Asya bölgesinin en önemli aktörlerinden biri olan Çin, 21. yüzyılın başından bu yana artan ekonomik büyümesinin bir sonucu olarak bölgenin lider ülkesi haline gelmekle kalmayıp, kendi toprakları dışındaki ülkelerle de yeni iş birliği trendlerini genişletmeye devam ediyor. 2012 yılında Xi Jinping’in iktidara gelişiyle uluslararası siyasette aktif rol alan bir Çin ortaya çıktı. Bu açıdan bakıldığında Çin ile Latin Amerika coğrafyasında yer alan ülkeler arasında iş birliğine yönelik atılan adımların analiz edilmesi önemli ayrıntılardan birini oluşturuyor. ABD’nin varlığına rağmen Latin Amerika ülkeleri, dünyanın çeşitli devletleri ile iş birliği boyutunu genişletmeye yönelik ciddi bir ilgi gösteriyor. Latin Amerika ülkelerinin çoğu, ABD Başkanı Richard Nixon’ın 1972 yılında Çin’e yaptığı ziyaretin ardından Mao Zedong’un komünist hükümetini tanıdı. Ekonomik ve siyasi ilişkilerin kurulması ise Çin’in 2001 yılında Dünya Ticaret Örgütü’ne katılmasıyla başladı. Bugün Brezilya, Küba, Paraguay, Peru ve Venezuela gibi Latin Amerika ülkelerinde büyük Çin diaspora toplulukları bulunuyor. Şu anda ekonomik göstergeler açısından dünyanın önde gelen iki ülkesi olan ABD ve Çin, yakın gelecek itibariyle bu eğilimi sürdürme amacındalar. Dolayısıyla Latin Amerika, gelecekte ABD-Çin mücadelesinde en önemli konumlardan birini oluşturma potansiyeline sahip bir bölgedir. Asya bölgesinde çok sayıda ABD müttefikinin bulunması ve bunun Çin’in ulusal güvenliği için oluşturduğu potansiyel tehditler Çin’in farklı bölgelerde nüfuzunu artırma çabalarının diğer bir nedeni olarak nitelendirilebilir. Çin, Latin Amerika ülkeleriyle askeri, ekonomik ve siyasi alanlarda iş birliğinin geliştirilmesine büyük ilgi duyuyor. Çin’in Latin Amerika bölgesine ilgisi 2000’li yılların başından itibaren arttı. Çin-Latin Amerika ticareti 2000 yılında 10 milyar dolara, 2012 yılında ise 270 milyar dolara ulaşmıştır. 2023 göstergelerine göre ticaret hacmi 489 milyar dolara ulaştı. 2024 yılında bu rakamın 500 milyar doları aşması öngörülüyor. Aslında Çin’in bu adımı geleceğe yönelik bir adım olarak değerlendirilebilir. Tayvan sorununa rağmen bazı Latin Amerika ülkeleri Çin ile ortaklık kurmaya ve ikili ilişkiler geliştirmeye istekli. Çin’in Latin Amerika’daki konumunu güçlendirme çabaları, ABD’nin an itibariyle dünyanın geri kalanındaki diğer önemli sorunlara odaklanmış olması ve Avrupa Birliği’nin karşılaştığı tehditler nedeniyle olumlu bir etki yaratma potansiyeline sahiptir. Latin Amerika ülkeleri, Pekin’in ekonomik büyümesini altyapı, iletişim ve lojistik gibi kilit sektörlerdeki yatırımları arttırmak için bir fırsat görünce Çin ile ekonomik bağlarını güçlendirmeye yöneldiler. Latin Amerika bölgesindeki 21 ülke “Kuşak ve Yol Girişimi”nin bir parçasıdır. Panama, Kasım 2017’de Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi (BRI)’ı imzalayan ilk ülke oldu. Öte yandan Pekin’in 2023 itibariyle Şili, Kosta Rika, Ekvador ve Peru ile serbest ticaret anlaşmaları mevcuttur. Şili ile 2006, Kosta Rika ile 2010, Peru ile 2011 yıllarında serbest ticaret anlaşmaları imzalandı. Uruguay’ın önümüzdeki yıllarda serbest ticaret anlaşması imzalaması bekleniyor.
Soya Diplomasisi
Soya fasulyesi Çin’de önemli ve sık kullanılan bir üründür. Dünyada her yıl yaklaşık 100 milyar dolar değerinde soya fasulyesi satılıyor. Brezilyalı ve Amerikalı çiftçiler soya fasulyesi üretimi ve satışında baskın aktörlerdir. Bu açıdan bakıldığında ‘‘Soya Diplomasisi’’ büyük önem taşımaktadır. Aynı zamanda Soya Diplomasisi, ABD-Çin ilişkilerindeki gerilimi azaltmak için ana araçlardan biri olarak kullanıldı. Çin, 2022 yılında yaklaşık 61,2 milyar dolarlık küresel ithalatıyla dünyanın en büyük soya fasulyesi ithalatçısı konumuna gelmiştir. Çin, ABD-Çin ilişkilerindeki bozulma nedeniyle soya fasulyesi ithalatında Brezilya ile iş birliği yapmayı tercih ediyor. 2022 yılında satılan 93,4 milyar dolar değerindeki soya fasulyesinin yarısı Brezilya’dan ihraç edilmiştir. Bu gösterge Brezilya’nın büyük bir potansiyele sahip olduğunu ve bu konuda önemli bir ortak olabileceğini gösteriyor. Çin’in 2022 yılında 147 milyon ton soya fasulyesi arzının yüzde 69’u ithal edildi. Bunun temel nedeni soya fasulyesi ekim sürecinin Çin için uygun olmamasından kaynaklanıyor.
Ekonomik ilişkiler
Latin Amerika ve Çin arasındaki ekonomik ilişkilerin tarihi oldukça eski zamanlara dayanıyor. 16. ve 19. yüzyıllar arasında Meksika, Peru ve Brezilya limanları Amerika ve Asya kıtaları arasında önemli noktalar olmuştur. İki bölge arasındaki ikili ticaret hacmi yüzyılın başından bu yana 36 kat artmıştır. Çinli şirketler Latin Amerika ülkelerinde çeşitli alanlarda yeni projelerin hayata geçirilmesi için yatırım yapmaktadır. Latin Amerika ülkelerinin doğal kaynaklar açısından üstünlüğü, Çin’in ekonomik büyümesini etkileyen önemli nüanslardan biridir. Bu açıdan Latin Amerika, Çin için vazgeçilmez bir hammadde kaynağıdır. Çin, Latin Amerika ülkelerinden petrol, demir ve bakır gibi ürünlerin alımında ana aktör konumundadır.
Metal cevherleri de Çin ile ticari ilişkilerde önemli bir rol oynamaktadır. Çin, 2021 yılında Latin Amerika’dan demir cevheri ithal etmesinin yanı sıra, Latin Amerika’ya ihraç edilen toplam bakır cevherinin %68’ini oluşturdu. Birçok Çinli şirket hem demir hem de bakıra erişim sağlamak için Latin Amerika’da madencilik sektörüne yatırım yaptı. Latin Amerika’dan ithal edilen sığır eti, Çin’in gıda ihtiyacının karşılanmasında önemli bir rol oynuyor. Çin’in sığır eti için Latin Amerika’ya bağımlılığı yüzde 77 gibi çok yüksek bir orandadır. Ayrıca Latin Amerika’nın Çin için önemli bir hammadde kaynağı olduğu göz önünde bulundurularak 2000-2021 döneminde yeni projelere yatırım yapılmıştır.
Aşağıdaki grafik istatistikleri vurgulamaktadır.
Çin’in doğrudan yabancı yatırımları (OFDI) ve kredileri de bölge ile bağların güçlendirilmesinde önemli bir rol oynuyor. Çin Kalkınma Bankası ve Çin İhracat-İthalat Bankası bölgenin önde gelen kredi sağlayıcıları arsında yer alıyor. Bu bankalar 2005-2020 yılları arasında Latin Amerika hükümetlerine toplamda yaklaşık 137 milyar ABD doları kredi sağlamıştır. Bu krediler çoğunlukla Latin Amerika ülkeleri tarafından yeni enerji ve altyapı projelerinin gerçekleştirilmesi için kullanıldı. Çin ayrıca Brezilya, Şili, Ekvador, Meksika, Peru ve Venezuela gibi bölgedeki kilit oyuncularla stratejik ortaklıklar kurmuştur.
Çin’in yenilenebilir enerji alanında dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olması, bu alanda Latin Amerika ülkeleriyle iş birliği kurmasına yol açıyor. Çin Halk Cumhuriyeti son 15 yılda Latin Amerika ve Karayipler (LAC)’de önemli ilerlemeler kaydederek ABD’nin bölgedeki stratejik çıkarlarına meydan okudu. Latin Amerika ve Karayipler (LAC) yenilenebilir enerjiyi teşvik etmek için büyük bir potansiyele sahiptir. Bu faktör Çin’in Latin Amerika’daki çıkarları üzerinde ciddi bir etkiye sahiptir. 2014 yılından bu yana, yeşil enerjiye geçiş ilerledikçe, LAC’de yenilenebilir enerjiye yapılan doğrudan yabancı yatırımların sayısı hem büyüklük hem de proje sayısı bakımından artmıştır. UNEP’e göre Brezilya, Meksika ve Şili 2009-2018 yılları arasında sürdürülebilir enerjiye en çok yatırım yapan ilk beş ülkeden üçü oldu. Çin’in Latin Amerika bölgesinde son dönemde dikkat çeken ana unsurlardan biri de Lityum faktörünün varlığıdır. Çin, Arjantin, Bolivya ve Şili gibi ülkelerde lityum üretimine yatırım yapmaya odaklanmıştır. Bunun temel nedeni, lityumun enerji geçişini kontrol eden bataryaların yapımında gerekli olan kritik ve çok arzu edilen bir mineral olmasıdır. Bir diğer nüans ise Şili, Arjantin ve Bolivya’nın dünya lityum rezervlerinin yaklaşık yüzde 60’ını paylaşıyor olmasıdır. Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi Amerika Programı Direktörü Ryan Berg’e göre, Latin Amerika mineral savaşının kalbinde yer alıyor ve yeşil altyapıya güç sağlamak için ihtiyacınız olan her minerale sahiptir. Bu yüzden Çinli şirketlerin bölgedeki hakimiyeti sürekli artıyor. 2022 yılında 3 büyük anlaşma gerçekleştirildi. Bu açıdan Pekin’in Arjantin’deki adımları daha dikkat çekiciydi. Dünyanın en büyük lityum üreticilerinden biri olan Ganfeng Lithium Co.Ltd, Arjantin merkezli Lithea Inc. şirketini satın almak için 962 milyon dolar harcadı. Özel Lithea, Arjantin’in mineral zengini Salta eyaletindeki iki lityum tuz gölünün haklarına sahiptir. Bir başka madencilik şirketi olan Zijin Mining Group, Neo Lithium Corp’u satın almak için 767 milyar dolar harcadı. Otomobil üreticisi Great Wall Motor Company Ltd. elektrikli araçlar geliştirmek için Brezilya’daki Daimler otomobil üretim tesisini 351 milyon dolara satın aldı. Ayrıca Çinli şirketler birçok Latin Amerika şehrinde şehir içi mobilitenin modernizasyonu ve geliştirilmesinde kilit rol oynuyor. Ana hedef, kentin altyapısını iyileştirmeye yönelik önemli adımlar atmaktır.
Sonuç
Sonuç olarak, Çin’in Latin Amerika’da kendi çıkarları vardır. Bu çıkarları gerçekleştirmek için Latin Amerika ülkeleri üzerinde önemli bir etki yaratma kapasitesine sahiptir. Latin Amerika ülkeleri Çin ile iş birliğine sıcak bakmakta ve bölgeye daha fazla yatırım yapmak için Çinli şirketlerle iş birliği yapmaktalar. Çin’in ana hedefi, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği’nin Latin Amerika’daki mevcut etkisinin önüne geçmektir. Ancak demokratik olmayan bir ülke olarak Çin’in bölgeyi bu şekilde etkileme yeteneğini arttırması önümüzdeki yıllarda yeni sorunlara yol açabilir.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve UDİAD’ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.