ‘‘Azerbaycan’ın sömürgecilikten zarar görenler üzerinde egemenlik hakkına her zaman sahip olduğunu’’ söyledi. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ise konuşmasında, “Fransa’nın Avrupa dışında kontrol ettiği topraklar Fransız sömürge imparatorluğunun iğrenç kalıntılarıdır. Ayrıca Fransa’yı sömürgeci geçmişi, kanlı sömürge suçları ve Afrika, Güneydoğu Asya ve diğer bölgelerdeki Bağlantısızlar Hareketi üyesi ülkelere yönelik soykırım eylemleri nedeniyle özür dilemeye ve sorumluluğunu kabul etmeye çağırıyoruz.’’ ifadelerini kullandı.
Değerlendirme
Fransa yıllardır Yeni Kaledonya’da yapılan referandumlara müdahale etmektedir. Son olaylar adanın Fransa’dan ayrılmasına ilişkin referandumun sonuçlarını etkilemeyi amaçlamaktadır. Paris, bu politikaya karşı çıkan ve Kanak halkının haklı sesini destekleyen Azerbaycan’ı bölücülüğü desteklemekle suçlamaktadır. Fransa, 30 yılı aşkın süredir Güney Kafkasya’daki her türlü barış ve istikrarın önünde engel teşkil ederken, uluslararası kuruluşların Kaledonya halkına karşı baskı ve itirazlarına yönelik resmi bir açıklama yapmaması ve Fransa Dışişleri Bakanı’nın Azerbaycan’ı Fransa’nın içişlerine karışmakla suçlaması tek taraflı siyasetine devam ettiğini göstermektedir. Bakü’nün Yeni Kaledonya’daki halka destek vermesi, Fransa ile Azerbaycan arasında daha fazla gerginliğe neden olmaktadır. İki ülke arasındaki bu gerginlik, hem uluslararası düzeyde daha geniş etkiler yaratma potansiyeline sahip bir durum olarak varlığını korumaktadır.