Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Bir Ülkenin İstikrar Arayışı: Suriye’de Toplumsal Gerilimler ve Geçiş Sürecinin Zorlukları

Yazar: Sümeyra ULUS

Suriye’de son dönemlerde yaşanan gelişmeler, ülkenin kaderini şekillendiren kritik olaylara sahne oluyor. 2024 yılının Aralık ayında, uzun süre iktidarda kalmış olan Beşar Esad’ın devrilmesiyle başlayan süreç, başlangıçta ülkenin geleceği için bir umut ışığı yakmış gibi görünüyordu ancak bu geçiş süreci, yeni çatışmalar ve kargaşalarla gölgelenmiş durumdadır. Esad’ın devrilmesinin ardından iktidara gelen Suriye Geçici Hükümeti, birçok zorlukla karşı karşıya kaldı. Ülkede yaşanan şiddet olayları ve siyasi çekişmeler, ulusal birliği tehdit eden iç savaş riskini de beraberinde getirdi. Lazkiye yakınlarındaki saldırılar, 13 yıllık iç savaşın açtığı yaraları tekrar gündeme getirdi. Bu bölgede yaşanan çatışmalar, Suriye’nin çok etnikli yapısının oluşturduğu hassasiyetlerini gözler önüne seriyor. Suriye Geçici Hükümeti Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şaraa, bu iç savaşı bir daha tekrarlamamak adına ulusal birliği güçlendirme hedefini dile getiriyor. Ancak, rejim değişikliğinin ardından hâlâ çözülemeyen toplumsal yaraların, siyasi stratejilerde ne kadar etkili olacağı belirsizliğini koruyor.

Çatışmaların İnsanî Bedeli: Siviller ve Hak İhlalleri

Suriye’de iki günlük çatışmalarda yaşananlar, ülkedeki istikrarsızlığın ve derin çatlakların endişe verici bir örneği olarak değerlendirilmektedir. İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin aktardığı verilere göre, iki gün süren bu olaylarda 745’i sivil olmak üzere 1.000’den fazla insan hayatını kaybetti. Ölenlerin çoğunluğunu sivillerin oluşturması, savaşın insani boyutunda yaşanan krizi daha da derinleştiriyor.

Çatışmalar, devrik Esad rejimine bağlı savaşçıların Lazkiye vilayetinin kıyısındaki Ceble’de güvenlik güçlerine pusu kurmasıyla patlak verdi. Bu olay, Esad’ın iktidarının sona ermesinden bu yana yeni hükümete yönelik en büyük tehdit olarak değerlendirildi. Binlerce savaşçı, hükümet güçlerini desteklemek üzere Suriye’nin dört bir yanından kıyı bölgelerine akın etti. Bu iki günlük çatışma süresince infazlar ve toplu katliamlar gündeme geldi. 745 sivilin büyük bir kısmı infaz tarzında öldürülürken, bazı görüntülerde ise güvenlik güçlerinin sivilleri alenen kötü muameleye maruz bıraktığı iddia edildi. Esad yanlısı isyancılar ile yeni yöneticiler arasındaki mücadele, kamu hizmetlerine ve güvenlik güçlerine sıçramasıyla daha da şiddetli bir hal aldı. Bu durum, halkı hem fiziksel hem de duygusal olarak büyük bir yıkıma sürüklüyor.

Azınlıkların Konumu: Alevi Topluluğu ve Etnik Çatışmalar

Suriye’nin kıyı bölgelerinde yaşayan azınlık Alevi topluluğu, bu olayların merkezi durumundaydı. Esad rejimine sadık olmayan birçok Alevi ailesi bile bu süreçte hedef oldu. Bazı tanıklar, köylerde ailelerin toplu infazlara maruz kaldığını ve hayatta kalanların değerli eşyalarını zorla teslim etmeye zorlandığını belirtti. Bu olaylar, zaten hassas olan bu topluluk içinde korku ve kaosun daha da artmasına neden oldu. Özellikle Alevilere yönelik artan saldırılar, toplumsal gerilimi daha da artırıyor. Suriye Geçici Hükümeti’ne bağlantılı güçlerin, Alevi azınlığa yönelik infazları ve baskınları, ülke genelinde büyük bir infial yaratmış durumda. Aynı zamanda İsrail’in Suriye’deki bazı askeri noktalara saldırması, durumu daha da karışık bir hale getiriyor. Bu tür saldırılar, bölgenin istikrarına zarar veriyor ve diplomatik ilişkileri zorluyor.

Suriye Geçici Hükümeti Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şaraa, Alevi toplumunu hedef alan trajik katliamların ardından devlet otoritesinin korunması ve ulusal birliğin tesis edilmesi adına kararlı bir tutum sergiliyor. Ülkede yaşanan son gelişmeler, Suriye’nin siyasi geleceği ve insani durumu hakkında küresel ölçekte yankılanan bir endişe yaratmış durumda. Ülkedeki çatışmalar, devrik lider Beşar Esad’a sadık isyancıların yeni rejim güçlerine düzenlediği pusularla alevlendi. Bu şiddet dalgası, ağırlıklı olarak azınlık topluluklarını, özellikle Alevileri hedef aldı ve binlerce insanın yaşamını yitirmesine neden oldu. Ahmed el-Şaraa, bu tür olayların faillerine yönelik şeffaf, bağımsız bir soruşturma başlatılacağını ve hukuk dışı faaliyetlere tolerans gösterilmeyeceğini vurguluyor. Şaraa’nın sözleri, “Hukukun üstünde kimse olmayacak” vaadiyle pekiştirildi.  Bununla birlikte, hükümetin çatışmalara yönelik açıklamaları eleştirilere neden oldu; çünkü birçok kişi bu açıklamaları yetersiz buldu ve olayların üstünü örtmek için yapıldığını iddia etti.

Uluslararası Toplum ve Müdahale İhtiyacı

Birleşmiş Milletler ve ABD gibi uluslararası aktörler, yaşanan katliamlar karşısında derin bir endişe duyduklarını belirterek, insan hakları ihlallerine yol açan tarafların adalet önüne çıkarılmasını talep etti. BM İnsan Hakları Şefi Volker Türk, uluslararası hukuka uygun biçimde hızlı, şeffaf ve tarafsız bir soruşturmanın gerekliliğini vurguladı. Bu hem yeni rejim güçlerine hem de eski rejim yanlılarına yönelik bir çağrı niteliği taşıyor.

Suriye’nin komşuları Türkiye, Irak, Ürdün ve Lübnan, Batı’nın Suriye’ye yönelik uyguladığı yaptırımların kaldırılması çağrısında bulundu. Bölgesel liderler, yaptırımların devam etmesinin yalnızca sivilleri etkilediğini ve insani krizleri derinleştirdiğini belirtiyorlar.

Türkiye, Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunarak, bölgede istikrarın sağlanması gerektiğini vurgulamıştır. Türkiye, özellikle Alevi azınlığa yönelik saldırılara karşı hassasiyet göstermiş ve uluslararası toplumu daha aktif bir rol üstlenmeye çağırmıştır.

Suudi Arabistan, Riyad’da düzenlenen Suriye konulu zirvede, Suriye’nin yeniden inşası ve sivil haklarının korunması için insani ve ekonomik yardımların artırılması gerektiğini belirtmiştir. Ayrıca, Suriyeli mültecilerin güvenli bir şekilde ülkelerine dönmesi için uygun ortamın sağlanması gerektiğini vurgulamıştır.

Fransa, dini inançları nedeniyle hedef alınan sivillere yönelik şiddeti kınadı ve bağımsız soruşturmaların başlatılmasını talep etti.

Rusya, Suriye’deki çatışmalarda daha çok askeri bir rol üstlenmiş ve Esad rejimine destek vermiştir. Ancak, son dönemde Alevi azınlığın korunması için bazı adımlar atmış ve Lazkiye’deki Rus askeri üslerinde sivillere geçici koruma sağlamıştır.

Avrupa Birliği, Suriye’deki insan hakları ihlallerine karşı yaptırımlar uygulamış ve insani yardımların artırılması için fonlar sağlamıştır. AB, aynı zamanda Suriye’deki geçiş sürecine destek vermek için diplomatik girişimlerde bulunmuştur.

ABD, Suriye’deki şiddet olaylarını kınamış ve Esad rejimine karşı yaptırımlar uygulamıştır. Ayrıca, insani yardımların ulaştırılması ve mülteci krizinin çözümü için uluslararası iş birliğini desteklemiştir.

Uluslararası gözlemciler, geçiş dönemi adaletinin sağlanmasının ve kapsayıcı bir hükümet yapısının oluşturulmasının ülkenin geleceği için kritik olduğunu vurguladı. Suriye’deki bu trajik olaylar, ülkedeki geçiş sürecinin karşılaştığı zorlukları ve derin toplumsal yaraları bir kez daha gözler önüne seriyor. Bu zorlu dönemde, ulusal ve uluslararası iş birliği, krizin çözümü için hayati bir öneme sahip.

Geleceği İnşa Etmek: Adalet, Uzlaşı ve İstikrar Arayışı

Suriye’de yaşananlar, ülkenin geleceği için kritik bir döneme işaret ediyor. Esad’ın devrilmesinin ardından vuku bulan şiddet olayları, ülkenin yeni bir iç savaş riskiyle karşı karşıya kalabileceğini gösteriyor. Geçici lider Ahmed Şaraa’nın ulusal birlik çağrıları ve adalet vaatleri, toplumun güvenini yeniden kazanmayı amaçlıyor. Ancak, uluslararası toplumun desteği ve bölgedeki diğer aktörlerin iş birliği olmadan, bu hedeflere ulaşmak oldukça zor görünüyor. Suriye’nin içinde bulunduğu bu zorlu süreç hem ülke içinde hem de uluslararası arenada dikkatle izleniyor. Bir çözüm bulunmadığı takdirde, bu tür çatışmaların etkilerinin sadece Suriye ile sınırlı kalmayacağı ve tüm bölgeyi etkileyeceği açıkça ortada.

Suriye’deki mevcut durum, ülkenin geçiş sürecinin ne kadar kırılgan olduğunu göstermektedir. Geçiş yönetiminin, adalet ve hesap verebilirlik ilkelerine dayalı bir yönetim anlayışı benimsemesi gerekmektedir. Ayrıca, uluslararası toplumun daha aktif bir rol üstlenmesi ve insani yardımların artırılması, krizin çözümüne katkı sağlayabilir. Suriye’nin geleceği hem ulusal hem de uluslararası düzeyde alınacak kararlarla şekillenecektir. Bu süreçte, toplumsal barışın sağlanması ve insan haklarının korunması öncelikli hedefler olmalıdır.

Uluslararası toplumun da bu sürece etkin bir şekilde müdahil olması büyük bir önem taşıyor. Diplomatik girişimlerin yanı sıra insani yardımların artırılması, çatışmadan etkilenen siviller için temel yaşam koşullarının iyileştirilmesine yardımcı olabilir. Bununla birlikte, çeşitli uluslararası kuruluşlar ve devletler, savaştan zarar gören bölgelerde eğitim, sağlık ve altyapı gibi temel hizmetleri geliştirmeye yönelik projeler yürütebilir. Bu tür önlemler, uzun vadeli istikrar ve kalkınmaya zemin hazırlayabilir.

Geçmişteki deneyimler, barış süreçlerinin yalnızca resmi antlaşmalarla sınırlı kalmaması gerektiğini gösteriyor. Toplumsal barışın sağlanması, halk arasında bir uzlaşı kültürünün benimsenmesiyle mümkündür. Farklı topluluklar arasındaki mezhepsel veya etnik ayrılıkları azaltmayı hedefleyen uzlaşma çabaları, ülke genelinde birlik ve dayanışma duygusunu güçlendirebilir. Ancak, bu sürecin zorluklarla dolu olduğu da unutulmamalı. Eski rejim yanlılarının ve isyancı grupların varlığı, Suriye’nin gelecekteki istikrarını tehdit eden önemli unsurlar arasında yer alıyor. Ahmed el-Şaraa’nın liderliği, bir yandan yeni bir düzenin inşası için umut vadediyor, diğer yandan da bölgede hâlâ etkisini sürdüren isyancı grupların varlığı, uzun vadeli istikrar için tehdit oluşturuyor. Şaraa’nın ulusal birlik çağrılarının hayata geçirilebilmesi uluslararası toplumun aktif desteğini gerektiriyor.

Gelecekte, Suriye’nin kaderini şekillendirecek en önemli faktörlerden biri, geçiş yönetiminin toplumun ihtiyaçlarına ne derece cevap verebileceği olacak. İnsan hakları ihlallerinin sona ermesi, adaletin tesis edilmesi ve uzun vadeli kalkınma projelerinin uygulanması, ülkenin istikrarını artırabilir. Ancak, bölgedeki karmaşık siyasi ve toplumsal dinamikler göz önüne alındığında, bu sürecin yalnızca yerel çabalarla değil, uluslararası iş birliği ile desteklenmesi gerektiği açıkça ortadadır.

Kaynakça

Suriye’nin Şeriatı, son yılların en ölümcül şiddetini kontrol altına almak için çabalıyor, Reuters, https://www.reuters.com/world/middle-east/syrias-sharaa-says-developments-within-expected-challenges-clashes-continue-arab-2025-03-09/ Son Erişim: 10 Mart 2025.

Suriye’nin yeni İslamcı lideri, askerlerinin sivilleri katletmesinin ardından harekete geçme sözü verdi, Independent, https://www.independent.co.uk/news/world/middle-east/syria-leader-killings-human-rights-ahmed-al-sharaa-b2711939.html Son Erişim: 10 Mart 2025.

Savaş gözlemcisi, Suriye’de iki gün süren çatışmalarda 1.000’den fazla kişinin öldüğünü söyledi, The Guardian, https://www.theguardian.com/world/2025/mar/09/more-than-1000-people-killed-in-two-days-of-clashes-in-syria-war-monitor-says Son Erişim: 10 Mart 2025.

Suriye lideri ulusal birlik ve barış çağrısı yaptı, Hurriyet Daily News, https://www.hurriyetdailynews.com/syrian-regains-control-amid-clashes-with-assad-loyalists-206663 Son Erişim: 10 Mart 2025

 

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve UDİAD’ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.

 

 

 

 

Uluslararası Diplomatik İlişkiler Akademik Araştırmalar ve Eğitim Derneği

Hakkımızda

Uluslararası Diplomatik İlişkiler Akademik Araştırmalar ve Eğitim Derneği, diplomasi ve uluslararası ilişkiler alanında derinlemesine bilgi edinmek, sosyal bilimlerin çeşitli alanlarında araştırmalar yapmak, bilgiyi işlevsel hale getirerek akademik yayınlar yapmak, seminer, konferans ve eğitim faaliyetleri düzenlemek amacıyla kurulmuş bir sivil toplum kuruluşudur.

This Pop-up Is Included in the Theme
Best Choice for Creatives
Purchase Now