Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Giriş

ABD Başkanlık seçimlerini kazanan Donald Trump, kampanyası sırasında sık sık Ukrayna’dan bahsetti, Biden yönetimini Kiev’e on milyarlarca dolar askeri ve bütçe desteği ayırdığı için eleştirdi ve Rusya’nın başlattığı savaşı “24 saat içinde” sona erdirme sözü verdi. Peki çatışmanın sona ermesi hangi koşullarda mümkün olabilir? ABD Başkanı olan Trump Ukrayna’nın NATO üyeliğinin engellenmesini talep edecek mi? Trump, Ukraynalı yetkililerin planını yerine getirmeyi reddetmesi durumunda Ukrayna Silahlı Kuvvetlerine askeri yardımı durduracak mı? Bu söylemler Putin tarafından reddedilirse 47. ABD Başkanı’nın eylemleri ne olacak?

ABD Seçimleri ve Trump

ABD Başkanlık seçimleri 5 Kasım’da yapıldı. Seçimleri, dört yıllık bir aradan sonra Beyaz Saray’a geri dönecek olan Cumhuriyetçi aday Trump kazandı. 17 Aralık’ta eyaletlerden gelen seçim kurulu, seçmenlerin iradesine göre adayları oylayacak ve 6 Ocak’ta yeni kongre oylama sonuçlarını onaylayacak. Göreve başlama töreni 20 Ocak’ta gerçekleşecek.

Donald Trump’ın ABD Başkanlık seçimlerini kazanmasının ardından, ABD ve Ukrayna medyası Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşünün Rusya-Ukrayna savaşının gidişatını nasıl etkileyeceğini değerlendiriyor. Kiev, Trump yüzünden Ukrayna’nın ABD askeri yardımından mahrum kalabileceğine, NATO üyeliğini kazanamayacağına ve Donbas’ı kaybedebileceğine inanıyor. Seçilmiş Başkanın danışmanları Washington’da kendisine çatışmayı mevcut cephe hattında dondurma, Rusya ile Ukrayna arasında askerden arındırılmış bir bölge oluşturma ve buraya barış gücü yerleştirme planlarını sundular bile.

Trump ve Putin İlişkileri

Donald Trump ve Vladimir Putin’in ilişkileri, Trump’ın Başkanlık dönemi boyunca oldukça dikkat çekici ve tartışmalıydı. Trump, Başkanlığı süresince Rusya’ya karşı genellikle olumlu yaklaşmış, onu sık sık övmüş ve  Putin’in güçlü bir lider olduğunu söyleyerek bu konuda olumlu açıklamalar yapmıştır. Ancak bu tutum, Trump’ın ABD çıkarlarını yeterince savunmadığına dair eleştirilere de yol açmıştır. Trump yönetimi, eleştirilen dostane yaklaşıma rağmen, Rusya’ya çeşitli yaptırımlar uygulamaya devam etmiştir. Kırım’ın ilhakı, ABD seçimlerine Rusya’nın müdahale ettiği iddiaları ve Rusya’nın diğer ülkelerdeki etkisi gibi konular, bu yaptırımların gerekçelerinden bazılarıydı.

ABD istihbarat kurumları, 2016 seçimlerine Rusya’nın müdahale ettiği sonucuna ulaşmış ve bunun Trump’ın lehine olduğu yönünde raporlar sunmuşlardı. Trump, bu iddiaları sıklıkla reddetmiş, bunu ‘‘cadı avı’’ olarak nitelendirmiştir. Ancak bu konu, Trump’ın Putin ile olan ilişkisine dair birçok tartışmanın ana noktası olmuştur. Donald Trump, NATO’ya yönelik eleştirilerde bulunarak ittifakın ABD tarafından fazla finanse edildiğini belirtmiş ve bazı NATO müttefiklerine yükümlülüklerini yerine getirme çağrısında bulunmuştu. Bu durum, bazı çevrelerde Rusya’nın çıkarlarına hizmet ettiği yönünde yorumlanmış; Trump’ın, Rusya’nın istediği gibi NATO’yu zayıflatmaya çalıştığı eleştirisine neden olmuştu. Öte yandan, ABD ve Rusya arasındaki gerilimlerin azaltılması gerektiğini savunmuş ve iki ülke arasındaki ilişkilerin olumluya dönmesinin dünya barışına katkı sağlayacağına inanmıştır. ‘‘Helsinki Zirvesi’’ gibi olaylarda iki liderin görüşmesi, bu bağlamda dikkat çekmişti. Ancak, bu görüşmelerde Trump’ın Putin karşısında yeterince güçlü bir duruş sergilemediği yönünde yoğun eleştiriler almıştı.

Trump ve Putin arasındaki ilişki, ABD siyasetinde derin tartışmalar yaratmış ve birçok gözlemci, bu ilişkinin ABD’nin Rusya’ya karşı tavrında yumuşak bir tutum izlediğini savunmuştur. Peki bu tutum devam edecek mi?

ABD Gölgesinde UkraynaRusya Çıkmazı

Ukrayna için sorun, barışın kendisi için son derece elverişsiz koşullarda gelecek olmasıdır. Bunun nedeni Batılı silah stoklarının tükenmesi ve Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’nin personelinin akut yetersizliği değil, Rus birliklerinin savaş alanında hesaba katılmaması imkansız olacak gerçek sonuçlarıdır. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ABD’nin seçilmiş Başkanı Donald Trump’ın Ukrayna krizine ilişkin sözlerinin dikkate değer olduğunu söyledi.

Wall Street Journal gazetesi 6 Kasım’da Trump’ın danışmanlarının önerdiği konuşma başlıklarını yayınladı. Yayınlanan öneriler şu hususları içeriyor:

        1. Rusya’nın Ukrayna topraklarının yüzde 20’si üzerindeki kontrolünü pekiştirecek şekilde savaşın dondurulması;
        2. Ukrayna’nın NATO üyeliğinden geçici olarak vazgeçmesi (Trump’ın kabinesindeki üç kişi Ukrayna’nın 20 yıl boyunca böyle bir taahhütte bulunması gerektiğini söylüyor);
        3. NATO üyeliğinden vazgeçmesi karşılığında ABD, yeni bir Rus saldırısını önlemek için Ukrayna’yı silahlarla desteklemeye devam etmeyi kabul eder;
        4. Her iki taraf da 1,300 kilometrelik askerden arındırılmış bir bölgeyi kabul etmelidir. Ne ABD ne de BM barış gücü rolünü üstlenecektir.

Trump’ın Başkanlık döneminde Ukrayna savaşı ile ilgili iki ana hamle öngörülüyor:

Birincisi, Trump’ın savaşın sona erdirilmesi için müzakereler başlatması. Bu müzakerelerde cephe hattında çatışmaların durdurulması ve Ukrayna’nın NATO üyeliğinden vazgeçmesi gibi konuların gündeme gelmesi bekleniyor. Ancak Rusya’nın bu müzakerelerde sert bir tavır takınacağı düşünülüyor, bu da anlaşmaya varılmasını zorlaştırabilir. Trump’ın önerilerinin, Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne yönelik herhangi bir tavizi içermesi olası değil; Ukrayna, Rusya’nın işgal ettiği bölgeleri tanımayacak, dolayısıyla bu konuda bir uzlaşma ihtimali zayıf. En olası senaryo, yalnızca cephe hattında çatışmaların durdurulması, yani bir tür “savaşın dondurulması” olarak öne çıkıyor. Demilitarize bölgeler oluşturulması da seçenekler arasında, ancak bu durumda tarafların büyük şehirleri de içeren güvenlik bölgeleri üzerinde uzlaşması gerekecek.

İkincisi, Trump’ın Ukrayna’ya verilen askeri yardımların formatını değiştirmesi bekleniyor. Trump, mali yardımları kredi ya da “lend-lease” (kiralama-ödünç) modeliyle sağlamayı düşünebilir ve doğrudan bütçe yardımlarını durdurabilir. Ancak askeri yardımların devam edeceği, hatta Trump’ın bu yardımları hem Ukrayna hem de Rusya’ya karşı bir baskı unsuru olarak kullanabileceği tahmin ediliyor. Yardımların azaltılması Ukrayna’ya baskı yaparken, artırma tehdidi de Rusya üzerinde etkili bir baskı aracı olarak kullanılabilir. NATO üyeliği yerine Ukrayna’nın ABD’den ikili güvenlik garantileri istemesi gündeme gelebilir.

Öncelikle, Trump’ın bir barış planı oluşturma ihtimali üzerinde duruluyor. Ancak, Ukrayna ve Rusya arasında doğrudan bir anlaşma sağlanmasının zor olacağı ve müzakerelerin ABD gibi etkili bir arabulucu olmadan başarılı olamayacağı bekleniyor. Geçmişte savaş esnasında gerçekleşen ve sonuç getiren müzakereler (tahıl anlaşması, esir takası, çocukların iadesi gibi) hep arabulucular vasıtasıyla yapılmıştı. Bu nedenle, bir arabulucu olmadan yeni müzakerelerin sonuç getirme olasılığı düşük görülüyor. Ayrıca, görüşmelerde ABD’nin rolü ve tarafların ne ölçüde katılacağı gibi konuların netleştirilmesi gerekiyor.

Rusya’nın, Ukrayna’dan NATO üyeliğinden vazgeçme ve askeri güçlerinin küçültülmesi gibi taleplerde bulunması ihtimaller arasında. Bu talepler Ukrayna için kabul edilemez olarak görülüyor, fakat Ukrayna’nın kendini savunabilecek düzeyde bir askeri kapasiteyi koruması da gerekiyor.

Ukrayna’da muhalefet kanadı da benzer kaygılara sahip. Avrupa yanlısı muhalefetten İvanna Klimpuş-Çinçadze, Ukrayna’nın Trump yönetimiyle birlikte çalışmak zorunda kalacağını belirtiyor. Aynı zamanda Kongre’de Cumhuriyetçilerin çoğunluğu kazanmış olması nedeniyle Ukrayna’nın ABD’den iki partili desteği sürdürmeye çalışması gerektiği düşünülüyor.

Ukrayna Milletvekili Yegor Çernev, Trump’ın Başkan olduktan sonra Ukrayna’ya yönelik politikalarının belirsiz olduğunu ancak Biden dönemindeki gibi olmayacağını belirtiyor. Trump’ın ekibinin, savaşı sonlandırma konusunda farklı planlar geliştirdiğini ifade ederken, ABD’nin Rusya’yı savaşı bitirmeye zorlayacak pek çok araca sahip olduğunu vurguluyor. Çernev, Trump’ın Ukrayna’nın bağımsız kalması gerektiğini savunan bir ekiple çalıştığını ve silah yardımlarının kesilmeyeceğini düşündüğünü söylüyor. Bunun yanı sıra, NATO’nun Ukrayna’ya yönelik askeri yardımları artırma ve Ukrayna’nın silah üretimini genişletme planları var; fakat ABD’nin desteği olmadan savaşın zorlu geçeceğine dikkat çekiliyor.

Rusya Dış İstihbarat Servisi (SVR) tarafından yapılan açıklamada, ABD’nin Ukrayna ve Ermenistan’daki eylemleri eleştirildi. SVR, ABD’nin Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy’i değiştirme planları yaptığını, bu doğrultuda gelecek yıl Ukrayna’da Devlet Başkanlığı ve parlamento seçimlerinin düzenlenmesinin değerlendirildiğini belirtti. ABD’nin seçimlerde kendi adaylarını destekleyeceği ve Ukrayna’da yeni ABD yanlısı bir parti kurulması için çalışmalar yürüttüğü öne sürüldü. Ermenistan hakkında ise ABD’nin, ülkedeki Batı yanlısı kuruluşları destekleyerek Rusya’ya karşı bir politika izlediği ve Ermenistan’ı riskli bir sürece sürüklediği iddia edildi.

Trump’ın siyasi danışmanı Lanza, ABD’nin Ukrayna’ya desteğini sorgularken, Kırım’ı geri almanın gerçekçi olmadığını ve bunun ABD’nin bir hedefi olmadığını belirtti. Lanza, Ukrayna’nın barış için daha gerçekçi bir vizyon geliştirmesi gerektiğini vurgularken, Amerikan askerlerinin Ukrayna adına savaşmayacağını açık bir şekilde dile getirdi. Trump, seçim kampanyasında Rusya-Ukrayna savaşını hızlıca bitirebileceğini iddia etmiş, ancak ayrıntı vermemişti. Biden yönetiminin Ukrayna’ya yeterli desteği zamanında sağlamadığı eleştirisini getiren Lanza, ABD’nin Ukrayna’ya şimdiye kadar 55,5 milyar dolarlık askeri yardımda bulunduğunu hatırlattı. Bu arada, Rus yetkililer de Trump’ın savaş hakkındaki önerilerini dinlemeye açık olduklarını, ancak bunun seçim dönemi söylemi olarak görülebileceğini belirttiler.

Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy ise, Rusya’nın saldırganlığı devam ederken NATO üyeliğine hemen katılmayı beklemese de, Ukrayna’ya bir üyelik daveti yapılmasının Batı’nın desteğini göstereceğine inanıyor. Zelenskiy, NATO’ya katılmanın Ukrayna’yı Rusya’nın yayılmacı hedeflerine karşı koruyacağını savunuyor.

Sonuç

Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşta ABD yönetim değişikliği önemli belirsizlikler doğuruyor. Yeni dönemde ABD’nin tutumu ve özellikle Trump’ın savaşı hızlıca sonlandırma iddiası dikkat çekerken, Ukrayna için olası sonuçlar belirsiz. Trump’ın yaklaşımının, Biden yönetiminin adımlarından farklı olması bekleniyor. ABD’nin Rusya’ya karşı yaptırımlar ve askeri yardımlarla süregelen desteği, savaşın seyrinde kilit bir rol oynayabilir. NATO ve Avrupa ülkeleri de Ukrayna’ya uzun vadeli destek sinyalleri verirken, Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy NATO üyeliğinin Rusya’ya karşı caydırıcı bir güvence olacağına inanıyor. Savaşın çözümünde ABD ve Avrupa’nın aktif rolünün, Rusya’yı durdurma çabalarında belirleyici olacağı öngörülüyor.

 

 

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve UDİAD’ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.

 

Uluslararası Diplomatik İlişkiler Akademik Araştırmalar ve Eğitim Derneği

Hakkımızda

Uluslararası Diplomatik İlişkiler Akademik Araştırmalar ve Eğitim Derneği, diplomasi ve uluslararası ilişkiler alanında derinlemesine bilgi edinmek, sosyal bilimlerin çeşitli alanlarında araştırmalar yapmak, bilgiyi işlevsel hale getirerek akademik yayınlar yapmak, seminer, konferans ve eğitim faaliyetleri düzenlemek amacıyla kurulmuş bir sivil toplum kuruluşudur.

This Pop-up Is Included in the Theme
Best Choice for Creatives
Purchase Now