Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Suudi Arabistan’ın Ilımlı İslam Söylemi Aslında Ne İfade Ediyor?

Suudi Arabistan son yıllarda geçmiş politikalarına kıyasla daha modern bir imaj çizme eğilimindedir. Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın bireysel çabaları ile ülkeye kazandırmaya çalıştığı yeni imaj, hem ekonomik hem de sosyal açıdan belirli kazanımlar çerçevesinde planlanmaktadır. Prens Selman’ın hedeflediği ses getiren radikal modernleşme adımları, görünen yüzünün yanı sıra daha farklı bir amaca hizmet etmektedir. Bu analiz, Prens Selman’ın modernleşme doktrininin Suudi Arabistan ve Selman’ın bireysel otoritesi adına neler ifade ettiğini inceleyecektir.

Dünya tarihinde görülmüş olan her yenilik, bir ihtiyaçtan dolayı ortaya çıkmıştır. Ortada herhangi bir mecburiyet, bir ihtiyaç duyma hali olmadıkça yeniliklerin doğuşu gecikme eğilimi göstermektedir. Aynı koşulların devlet mekanizması için de geçerli olduğu öne sürülmektedir. Bu çerçevede Muhammed bin Selman’ın modernleşme adımları da bir ihtiyaçtan, bir mecburiyetten kaynaklı olarak ortaya çıkmıştır. Bu mecburiyetin sebebi ise, Prens Selman’ın tahta çıkış hikayesinde saklıdır. Eski Veliaht Prens Muhammed bin Nayef’in görevden alınması ile veliaht Prenslik koltuğuna oturan Selman, bu konuma gelene kadar elimine ettiği devlet gelenekleri sebebiyle tepki çekmiş ve büyük bir destek kaybı yaşamıştır. Krallık içerisindeki dini elit olan ulemayı ve yetkin iş adamlarını yönetimden uzaklaştırıp, merkeziyetçi ve otoriter bir liderlik yatkınlığı gösteren Prens Selman, ülkede kazandığı bu kontrolsüz gücüne meşruiyet kazandırmak için yeni destek noktaları aramaya başlamıştır. Aynı zamanda Vehhabilik temelinde çizilmiş olan Suudi Arabistan devlet ideolojisini değiştirip, Suudi milliyetçiliğini ve sekülerliği öne sürmeye çalışan Selman, bu hususta tepki çeken reformlara da imza atmıştır. Peki Prens Selman bu kadar tepki çekip destek kaybetmesine rağmen hala nasıl Orta Doğu’nun ve dünyanın en büyük liderleri arasında görülmektedir?

Prens Selman önderliğinde yayınlanan Suudi Arabistan’ın 2030 vizyonu, genç liderin kendisine meşruiyet kazandırması hedefi için kritik bir rol oynamaktadır. 2030 Vizyonu doğrultusunda aradığı desteği yoğunlukta olan genç nüfusta bulabileceğine karar kılan Prens Selman, tanıttığı projeler aracılığı ile gençlerin dikkatini çekmeyi başarmıştır. Suudi Arabistan’da Vehhabilik bazlı milli bilincin yarattığı kısıtlamalardan bunalmış vaziyette görünen genç nüfus, Prens Selman’ın yenilikçi ve “liberal” çizgisinden etkilenmiş, onu desteklemiştir. Günümüzde teknolojik gelişmeler ile evrim geçiren medya ve habercilik sektörü, daha önce hiç olmadığı kadar erişilebilir vaziyettedir. Suudi Arabistan dışındaki ülkelerdeki yaşam şartlarını ve insani özgürlükleri gören Suudi halkının bu uygulamalara özenmiş olması ve bu uygulamaları kendi ülkelerine empoze edebilme potansiyeli gösteren Muhammed bin Selman’a destek vermeleri, oldukça doğal karşılanmaktadır. Aynı zamanda bu olgu, Muhammed bin Selman’ın stratejisinin başarılı olduğu yönünde ipuçları da vermektedir. Prens Selman’ın bu şahsına münhasır sosyo-ekonomik stratejisi, adının her zaman reform ve yenilik kavramları ile yan yana getirilmesi politikaları ile desteklenmektedir.

Vehhabilik bilinci ve katı şeriat kurallarına ters düşen, fakat Batı kamuoyundan da ciddi destek gören bir diğer uygulama ise kadınlara tanınan haklar ve özgürlüklerdir. Suudi Arabistan, toplumsal cinsiyet eşitliği hususunda dünya sıralamasının en alt sıralarında yer alan bir ülke iken, 2030 Vizyonu kapsamında gerçekleştirilen reformlar ile imajını yeniden çizmiştir.

Kadınlar sosyo-ekonomik çevrelerde aktif hale getirilmiş ve hayatın içine dahil edilmiştir. Bu sayede Muhammed bin Selman, hem sosyal bir reform yaparak Krallığın Batı gözündeki imajını pekiştirmiş, hem de ülkenin nüfusunun büyük bir çoğunluğunu oluşturan kadınları sosyo-ekonomik ortama dahil ederek ekonomik kazanımlar sağlamıştır. Fakat yapılan bu reformların tek sebebi Muhammed bin Selman’ın vizyonlu bir iyilik elçisi olmasından sebep değildir. 2020 yılı itibarıyla, Suudi Arabistan’da kadınların iş gücüne katılım oranı yüzde 37’ye ulaşmıştır ve bu oran 2030 hedefinin üzerine çıkmıştır. Kadınlar artık üst düzey yönetici pozisyonlarında ve çeşitli sektörlerde aktif olarak yer almaktadır. Örneğin, 2022 yılında kadınlar, iş dünyasında orta ve üst düzey pozisyonların yüzde 41’ini oluşturmuştur.  Ekonomik olarak kadınların katılımını arttırma adımlarına ilaveten, kadınların yasal hakları da genişletilmiştir. 2019 yılında yapılan reformlarla, 21 yaşını geçmiş kadınlar artık erkek bir velinin izni olmadan pasaport alabilmekte ve seyahat edebilmektedir. Ayrıca, kadınlar aile reisi olarak kayıt yaptırabilir ve çocuklarının doğum kayıtlarını yapabilir hale gelmiştir. Bu reformlar, kadınların toplumsal statüsünü ve bağımsızlığını artırmıştır. Sanat, spor ve eğlence sektörlerinde kadınların rolü genişletilmiştir. Kadınlar artık sinemalara, konserlere ve spor etkinliklerine katılabilmekte ve bu alanlarda aktif roller üstlenmektedir. Ayrıca, kadın sporcular uluslararası arenada Suudi Arabistan’ı temsil etmeye başlamıştır. Kadınları korumak adına cinsel tacizle mücadele yasaları ve diğer koruyucu önlemler de yürürlüğe konmuştur. Bu yasalar, kadınların çalışma hayatında ve sosyal alanlarda daha güvenli ve saygın bir şekilde var olmalarını sağlamaktadır. Ayrıca, kadınlar için destek programları ve rehberlik hizmetleri sunulmaktadır.

Bu bağlamda, Suudi Arabistan’ın kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği yönünde attığı adımların pragmatik bir planlama ile oluşturulduğunu gözlemleyebiliriz. Bu gelişmeler neticesinde Suudi Arabistan hem küresel medyadaki imajını parlatacak hem kendi ekonomisi adına katkıda bulunacak yeni iş güçleri yaratmış olacak, hem de veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın otoritesini sağlamlaştıracaktır.

Özetle, Prens Muhammed bin Selman’ın yenilikçi imajı ve Suudi Arabistan’ın ılımlı İslam söylemleri, genç Prens’in güç konsolidasyonunu elde etmesini sağlamak ve ona meşruiyet kazandırmak için atılan adımlardan ibarettir. Günümüzde Suudi Arabistan’ın değişmekte olan dış politika eğilimlerini de Muhammed bin Selman’ın kararları doğrultusunda gözlemlemekteyiz. Genç Prens’in yabancı yatırımcıları ülkesine çekme ve yeni bir imaj çizme amacı doğrultusunda Arap dünyasından uzaklaştığı görülmektedir. İsrail-Filistin çatışmasında daha önce bulunduğu saflarda bulunup İsrail’in karşısında yer almaktansa, daha tarafsız bir politika izlemeye çalışan Suudi Arabistan, bitmek bilmeyen çatışmalar zincirinin merkezi Orta Doğu’da yeni bir güç dengesi yaratmaya çalışmaktadır.

 

 

 

 

Uluslararası Diplomatik İlişkiler Akademik Araştırmalar ve Eğitim Derneği

Hakkımızda

Uluslararası Diplomatik İlişkiler Akademik Araştırmalar ve Eğitim Derneği, diplomasi ve uluslararası ilişkiler alanında derinlemesine bilgi edinmek, sosyal bilimlerin çeşitli alanlarında araştırmalar yapmak, bilgiyi işlevsel hale getirerek akademik yayınlar yapmak, seminer, konferans ve eğitim faaliyetleri düzenlemek amacıyla kurulmuş bir sivil toplum kuruluşudur.

This Pop-up Is Included in the Theme
Best Choice for Creatives
Purchase Now