- Tarihsel Arka Plan
Türk ve Macar halkları arasındaki ilişkiler, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan çok daha eskiye dayanmaktadır.
Osmanlı İmparatorluğu’nun daha ilk gelişme yıllarından başlayarak çok sık temaslarda bulunduğu Macarlar, 1541 yılından itibaren 150 yıldan fazla süren bir dönemde Türk hakimiyetinde kalmıştır.[1] Bu hakimiyet huzur ve barış ortamında sürmüş, Türkler, Macarların dillerine ve kültürel değerlerine saygı göstermiştir. Bu süreç dolayısıyla iki millet arasında giyim-kuşamdan yemeklere, silah yapımından kuyumculuğa, el sanatlarından mimariye, müzik aletlerinden edebiyata birçok alanda güçlü bir kültürel etkileşim görülmektedir.
Osmanlı hakimiyetinin sona ermesinden sonra, 19. yüzyılda bilimsel çevrelerde başlayan çalışmalar iki ülke arasındaki ilişkileri yeni bir boyuta taşımış ve zaten var olan kültürel bağları daha da güçlendirmiştir. Türkler ve Macarların ilk temaslarının kökenlerinin dayandığı Asya’ya uzandığını ortaya koyan bilimsel araştırmalar, bu iki milletin tarihsel yakınlığını pekiştirmiştir. Öyle ki bu bulgular neticesinde Türk-Macar akrabalığından söz edilmeye başlanmıştır.[2] Ayrıca Macarların kökenlerini araştırma çabaları, 19. yüzyılda Macaristan’da Turancılık akımının ve Türkolojinin doğuşuna öncülük etmiştir.[3] Turancılık akımıyla her iki millet arasında daha güçlü bir yakınlaşma olmuştur. Çünkü birçok araştırmacı Turancılık akımından etkilendikten sora Anadolu topraklarını araştırma yapmak için ziyaret etmiştir. 1870 yılında ise Budapeşte Üniversitesi’nde Türkoloji, dünyada ilk kez bir akademik disiplin olarak kurulmuş ve Macar Türkologların bu alandaki bulguları, Türk aydınları üzerinde önemli bir etki yaratarak milliyetçilik ve Türkçülük fikirlerinin gelişimine katkıda bulunmuştur.
I. Dünya Savaşı, Türk ve Macar uluslarının yollarını bir kez daha kesiştirmiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nun, savaş sırasında Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ile aynı safta yer alması, iki ülke arasındaki siyasi ve ekonomik ilişkilerin gelişmesini sağlamış ve Türk-Macar dostluğunu pekiştirmiştir. Savaş süresince her iki millet de benzer bir kaderi paylaşmıştır; zira hem Osmanlı hem de Avusturya-Macaristan İmparatorluğu yenilgiye uğrayarak itilaf devletleriyle ağır şartlar içeren anlaşmalar imzalamak zorunda kalmıştır. Osmanlı için Sevr, Macarlar için ise Trianon Antlaşması, her iki tarafın ulusal bağımsızlıklarını tehdit eden hükümlere sahip anlaşmalardır, bu nedenle Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının Sevr Antlaşması’na karşı başlattığı mücadele, Macar halkı üzerinde derin bir etki yaratmış ve büyük bir heyecanla takip edilmiştir.[4] Türk Kurtuluş Savaşı, özellikle Macar Turancıları tarafından desteklenmiş, bu destek Avrupa genelinde Türk direnişi lehine bir kamuoyu oluşturma çabalarına kadar varmıştır. Macar Turancılar, Kurtuluş Savaşı’nın haklılığını Avrupa kamuoyuna duyurmak amacıyla basın faaliyetleri yürütmüş, bu kapsamda 1921 yılında Turan Haber Ajansı’nı kurarak propaganda çalışmalarını hızlandırmışlardır.
- Türk Macar Dostluk Antlaşması (18 Aralık 1923)
En baştan bu yana Türk bağımsızlık mücadelesini destekleyen Macarlar Türkiye Cumhuriyeti adına atılan her adımı coşkuyla ve içtenlikle karşılamışlardır. İki millet arasındaki bu uzun ve geleneksel dostluk Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan üç ay sonra, 18 Aralık 1923 tarihinde “Türk-Macar Dostluk Anlaşması” ile resmiyete kavuşmuştur. Böylelikle Macaristan, Türkiye Cumhuriyeti’ni ve yeni yönetimi resmi olarak tanıyan ilk devletlerden birisi olmuştur. Dostluk antlaşmasından sonra, Şubat 1924’te Ankara’ya ilk Macar elçisi atanmıştır.
- Cumhuriyetin İlk Yılları
Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti, bir yandan Lozan Antlaşması’ndan kalan sorunları çözmeye çalışırken, diğer yandan barışçıl bir dış politika benimseyerek uluslararası ilişkilerini geliştirmeye odaklanmıştır. Bu çerçevede Türk-Macar ilişkileri de önemli bir ivme kazanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, Macaristan ile siyasi, kültürel ve ekonomik bağların güçlendirilmesine büyük bir hassasiyet göstermiştir.
Mustafa Kemal Atatürk, özellikle cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan devrimleri, teknik açıdan yeniliklerle süslemek için birçok ülkeden genç ülke Türkiye’ye değerli bilim insanlarını davet etmiştir. Davet edilen bilim insanların arasında Macarların ayrı ve önemli bir yeri vardır. Çünkü Macar bilim insanları, Atatürk’e ve Türkiye’ye duydukları saygı ve hayranlıkla, yalnızca mesleki katkı sunmakla kalmamış; ülkede kalarak bilim, eğitim ve kültür alanlarında kalıcı çalışmalar yapmışlardır. Böylelikle Türkiye, savaşlardan yorgun düşmüş ekonomisini ve teknik altyapısını güçlendirme yolunda Macaristan gibi Avrupa’nın ilerlemeye açık ülkelerinden önemli destek almıştır. Atatürk üzerinde durduğu Tarih Tezi[5] ile ilgili Macar bilginlerden faydalanmış, Atatürk’ün Macar tarihini de ilgilendiren Tarih Tezi, Macarlar tarafından da ilgi ve hayranlıkla karşılanmıştır. Ayrıca yine bu dönemde Atatürk, Macar dili ve tarihinin Türk dili ve tarihi ile bağlantılarının bilimsel olarak ortaya konulması, Macaristan’da uzun bir geçmişi olan Türkoloji çalışmalarına paralel olarak Türkiye’de Hungarolojinin gelişmesi, Türk dili ve tarihine katkı sağlaması için Hungaroloji Enstitüsünü kurdurmuştur.
Atatürk’ün Macaristan’a olan ilgisi ve iki ülke arasındaki ortak tarih bilinci, Türk-Macar dostluğunu sadece diplomatik düzeyde değil, bilimsel ve kültürel alanlarda da köklü bir iş birliğine dönüştürmüştür. Atatürk, Macar tarihine olan ilgisi ile “Türk ve Macarların Hun kökenli olmasının en sadık araştırmacısı” olarak nitelendirilmektedir.[6]
- Yakın Dönem Türkiye-Macaristan İlişkileri
I. Dünya Savaşı sonrası yeni bir düzen arayan Türkiye ve Macaristan arasındaki dostane ilişkiler 1930’lu yılların sonlarında da devam etmektedir. II. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla zedelenen Türkiye-Macaristan ilişkileri, Soğuk Savaş döneminde farklı bloklarda yer almaları nedeniyle büyük ölçüde duraksamış olsa da bu süreçte iki toplumun birbirlerini hiçbir zaman düşman olarak görmediğinin altını çizmek gerekmektedir.[7] Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte, ikili ilişkiler yeniden canlanmış ve stratejik iş birliği alanlarında gelişme kaydedilmiştir.
Yakın döneme baktığımızda, Türkiye’nin Avrupa ile ilişkilerini yalnızca Brüksel merkezli bir perspektifle sınırlamaktan kaçınarak ikili iş birliklerini ön plana çıkarması ve Macaristan’ın “Doğu’ya Açılım” politikası kapsamında çok boyutlu bir dış politika izleme hedefi, iki ülke arasındaki ilişkileri güçlendirmeye devam etmektedir. Siyasi, ekonomik, askeri ve kültürel alanlarda birçok ortak projeye imza atan iki ülkenin yöneticileri, sık sık bir araya gelerek bölgesel ve küresel meseleler hakkında görüş alışverişinde bulunmaktadır. Bu bağlamda iki ülke, Avrupa Konseyi, OECD, NATO, AGİT ve Dünya Ticaret Örgütü gibi birçok uluslararası organizasyonda birlikte yer almakta ve ortak değerleri paylaşmaktadır.[8]
Bugün Macaristan, Ankara’da bir büyükelçilik ve İstanbul’da bir başkonsolosluk bulundururken, Türkiye’nin Budapeşte’de bir büyükelçiliği bulunmaktadır. Ekonomik ilişkiler açısından, 2002-2024 Haziran dönemi arasında Türkiye’den Macaristan’a yapılan doğrudan yatırımlar 135 milyon dolara ulaşırken, Macaristan’ın Türkiye’ye aynı dönemde yaptığı yatırımlar 29 milyon dolar olarak kaydedilmiştir.[9] Bu ekonomik iş birliği, iki ülkenin uzun vadeli ortaklıklar kurma konusundaki kararlılığını yansıtmaktadır. Vize serbestisi uygulamaları ve karşılıklı ticaret hacmindeki artış, ilişkilerin gelecekte daha da güçlenmesi için önemli bir zemin hazırlamaktadır.
Türkiye-Macaristan ilişkileri, tarihsel bağlardan beslenirken, güncel stratejik yaklaşımlarla da desteklenmektedir. İki ülkenin liderlik düzeyindeki yakın temasları, bu dostluğun daha geniş bir yelpazede sürdürülmesine katkı sunmaktadır. Ekonomik ve kültürel iş birliklerinin çeşitlendirilmesi ve daha dengeli bir şekilde arttırılması gelecekte bu ilişkilerin daha da güçlenmesini sağlayabilir.
- Türk-Macar Dostluk Anlaşması’nın 100. Yılı
Macaristan ile Dostluk Anlaşmasının 1924 yılında yürürlüğe girmesinin 100. yıldönümü olması vesilesiyle 2024 yılı “Yüzyıllık Dostluk ve İş Birliği” ana temasıyla Türkiye-Macaristan Kültür Yılı olarak kutlanmaktadır.
Kutlamalar kapsamında yıl boyunca düzenlenen sanat sergileri, film gösterimleri gibi çeşitli etkinlikler ile Ankara Büyükelçisi Viktor Matis’in deyimi ile “Türk ve Macar halkları arasında var olan olumlu hislerin kuvvetlendirilmesi ve derinleştirilmesi”[10] amaçlanmıştır.
“Yüzyıllık Dostluk ve İş Birliği’’ ana temasıyla gerçekleştirilen kutlamalar, yalnızca diplomatik ilişkilerin değil, halklar arasındaki bağların da pekişmesini hedeflemektedir. Kültürel diplomasinin önemli bir aracı olan bu etkinlikler iki ülke halkının birbirlerinin kültürünü daha yakından tanımasını sağlarken, ortak tarihi mirası ve dostluğu güncel bir bağlama taşımaktadır.
Bu kutlamalar, iki ülkenin hem kültürel hem de siyasi ilişkilerinde çok boyutlu bir iş birliği atmosferi oluşturduğunu göstermekte, ortak değerlerin sanatsal ve sosyal projeler aracılığıyla ifade edilmesine olanak tanımaktadır. Ek olarak bu kutlamalar bağlamında gerçekleştirilen etkinlikler her iki ülkenin de birbirine verdiği önemi yansıtması açısından önemlidir.
Kaynakçalar
[1] Melek ÇOLAK, “Atatürk, Macarlar ve Türk Tarih Tezi”, Türkiyat Araştırmaları Dergisi
[2] Emre GÜLER, “Osmanlı Hâkimiyeti Döneminde Türk-Macar İktisadi ve Kültürel İlişkileri”, BAYTEREK Uluslararası Araştırmalar Dergisi
[3] Melek ÇOLAK, “Atatürk Döneminde Kültürel, Siyasi ve Ekonomik Bakımdan Türk-Macar İlişkileri (1919-1938)”, Muğla Üniversitesi SBE Dergisi
[4] Ali SARIKAYA, “Türk Macar Dostluk Antlaşması (18 aralık 1923) & Türk Macar Politik İlişkileri”, Balkan Sosyal Bilimleri Dergisi
[5] “Atatürk, Macarlar ve Türk Tarih Tezi”
[6] “Atatürk, Macarlar ve Türk Tarih Tezi”
[7] Murat DEREGÖZÜ, “Türkiye-Macaristan İlişkileri”, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı
[8] Wikipedia
[9] T.C. Dışişleri Bakanlığı
[10] T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı