Yazar: Ahmet MEMİŞ
Giriş
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump, ikinci kez başkan seçildikten sonraki ilk yurt dışı ziyaretini 13 Mayıs Salı günü Suudi Arabistan’a yaparak dikkatleri üzerine çekti. Bu ziyaret, sadece diplomatik bir jest olmanın ötesinde, ABD’nin Orta Doğu’ya yönelik dış politikasında yön değişikliği anlamına geliyordu. Trump yönetimi, Joe Biden döneminde kısmen geri çekilmeyi hedefleyen stratejinin aksine, bölgeye daha diplomatik yaklaşımı ve ekonomik iş birlikleriyle geri dönmeyi amaçladığını açıkça bizlere göstermiştir.
Riyad’da başlayan körfez turu Birleşik Arap Emirlikleri’nde son bulmuştur. Bu kapsamlı tur aynı zamanda ABD’nin Körfez ülkeleriyle yeni bir stratejik ittifak kurma niyetini de ortaya koymaktadır. Ziyaret sırasında imzalanan 3.2 trilyon dolarlık silah anlaşması başta olmak üzere yapay zekâ anlaşmalarına da imza atılmıştır. Bu vizyonun ekonomik, teknolojik ve askeri boyutunu vurguladığını göstermektedir. Bir diğer husus ise Donald Trump’ın Suriye’ye yönelik yaptırımlarını kaldırması ve İran’a karşı ‘‘Anlaşmak istiyorum’’ ifadesi bölge istikrarının sağlanması açısından önem arz etmektedir. Bütün bu süreç körfez turu çerçevesinde hasıl olmuştur. Bu makale de Trump’ın Körfez gezisi kapsamında Suriye yaptırımlarının kaldırması bunun akabinde AB’nin bu sürece dahil olması ele alınacaktır.
Başkan Trump’ın Körfez Turu
ABD başkanlarının ilk yurt dışı seyahatleri, Washington’un hem müttefiklerine hem de rakiplerine yönelik erken mesajlar taşır. Dünyaya her zaman bir iş adamı gözüyle bakan Donald Trump, bu kapsamlı turu anlaşmalar yapmak için iyi bir fırsat olarak görmektedir. Bu nedenle, Trump’ın bu ziyaretinin ekonomik ve diplomatik boyutları dikkat çekmektedir.
Trump, ilk döneminde, Washington’ın stratejik çıkarları ışığında, ziyaretlerine en yakın komşuları olan Kanada, Meksika veya Avrupa ülkeleriyle başlamayı tercih eden onlarca yıllık Amerikan başkanları geleneğini bozmuştur. Trump’ın Körfez turu ekonomik ve güvenlik anlaşmalarının ötesinde ‘Yeni Amerika Orta Doğu vizyonu’ olarak da yorumlanmaktadır.
ABD Başkanı, Körfez turundan ‘‘anında kazanımlar’’ elde etmeye odaklanmış; Çin ve diğer ülkelere karşı başlattığı ‘ticaret savaşı’ ışığında, politikalarının başarısının kanıtı olarak ‘‘anlaşmaların ABD’ye aktığını’’ göstermesi gerektiği için bu şekilde hareket ettiği görülmüştür.
Donald Trump’ın Körfez turunda ilk durağı Suudi Arabistan olmuş, Veliaht Prens Selman tarafından başkent Riyad’da bizzat karşılanmıştır. Burada gerçekleşen görüşmeler esnasında muhtelif ticaret anlaşmalarının yanı sıra Suriye meselesi de görüşülmüştür. Trump, Suriye’ye yönelik ABD yaptırımlarının kaldırılacağını açıklayarak geniş yankı uyandırmıştır.
Bölgedeki diplomatik ve stratejik ilişkilerin yeniden şekillendiği bu dönemde, Trump’ın ziyareti sadece ABD’nin çıkarları doğrultusunda değil, aynı zamanda bölgesel liderlerin talepleriyle de uyumlu bir şekilde gerçekleştirilmiştir. Suriye yaptırımlarının kaldırılması, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Suudi Arabistan Prensi Selman’dan gelen talep doğrultusunda şekillendiği görülmüştür.
ABD’nin Körfez ziyareti sadece bir ekonomik tur değil aynı zamanda bölgeye yönelik kapsamlı diplomatik ilişkileri de göstermektedir. Bu ziyaretin kapsamı, başta Suriye yaptırımları olmak üzere Orta Doğu ülkelerine yönelik Çin faktörü etkisini dengeleme çabası olaraktan yorumlanmaktadır. Trump’ın Körfez turu ve İsrail’i bu turunun dışında bırakması, ABD İsrail ilişikleri noktasında bir kırılma sonucu doğurduğu, ABD Orta Doğu politikasının İsrail’den bağımsız olarak ilerlediği okunmakta ve Washington-Tel Aviv arasında bir anlaşmazlık olarak yorumlanmaktadır.
Trump, Beşar Esad yönetiminin devrilmesinin ardından göreve gelen yeni Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile ilk kez Körfez turu kapsamında Riyad’da yüz yüze görüşmüştür. Çeyrek asırdan sonra ilk kez bir Amerikan lider Suriye lideri ile kapsamlı bir toplantı gerçekleştirmiştir. Trump’ın Şara ile bu görüşmesine Erdoğan’ın telefonla katılması yankı uyandırmıştır. Bu görüşme, bölgedeki güç dengelerinin yeniden şekillendiği bir dönemde gerçekleşmiş olup, ABD’nin Suriye’deki yeni yönetimle doğrudan temas kurma arzusunu göstermektedir. Aynı zamanda Türkiye’nin ve Suudi Arabistan’ın da bu süreçte aktif rol oynadığı ve yeni yönetimle iş birliğine açık olduğu mesajını vermektedir.
Körfez’e yapılan bu ziyarette dikkat çeken bir diğer nokta ise Trump’ın konuşmalarının, mesajlarının ve davranışlarının daha tutarlı ve dengeli bir şekilde bölgesel gerçeklerle uyumlu olmasıydı. Aynı zamanda, ABD’nin bölgedeki tarihsel rolünü ve kendi karakterindeki gururu sergilemeyi sürdüren Trump, bu sefer isteklerini dikte etmek yerine karşı tarafın taleplerine dönüşmesine olanak sağladı. Trump’ın, tarafların ihtiyaçlarını ve endişelerini dikkate alarak politikalarını buna göre şekillendirmesi, onun diplomatik manevra kabiliyetinin ve uyum yeteneğinin bir göstergesidir.
Trump’ın bu ziyareti gerek Suudi Arabistan’da gerek Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) kendisine gösterilen ilgi ve nadir uygulanan geleneksel karşılama törenleri, muhataplarının da bu ziyareti benimsediklerini ve ABD Başkanı’nın varlığının göze batmadığını göstermiştir. Zira Trump, 2017’deki ziyaretinde küre etrafında nefret uyandıran ve husumetleri besleyen görüntüsünün aksine bu sefer her bir ülkeyi kendi şartlarına göre muhatap almış ve onların duymak istedikleri kavramları sıkça kullanarak yeni dönemdeki siyasetinin işaretlerini de vermiştir.
Trump, iç ve dış politikada sergilediği çeşitli davranışlar nedeniyle ‘güvenilmez’ olarak algılanmasına rağmen, bu ziyaretin amacının onun karakteriyle uyumlu olması, kendisine şimdilik güven duyulmasını sağlamıştır. Bu durum da onun değişken karakterinin bir sonucu olabilir. Trump, Körfez’de farklı bir görünüm sergileyerek isteklerini muhataplarının isteklerine dönüştürmeyi başarmıştır.
Suriye’ye Yönelik Yaptırımların Kaldırılması
Aralık 2024’te devrilen Beşar Esad rejiminin ardından geçici devlet başkanlığı görevine getirilen Ahmed Şara tam olarak bir enkaz hükümeti devralmıştır. Suriye’nin yeniden inşasına odaklanılmıştır. Görevi teslim alan Şara ilk olarak iç karışıklıklara ve etkin bir dış politika izlemeye yönelmiştir. Bu kapsamda ilk Avrupa ziyaretini 7 Mayıs tarihinde Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile görüşmek üzere Fransa’ya gerçekleştirmiştir. Bu görüşmeler neticesinde yıkıma uğramış ülkenin yeniden inşası, Avrupa Birliği ve ABD yaptırımlarının kaldırılması, Suriye Hükümeti ile Suriye Demokratik Güçleri arasında imzalanan anlaşmanın geleceği ve İsrail’in Suriye’ye yönelik saldırıları gibi birçok stratejik konu ele alınmıştır.
Her ne kadar bu görüşme AB’de Şara’nın HTŞ geçmişinden dolayı yankı uyandırmış olsa da Suriye açısından olumlu bir intiba bırakmıştır. Akabinde ABD Başkanı Trump’ın Körfez gezisi kapsamında, Şara, Trump ile Suudi Arabistan’ın başkenti, Riyad’da ilk kez yüz yüze görüşmüştür. Bu görüşmeler esnasında, Şara yaptırımların kaldırılmasını dile getirmiş Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve Veliaht Prens Selman’ın girişimleri ile Trump ilk kez yaptırımların kaldırılacağını Riyad’da açıklamıştır.
ABD’nin Suriye’ye yönelik yaptırımlarını kaldırma kararı, uluslararası arena da pozitif bir izlenim bırakmıştır. Akabinde AB Brüksel’de yapılan AB Dışişleri Bakanları Toplantısı’nın sonrasında X hesabından yaptığı açıklamada, “Bugün Suriye‘ye uyguladığımız ekonomik yaptırımları kaldırma kararı aldık.” şeklinde paylaşımında bulunarak yaptırımların kaldırıldığını duyurmuştur. Bu kararın alınması ABD’nin kararı sonrası gerçekleştiği öngörülmektedir.
Ekonomik anlamada Suriye’nin inşasına katkı sağlayacak bu olumlu kararlar belirli şartlara dahilinde gerçekleşecektir. AB yaptırımı sonlandırma kararını verirken belli bazı şartları Suriye Hükümetine sunmuştur. Bu şartlar ise; Esad ve yakın çevresi ile eski yönetim ve kalıntılarını besleyenleri, insan hakları ihlallerinde bulunanlara ve ülke de istikrarsızlığı körükleyenleri yaptırım kararı kapsamından çıkartmamıştır. Dolaysıyla bunlara ek tedbirler alınması noktasında bir değişiklik olmayacağı belirtilmiştir. Bu durum ise AB’nin Suriye’ye tam anlamıyla açık çek vermediğini bizlere göstermiştir. AB’nin kararı her ne kadar şartlı karar olsa da yaptırımların kaldırılması Avrupa da yaşayan Suriyelilerin ülkelerinde yatırım yapma ve ülke inşasına katkı sağlama noktasında imkân sunacağı belirtilmiştir. Bu çerçeve farklı ülkelere iltica etmiş olan Suriyeliler, ticaretin tekrar faaliyete geçmesiyle ülkelerine gönüllü ve onurlu dönüşleri hızlanacağı düşünülmektedir.
Sonuç
Son olarak, Trump’ın körfez ziyareti kapsamında Suriye lideri Ahmed Şara ile görüşmesi ABD’nin Suriye diplomasisi bloğunda yumuşamaya sebep olmuş ve yaptırımların kaldırılmasında etkili olmuştur. ABD’nin Suriye’ye yönelik yaptırımların son bulmasında her ne kadar Suudi Arabistan, Türkiye ve Katar etkili olmuş olsa da bu başarı aynı zaman da Suriye’nin etkin dış politika diplomasisi azımsanmayacak noktada değerlendirebiliriz. 13 yıllık iç savaştan sonra, bölge istikrarının sağlanması açısından ülkenin inşası için yaptırımların kaldırılması, başta Suriye olmak üzere komşu devletlerine yönelik barışın tesisinde etkili olacağı düşünülmektedir.