Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

16. BRICS Zirvesi, Stratejik Hedefler ve Türkiye

İlk kez Jim O’Neill isimli bir ekonomist tarafından kullanılan ve birliğe ismini veren “BRIC” kısaltması Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’in baş harflerini temsil etmektedir. Gelişmekte olan ülkelerin uluslararası konularda daha çok söz sahibi olması ve Batı’nın küresel finans sistemi üzerindeki hakimiyetine alternatif oluşturma hedefi ile Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin liderliğinde kurulan ve ilk zirvesini 2009 yılında gerçekleştiren BRIC, 2010 yılında Güney Afrika’nın katılımı ile ilk genişlemesini gerçekleştirerek “BRICS” adını almıştır. Birliğe Mısır, Etiyopya, İran ve Birleşik Arap Emirlikleri katılımı ise 1 Ocak 2024 tarihinde gerçekleşmiştir. Gruba en son Suudi Arabistan katılarak üye sayısı 10’a çıkmıştır. Zaman içerisinde daha fazla ilgi gören ve genişleyen BRICS’e Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in yaptığı açıklamaya göre 34 ülkenin daha çeşitli şekillerde dahil olmak istediği bilinmektedir. Birlik, kalkınmakta olan ülkelerin ‘‘daha büyük bir ağırlığa ve temsile’’ sahip olması hedefine günden güne yaklaşırken katılmak isteyen tüm ülkelerin çıkarlarının tamamını karşılayamasa da ilgi gösteren tüm devletlerle temaslarını sürdürmektedir.

BRICS’in küresel ekonomideki yeri, üye ülkelerin ekonomik büyüklükleri, nüfusları ve küresel ticaretteki etkileri dikkate alındığında oldukça önemlidir. Birliğin bünyesindeki ülkeler dünya yüz ölçümünün yüzde 30’unu ve dünya nüfusunun yüzde 45’ini oluştururken, dünya petrol üretiminin yüzde 45’ini ve dünyadaki mal ticaretinin yüzde 25’ini üstlenmektedir. Ocak 2024 BRICS Servet Raporu’na göre BRICS bloğu 45 trilyon dolarlık yatırım yapılabilir servete sahiptir.

Çok Kutuplu Dünya: BRICS’’

16.BRICS Zirvesi, 22-24 Ekim tarihleri arasında 35 devlet ve 6 uluslararası kuruluşun katılımı ile dönem başkanı Rusya’nın Kazan kentinde gerçekleşti. Zirvenin, Rusya-Ukrayna Savaşı nedeni ile Batı tarafından yaptırımlar uygulanan, bu şekilde güç kaybetmesi ve bölgedeki hakimiyetinin kırılması hedeflenen Rusya’da gerçekleşmesi pek çok açıdan oldukça önemlidir.

BRICS, tek kutuplu dünya düzenine alternatif olarak çok kutuplu bir ekonomik ve siyasi sistem önermesiyle dikkat çeken bir platformdur. Rusya, BRICS gibi bir platforma ev sahipliği yaparak, yalnız olmadığını, farklı ekonomik ve siyasi ittifaklara sahip olduğunu tüm dünyaya göstermektedir. Ukrayna ile savaşın hala devam ettiği bir dönemde Rusya’nın böyle bir etkinliğe ev sahipliği yapması uluslararası arenadaki imajını olumlu yönde etkilemekte ve Zirve’ye katılım sağlayan ülkelerle siyasi ve ekonomik bağlantılarını güçlendirmektedir. Ayrıca, Rusya enerji kaynakları açısından küresel ölçekte büyük bir aktördür. Dolayısıyla BRICS’e enerji iş birliği ve doğal kaynakların verimli kullanımı gibi konuların tartışılması açısından önemli bir zemin sunmaktadır.

Sonuç olarak, Rusya’nın ev sahipliğinde gerçekleşen BRICS Zirvesi’nin Rusya’nın uluslararası arenadaki konumunu pekiştirmek, çok kutuplu dünya düzenini desteklemek ve Batı’ya karşı alternatif bir ekonomik iş birliği modelinin inşasına katkı sağlamak açısından faydalı bir hamle olarak değerlendirilmesi mümkündür.

16.BRICS Zirvesi: Rusya Kazan

Rusya Federasyonu’na bağlı Tataristan Cumhuriyeti’nin başkenti Kazan’da üç gün süren 16. BRICS Zirvesi, resmi toplantıların yanı sıra konuklar için düzenlenen dostluk yemekleri, gala resepsiyonları ve 200’den fazla farklı etkinliğe ev sahipliği yaptı. Zirvede Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, diğer ülkelerden katılım sağlayan mevkidaşları ile ikili görüşmeler gerçekleştirdi. Kazan’da düzenlenen Zirve’nin ana temaları “Adil Küresel Kalkınma ve Güvenlik için Çok Taraflılığın Güçlendirilmesi” ve “BRICS ve Küresel Güney: Birlikte Daha İyi Bir Dünya İnşa Etmek” oldu.

22 Ekim tarihinde başlayan 16. BRICS Zirvesi toplantıları Rusya Devlet Başkanı Putin’in de ifadesi ile “küresel gündemdeki güncel konulara, siyaset ve güvenlik alanındaki etkileşime, ekonomiye ve insani alana ayrılan dar ve geniş formatlarda başarıyla gerçekleştirildi.

Zirvede öne çıkan en temel konu ekonomi oldu. Henüz kendi para birimi bulunmayan BRICS, öncelikli olarak kurduğu Yeni Kalkınma Bankası’nı güçlendirmeyi hedeflemektedir. Bu banka, üye ülkeler arasında altyapı projeleri ve gelişmekte olan ekonomilere yapılan yatırımlar için önemli bir finansman kaynağı sağlamaktadır. Ayrıca, Dünya Bankası ve IMF gibi Batı merkezli finansal kuruluşlara bir alternatif olarak konumlanmaktadır. Böylece, BRICS ülkeleri, küresel finansman sisteminde daha bağımsız hareket edebilme imkânı elde etmektedir. Buna ek olarak BRICS, yeni ödeme sistemleri ve platformları üzerinde çalışmaktadır. Örneğin, “BRICS Pay” adlı ödeme sistemi ve “BRICS Bridge” dijital ödeme platformu bu çerçevede geliştirilmektedir. Bu girişimler, BRICS ülkeleri arasında ticaretin yerel para birimleriyle yapılmasını kolaylaştıracak ve dolara bağımlılığı azaltacaktır. Ayrıca, BRICS ülkeleri kripto para birimlerinin kullanımı konusunda da ilgilidir ve bunun için gerekli kurumların oluşturulmasını hedeflemektedir. Putin bunlara ek olarak 16. Zirve’de üye ülkelerin tarım ürünleri piyasasında spekülasyonlardan korunmasını amaçlayan bir BRICS Tahıl Borsası kurma önerisini dile getirdi ve Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) ’nün işleyişine yönelik sorunları ele almak üzere bir istişare mekanizması geliştirilmesi önerisini sundu.

Kazan Deklarasyonu

Ekonominin dışında küresel gündemdeki güncel konulara da değinilen zirvede BRICS ülkeleri ortak çıkarlara dayalı iş birliğinin genişletilmesinin ve stratejik ortaklığın daha da geliştirilmesinin önemine vurgu yapan ortak bir bildiri kabul etti. Bildiride, gelişmekte olan ülkeler için Batı merkezli uluslararası sisteme alternatif olarak daha adil, çok kutuplu bir düzenin gerekliliği vurgulanarak, “Daha eşitlikçi, adil, demokratik ve dengeli bir dünya düzeninin önünü açabilecek yeni güç merkezlerinin, karar alma mekanizmalarının ve ekonomik büyümenin ortaya çıkışını memnuniyetle karşılıyoruz.” ifadesine yer verildi. Bildiride ek olarak küresel güvenliğin diplomasi, arabuluculuk ve kapsayıcı diyalog yoluyla teşvik edilmesinin önemi de vurgulandı. BRICS ülkeleri ayrıca, bildirgesinde dikkat çeken bir diğer sonuç ise, temsil edilebilirliğini artırmak amacıyla Güvenlik Konseyi de dahil olmak üzere BM’nin kapsamlı reformuna yönelik destek teyit edildi. Ayrıca BRICS ülkeleri BM görevlilerine yönelik saldırılar ve güvenliklerine yönelik tehditleri kınadı, İsrail’e bu tür eylemleri derhal durdurması çağrısı yaptı. Bildiride, İsrail-Filistin çatışmasına ilişkin olarak, Hamas’a İsrailli rehineleri serbest bırakması, İsrail’e ise askeri operasyonlarını durdurması ve Gazze’den çekilmesi çağrısında bulunuldu. İsrail’in Lübnan’a yönelik hava saldırıları ve “karadan işgal” hamleleri kınanırken, Eylül ayında Hizbullah’a ait iletişim altyapısına yönelik sabotaj da “terörist saldırı” olarak tanımlandı. Ukrayna Krizi ise BRICS’in merkezi meselesi değildi.

Kazan’da düzenlenen 16. BRICS Zirvesi, BRICS ülkelerinin ekonomik bağımsızlık, çok kutupluluğu destekleme ve küresel güvenlik konularında iş birliğini güçlendirme yönündeki hedeflerini ortaya koyarak, gelişmekte olan ülkeler için Batı merkezli uluslararası sisteme alternatif bir yapı arayışının sürdüğünü göstermektedir. BRICS’in bu doğrultuda geliştirdiği stratejiler, dünya ekonomisinde daha dengeli ve adil bir düzenin oluşmasına katkıda bulunma potansiyeline sahiptir. Öyle ki zirve için seçilen ‘‘Adil Küresel Kalkınma ve Güvenlik için Çok Taraflılığın Güçlendirilmesi’’ sloganı da birliğin misyonunu yansıtmaktadır. Ayrıca sloganın “çok taraflılık” vurgusu, BRICS’in yalnızca üye ülkeler arasında değil, diğer gelişmekte olan ülkelerle de küresel iş birliğini genişletme arzusunu ortaya koymaktadır. Halihazırda 30’dan fazla ülkenin BRICS’e katılma arzusuna istinaden kabul edilen bildiri ile “BRICS Ortak Ülke’’ kategorisinin onaylanması BRICS’in kayda değer bir ilgi gördüğünü gözler önüne sermektedir.

Zirve’nin ana ekseni ekonomi olurken, Rusya’nın önerdiği BRICS Tahıl Borsası gibi yeni girişimler spekülatif risklerden korunma açısından üye ülkelere yeni fırsatlar sunmaktadır. Ayrıca süregelen ve önerilen iş birlikleri üye ülkelerin ortak refahın yanında güvenlik hedefleri doğrultusunda dayanışmayı arttırmaktadır. BRICS zirvesinde ekonominin yanı sıra siyaset, güvenlik, insani meseleler ve uluslararası güvenlik gibi ekonomi dışındaki konuların da ele alınması, BRICS’in yalnızca ekonomik değil, çok boyutlu bir iş birliği platformu olduğunu göstermesi bakımından önemlidir. Yayınlanan ortak bildiri de bunu kanıtlar niteliktedir. BRICS ortak bildirisi, grubun çok kutuplu bir dünya düzenine olan bağlılığını ve bu düzende gelişmekte olan ülkelerin de söz sahibi olması gerektiği vurgusunu güçlü bir şekilde ortaya koymaktadır. Bildiride BM Güvenlik Konseyi reformu gibi temsiliyet eksikliklerinin giderilmesine yönelik destek, gelişmekte olan ülkelerin taleplerinin duyulmasına yönelik bir mesaj niteliğindedir. Bu, BRICS’in küresel barış, güvenlik sorunlarına diplomatik yollarla yaklaşma ve uluslararası hukuku ön planda tutma arzusunu gösterirken İsrail-Filistin çatışması ve diğer küresel güvenlik meselelerine dair diplomasi çağrısı da bu tutumunu desteklemektedir. Ayrıca bildirinin üye ülkelerin aidiyet hissi açısından da önemli bir adım olarak değerlendirilmesi mümkündür.

Türkiye’nin BRICS’e Katılımı

Zirve’ye katımı ses getiren ülke Türkiye oldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da zirveye katılan devlet liderleri arasındaydı. BRICS Zirvesi kapsamında yaklaşık bir saat süren Putin-Erdoğan görüşmesinde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Millî İstihbarat Teşkilâtı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç ile AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik de hazır bulundu.

Vladimir Putin, Erdoğan ile temaslarını düzenli bir şekilde sürdürdüğünü ve bu diyaloğu önemsediğini belirtirken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise konuşmasında Ankara ile Moskova arasındaki ikili ilişkilerin güçlenerek geliştiğini açıkladı. İletişim Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada ikili ilişkiler kapsamında, uluslararası doğal gaz merkezi kurma girişimi, artan ticaret hacmi, turizm ve teknoloji alanındaki iş birliklerine değinildi. Ayrıca ikili Suriye barış süreci ve Güney Kafkasya’dakş durumun normalleştirilmesi gibi önem taşıyan bölgesel meseleleri de görüştü. Görüşmede, iki ülke arasındaki ticaret hacminin 55,4 milyar dolara ulaştığı belirtildi.

Türkiye’nin BRICS’e katılımı, Batı merkezli bir güç yapısından uzaklaşma değil, çok kutuplu dünya düzenine entegrasyon arayışı ve Batı dışı güçlerle kurduğu ilişkileri geliştirme stratejisi olarak değerlendirilmelidir. Bu durum Türkiye için avantaj olarak değerlendirilebileceği gibi dezavantaj olarak da değerlendirilebilir. BRICS elbette Türkiye için, özellikle, gelişmekte olan ekonomilerle daha yakın iş birliği alanları ve fırsatlar yaratacaktır ancak Türkiye’nin NATO üyeliği ve Batı ile kurduğu tarihi ilişkileri göz önüne alındığında, BRICS gibi Batı dışı bir üyelik dengeli bir dış politika ve diplomatik hassasiyet gerektirmektedir. Batı’nın da bu konudaki tepkisi Türkiye’nin üyelik için atacağı olası bir somut adımda oldukça önemli rol oynayacaktır.

Uluslararası Diplomatik İlişkiler Akademik Araştırmalar ve Eğitim Derneği

Hakkımızda

Uluslararası Diplomatik İlişkiler Akademik Araştırmalar ve Eğitim Derneği, diplomasi ve uluslararası ilişkiler alanında derinlemesine bilgi edinmek, sosyal bilimlerin çeşitli alanlarında araştırmalar yapmak, bilgiyi işlevsel hale getirerek akademik yayınlar yapmak, seminer, konferans ve eğitim faaliyetleri düzenlemek amacıyla kurulmuş bir sivil toplum kuruluşudur.

This Pop-up Is Included in the Theme
Best Choice for Creatives
Purchase Now